İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan, İmamoğlu’nun üniversite yatay geçişi ve diplomasına dair YÖK tarafından hazırlanan raporla ilgili önemli bir açıklama yaptı. Pehlivan, raporu hazırlayan 5 kişi hakkında ''adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs'', ''görevini kötüye kullanma'', ''halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma'', ''resmi belgeyi gizleme'', ''resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan'' ve ''iftira'' suçlarıyla suç duyurusunda bulunduklarını açıkladı. Ayrıca, İmamoğlu’nun YÖK'ten denklik aldığı belgeler de gündeme getirildi.
Başka bir açıklama yapmak zorunda bile değiller
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan, İmamoğlu’nun üniversite yatay geçişi ve diploması hakkında hazırlanan YÖK Raporu ile ilgili tespitler, kanıtlar, belgeler ve raporu tanzim edenlerle ilgili yaptıkları suç duyurusu hakkında Saraçhane’de ''Olan Diploma-2'' başlıklı basın toplantısı düzenledi.
Diploması hakkında Ekrem İmamoğlu’nun yarın Çağlayan Adliyesi’ne giderek ifade vereceğini açıklayarak sözlerine başlayan Pehlivan, şunları söyledi:
"Sayın İmamoğlu’nun diploması ile ilgili sunduğu tüm belgelerin gerçek olduğu ortaya çıktı. Hatta Savcılık soruşturmasına dayanak yapılan YÖK raporu dahi bu belgeleri onayladı. Raporda İmamoğlu'nun yatay geçiş kriterlerini yerine getirdiği ve üniversiteye sunduğu tüm belgelerin doğu ve geçerli olduğu belirtiliyor, devlet kayıtları da bunu kanıtlıyor. Hal böyleyken Sayın İmamoğlu'nun yarın ifadeye çağrılmasının hukuken, mantıken anlamlandırmak mümkn değil. Ortada sahtecilik olmadığı YÖK raporu ile kanıtlanmışken kendisinin ifadeye gitmek zorunda bırakılmasını yargı tacizi olarak görüyoruz. Mevcut durumda Sayın Ekrem İmamoğlu ve o dönemde yatay geçiş yapan vatandaşlarımız kendilerine atfedilecek herhangi bir kusur ortaya konmadıka ‘biz başvurduk geçiş yaptık’ demekten başka bir açıklama yapmak zorunda bile değiller. Buna kazanılmış hkalara saygı ve hukuki güvenlik ilkesi diyoruz.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderilen diploma uyarısı niteliğindeki yazı teamüllere uygun olmamıştır. Savcılık yalnızca kolluk kuvvetlerine talimat verebilir. Bunun dışında kamu kurumlarını baskı altında hissettirecek şekilde talepte bulunmaması gerekir. Diploma konusu kimileri için itibar zedeleme amaçlı iletişim kampanyasına dönüşmüş olsa da saygın yargı kurumlarımızın bu kampanyanın bir parçası gibi algılanacak adımlardan kaçınılması gerekmektedir.
Bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz
Bugün size olayın seyrini değiştirecek ve hatta daha ne olsun dedirtecek yeni bilgiler paylaşmak için bir araya geldik. Ancak bazı hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz. İmamoğlu 5 Eyl 1988’de Girne Amerikan Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü’ne kayıt yaptırdı, bu üniversitede bir yıl hazırlık ve bölümün birinci sınıfını okudu. KKTC’de eğitime devam ettiği sırada İstanbul Üniversitesi, 30 temmuz 1990’da Milliyet Gazetesi’ yatay geçiş şartlarına ilişkin bir ilan verdi.BU ilanı göre Sayın Başkan ailesinin ve iş hayatının İstanbul’da olması nedeniyle bu imkandan yararlanmak istedi ve başvurusunu yaptı. İlanda 3 kriter vardı. Bunlar müracaat tarihi içinde başvuru yapmak, başvuranın tüm derslerinden geçmiş olması, öğrencinin 60 not ortalama üzerinde not ortalamasının olmasıydı. İmamoğlu tüm bu kriterleri sağlıyor ve İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi Yönetim Kurulu da toplanıp geçişini onaylıyor. Bu YÖK raporunda da doğrulanıyor. Buna rağmen hala özel üniversiteden, devlet üniversitesine geçti, puanı tutmadığı halde geçti söylemlerini görüyoruz. Bunlar yalan ithamlardır. 1990 yılında yatay geçiş kriterlerinde bu konular yer almamaktadır. Taban puanı şartı sadece yurt içindeki üniversite geçişlerinde geçerlidir bu kural da 21 Eylül 2023 yılında çıkmıştır. Yani taban puan meselesi İmamoğlu’nun yatay geçişinden 23 yıl sonra çıkan bir düzenlemedir.''
Mart 2020’de yatay geçişin yasal olduğunu iletmişlerdi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturmanın 18 Ekim 2024’te bir CİMER ihbarı üzerine yapıldığını kaydeden Pehlivan, "Aslında birileri kapanan bir dosyanın yeniden ısıtılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Çünkü bu konu CİMER’e 5 yıl önce de şikayet edilmişti. CİMER bu talebi İstanbul Rektörlüğü’ne iletti. Bunun üzerine üniversite incelemesini gerçekleştirdi ve Mart 2020’de Dekan Profesör Dr. Kamil Ahmet Köse imzalı yazıda yatay geçişin yasal olduğunu iletti. Ancak her nedense İmamoğlu hakkında yapılan aynı ihbar neticesinde bu sefer Başsavcılık, YÖK’ten ihbara ilişkin araştırma raporu talebinde bulundu. Biz de bugün YÖK’ün hazırladığı raporda dile getirilen bazı iddialar ile ilgili önemli çarpıklıkları, eksiklikleri ortaya sermek için buradayız" dedi.
Suç duyurusunda bulunduk
Pehlivan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu belgeleri yayınlamadan önce duyurmak isteriz ki YÖK raporuna imza atan ve katkı sağlayan 5 kişi hakkında ‘adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs', 'görevini kötüye kullanma', 'halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma', 'resmi belgeyi gizleme', 'resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan' ve 'iftira' suçları kapsamına suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Rektörülüğü’ne de belgeler ile birlikte bir dilekçe sunduk. Bunu neden yaptık? Bir yandan YÖK bir yandan da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından İstanbul Üniversitesi’nin bir karar vermesi rica edilmektedir. O halde bizimde hukuk ve mevzuat içerisinde kalmaya dönük bir ricamız oldu ve ifade vereceğimiz İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na da lehe delillerin toplanması kapsamında bir beyan dilekçesi sunduk.
Madem ki tanınmayan okula denklik verilemez...
YÖK Raporu’nda 18 Kasım 1991 tarihli bir yazı ile Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınan üniversitelerden olmadığı ortaya konulmuştu. Ardından da şu ifadeler kullanılmıştı: 'İlgili üniversitenin tanınırlığının ancak 1993 yılında YÖK tarafından karara bağlandığı, ilgilinin yatay geçiş yaptığı 1990 yılında Girne Amerikan Üniversitesi’nin yatay geçiş yapılabilecek üniversiteler arasında olmadığı' kullanıldı. Burada Girne Amerikan Üniversitesi’nin 1993 yılından sonra tanındı deniyor. İşte bu iddiayı çürütecek ilk belgeyi getiriyoruz. Ekranda gördüğünüz diploma Girne Amerikan Üniversitesi’nden alınmış bir diploma. Diplomanın verildiği tarih 21 Eylül 1991. Mezun olan öğrencinin adı Kaan Ferah. YÖK raporunda Girne Amerikan Üniversitesi’nin tanınması 1993 yılında olmuştur. Yani tanınmadan 2 yıl önce alınmış bir diploma. Yani Kaan Bey, Girne Amerikan Üniversitesi’nin henüz tanınmadığı bir sırada okumuş ve mezun olmuş. Gördüğünüz bu belgede YÖK Diploma Denklik Belgesi. Mezun öğrencinin talebi üzerine 1995 yılında YÖK toplanıyor ve 1991 yılında mezun olan Kaan Ferah’ın diplomasına denklik veriliyor. Bu kararın altında Başkan Vekili Uğur Tazebay’ın imzası var. Madem ki tanınmayan okula denklik verilemez, madem ki tanınmayan okuldan yatay geçiş yapılamaz o halde henüz YÖK tarafından tanınmayan tarihte Kaan Ferah’a neden denklik verilmiştir? Eğer bir üniversite YÖK tarafından tanınmıyorsa nasıl oluyor da aynı YÖK, Girne Amerikan Üniversitesi’ne Türkiye’den bir üniversite ile aynı muameleyi yapabiliyor?
Tanınma, yatay geçiş için şart değildir
Bitmedi, bir diploma daha var. Uğur Özden 21 Haziran 1992 tarihinde yine Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oluyor. YÖK’e göre okulun tanınmasına daha bir yıl var. O da KKTC’den denklik başvurusu yapıyor. Evrakı 12 Mayıs 1993’te YÖK tarafından onanıyor ve ona da denklik veriliyor. Peki burada YÖK hata mı yapmıştır? Diplomalarını almış bu insanlar sahtecilik mi yapmıştır? Tabii ki hayır. Kimsede yanlışlık ya da sahtecilik yoktur. YÖK doğrusunu yapmıştır. Kimileri çıkıp 1991 ve 1992’de edinilen bu diplomalara denkliklerinin 1993 sonrasında verdiğini söylerse şaşırmayız. Peki hal böyleyse aynı durum 1990 için neden geçerli olmuyor diye sorarız. Yani herkes için yasal olan İmamoğlu’na gelince mi yasak oluyor? Zaten Sayın İmamoğlu’nu ilgilendiren yatay geçiş işleminde tanınma ve denklik şartı yoktur. Tanınma, yatay geçiş için şart değildir. Tanınma denklik için şart değildir. Denklik de yatay geçiş için şart değildir. O dönemde de şart değil bu dönemde de şart değil.
YÖK raporunun iyi niyeti bulunmuyor
Tekrar belirtelim ki tanınma ve denklik 1996 yılında yasal mevzuata kavuşmuştur ve buna rağmen hala yatay geçiş için bu iki şart getirilmemiştir. Tüm bu gerçekler ortadayken YÖK raporunun iyi niyeti bulunmamaktadır. Bu yüzden raporu hazırlayanlar hakkında dün 'hukuka aykırı raporu düzenleyerek görevi kötüye kullanma suçu', raporun kamuoyuyla paylaşılması nedeniyle 'halka yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu', gerçeğe aykırı tespitlerle rapor düzenlenmesi nedeniyle 'resmi belgede sahtecilik suçu', denklik belgelerini gizleyerek 'resmi belgeleri gizleme suçu', raporda mevzuat hükümlerine yer vermeyerek 'resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçu', geçiş işlemi usulsüzdür demek suretiyle müvekkilimiz hakkında idari ve adli inceleme yapılmasına sebebiyet verme amacıyla 'iftira' suçundan adli makamlara suç duyurusunda bulunulmuştur.
Seçmece ve yoruma açık yazıları örneğin SGK arşivinden çıkarılan yazı gibi bulup rapora koyanlar, YÖK’ün doğrudan konuya ilişkin kendi belgelerini ve kararlarını saklamışlar veya kasten görmezden gelmişler. Hangi iyi niyet ve hangi hukuki niyet ile açıklayacağız bunu? Bu sebeple sürecin çok sıkı takipçisi olacağız.''
Bir soru üzerine İstanbul Üniversitesi Rektörlüğünden kendilerinden bir belge ve bilgi istenmediğini kaydeden Pehlivan, ancak kendilerinin üniversiteye bilgi ve belge iletmek için başvurduklarını kaydetti.
Avukat Mehmet Pehlivan, bir soru üzerine, İmamoğlu'nun yatay geçiş yaptığı dönemde ÖSYM taban puan şartının bulunmadığını vurguladı.