Batuhan KAYA/İz Gazete- İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in tutuklanması ve Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanması nedeniyle basın açıklaması düzenledi. Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde düzenlenen basın açıklamasını, alanda toplanan kitle örgütleri, siyasi partiler, odalar ve yurttaşlar adına, İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz okudu. Basın açıklamasına Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Dem Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın ve CHP İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Başkan Vekili Altan İnanç da katıldı.

"Kayyumlar gidecek, biz kalacağız" yazılı pankartlar taşıyan yurttaşlar, sık sık "Gün gelecek, devran dönecek, AKP halka hesap verecek" sloganları attılar.

TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Aydemir, basın açıklamasından önce yaptığı açıklamada, "Yedi aydır altı irademiz tutsak; yıllardır takip ettiğimiz yerel yöneticiler, sanki bugün suç işlemiş gibi gösteriliyorlar. Bugün bir kez daha görüyoruz ki halkın iradesi hiçe sayılıyor. Faşizme karşı omuz omuza demekten bir adım bile geri düşmeyeceğiz" ifadelerini kullandı. Aydemir ayrıca, ülkedeki tüm siyasi parti ve demokrat yurttaşlara seslenerek, faşizme karşı dayanışma çağrısında bulundu.

İzmir Baro Başkanı Sefa Yılmaz basın açıklamasında, “Siyasi iktidar dilinde en süslü demokrasi söylemleriyle demokrasiyi ayaklar altına almaya devam ediyor. Siyasi iktidar dilinden düşürmediği halk kelimesine rağmen halkın iradesini her gün yeniden ve yeniden çiğnemekte hiçbir sakınca görmüyor. Üstelik bütün bunları hukuk dışı operasyonlarla, sindirme, yıldırma amaçlı baskınlarla, aramalarla ve tutuklamalarla gerçekleştiriyor. Sandıktan çıkan iradeyi tanımayan ve kendisine muhalif ne unsur varsa bir şekilde susturmak için yargıyı ve kolluğu bir sopa gibi kullanan iktidar, bu ülkeyi tek kelimeyle faşizm karanlığına sürüklemiştir. Konuşmayan, okumayan, yazmayan, oy kullanmayan, kullansa bile sadece kendisini destekleyen, düşünmeyen, sorgulamayan, örgütlenmeyen, hakkını hukukunu aramayan bir toplum yaratma gayreti bu topraklarda o kadar duvara çarpmakta, o kadar başarısız olmaktadır ki, üç büyük ilin belediye başkanlıklarını kaybeden iktidar aslında siyasi erki de kaybettiğinin farkında olduğundan ve bu şartlar altında yönetemez hale geldiğinden dolayı baskı ve zulüm yöntemlerine sarılmaktan başka çare bulamamaktadır” ifadelerini kullandı.

“Süreç baştan sona bir hukuk garabetidir”

Özer’in tutuklanma ve Esenyurt Belediyesi’ne kayyım atanma sürecinin bir hukuk garabeti olduğunu söyleyen Yılmaz, “Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer hakkında gözaltı kararı çıktığından beri süreci takip ediyoruz. Süreç baştan sona bir hukuk garabetidir. İstanbul’un büyük bir ilçesinin belediye başkanının makamı itibariyle ifadeye davet edilmesi ve bu davete de haliyle icabet etmesi mümkünken büyük bir aceleyle ve kamuoyunu da yıldırmak amacıyla gözaltına alınması için en nazik ifade usulsüzlük olabilir. Tüm bu usulsüz sürecin ardından hiçbir kaçma veya delil karartma şüphesi bulunmazken sayın başkanın tutuklanması bu ülkede belediye başkanı da olsa sıradan bir yurttaş da olsa kimsenin hukuki emniyetinin olmadığını bir kez daha göstermiştir” diye konuştu.

“Terörist ilan edilmek çok kolay”

Soruşturma detayları incelendiğinde bu ülkede terörist ilan edilmenin çok kolay olduğunun görüleceğini ifade eden Yılmaz, “Soruşturma dosyasına getirilen kısıtlılık kararı nedeniyle uzun sayılabilecek bir süre boyunca Sn. Başkanın müdafilerinin dahi dosya hakkında bilgi alamayışı sürecin nasıl ilerlediğinin bir başka göstergesidir. Başkan Özerin tutuklanmasının ardından hakkındaki soruşturmaya dair detaylar paylaşıldıkça ülkede hapse girmenin de terörist ilan edilmenin de bir insanın yaşamanın bir gecede sebepsiz bir şekilde altüst olmasının da ne kadar kolay olduğu ortaya çıkmıştır. Başkan Özerin tutuklanmasına dayanak olarak, hakkında terör soruşturması yürütülen bazı kişilerle telefon görüşmesi yapmış olması gösterilmektedir. Siyasi bir kişiliğin, üstelik İstanbul gibi bir metropolün büyük bir ilçesinde belediye başkanlığı yapmakta olan bir yurttaşın kendisine telefonla ulaşan herkesin kim olduğunu, hakkındaki soruşturma veya kovuşturmaları bilmesi mümkün müdür? Dünyanın neresinde böyle sübjektif, ne içerdiği belirsiz, temelsiz, dayanaksız, hukuki zemine sahip olmayan bir delil bir belediye başkanının tutuklanıp hapse atılmasını ve yerine kayyum atanmasını sağlayabilir?” dedi.

“Hiç kimsenin hukuki güvenliği kalmamıştır”

Ülkede hiç kimsenin hukuki güvenliğinin kalmadığını aktaran Yılmaz, “Siyasiler, sanatçılar, avukatlar, hatta bir kanaat önderi olunmasına da gerek yok, bir şekilde meşhur olmuş internet fenomenleri, futbolcular veya sıradan bir pop müzik şarkıcısının dahi tanıdığı veya tanımadığı yüzlerce kişiden telefon aldığı bir dünyada bu aşamadan sonra hiç kimsenin hukuki güvenliği kalmamıştır. Böylesi bir kriter ülkedeki herkesi terörist yapmaya yetecek niteliksizliği haiz, bir ibret vesikasıdır. İnsanlar artık bu ülkede kendilerine telefonla ulaşan kişilerin önce GBT’lerini sormak zorundadır. Bu ülke bu hukuksuzlukla kötü bir vodvile dönmüştür” şeklinde konuştu.

“Yönetemedikçe baskılıyorlar”

Yılmaz, AKP iktidarının yönetemedikçe baskıladığını söyleyerek, şöyle konuştu:
“Kayyım atamalarının demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine verdiği hasarı defalarca deneyimledik. Özellikle doğu ve güneydoğudaki belediyelere karşı girişilen kayyım atamaları ve haksız, hukuka aykırı gözaltı ve tutuklamaların demokraside açtığı gedikler kapatılmadan bu eylemlere bir yenisi İstanbul’da eklenmiştir. İktidar yönetememektedir. Yoksulluğu, açlığı, geleceksizliği, eğitimsizliği, çaresizliği halka bir erdem olarak dayatmaya çalışsa da halkın kaynamayan tenceresi, okuyamayan çocuğu, tedavi olamayan annesi-babası bu yarı mistik propagandaları tersyüz etmekte, hayat kendi gerçekliğini yönetenlerin halka fısıldadığı masalların önüne çok sert bir şekilde getirmektedir. Dolayısıyla bu yönetememe sorunu iktidarı hak ve özgürlükleri, demokrasiyi daha da kısıtlamaya itmektedir. Zaman zaman atılan savaş naraları bu yüzdendir. Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi tartışmaları bu yüzdendir. Ülkenin her yanının tarikatlaştırılması, tekkeleştirilmesi bu yüzdendir. Etki ajanlığı yasası adı altında, kendilerini eleştirecek herkesi ajan yaftalamasıyla hapse tıkmak için yasal düzenlemelere girişmeleri bu yüzdendir. Yönetemedikçe halkı baskılamakta, baskıladıkça yönetememektedirler. Bu kısır döngü ancak daha fazla demokrasi, daha fazla ekmek, daha fazla refah, daha fazla özgürlük, daha fazla insan hakkı, daha fazla hukuk ve adalet ile aşılabilir.”

Demokrasiyi ayaklar altında çiğnemekten derhal vazgeçin!

Özer’in derhal bırakılması ve görevine iade edilmesi çağrısında bulunan Yılmaz, şu ifadelerle açıklamasını noktaladı:

“Bu karanlık elbet bir gün dağılacaktır. Ülkemiz gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan, güneşli, güzel günlere uyanacaktır. Bu ülke bu karanlıktan dayanışma ile, birlik ile çıkacak, her yeri, her kurumu yangın yerine dönmüş ülkemiz bu kara dumanı elbirliği ile dağıtacaktır. Her yerde demokrasi, insan hakları ve özgürlük diye haykıracağız. Ve inanın bunu elde edeceğiz. Buradan bir kez daha sesleniyoruz; kayyım atamalarına derhal son verin. Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’i derhal serbest bırakın ve görevine iade edin. Demokrasiyi ayaklar altında çiğnemekten derhal vazgeçin”

Muhabir: BATUHAN KAYA