MİHRİCAN CANDEMİR/ İZ GAZETE- İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar ve İMO İzmir Yönetim Kurulu Sekreteri Üye Aynur Gündoğdu, İzTV’de yayınlanan Pınar Teke ile Gün Doğdu programının konuğu oldu. ‘Yeterli İstihdam, Adil Atama’ kampanyası hakkında konuşan Ayatar, mühendislerin konumunun iyileştirilmesi gerektiğini söylerken Gündoğdu ise yapı stoku ve yapı denetimine değindi.
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) yürüttüğü ‘Yeterli İstihdam, Adil Atama’ kampanyası hakkında konuşan İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, günümüzde mühendislerin emeğinin ve konumunun değersizleştiğini söyledi. Ayatar, “Meslek odaları kamusal yönü gereği ile kente ve ülkeye dair yatırımların değerlendirmesini gündeme aldığı gibi meslektaşlarının hak ve çıkarları ile ilgili de çalışmalar yapmaktadır. Tabii birçok yerde söylemlerimizi dile getiriyoruz. Belirli aralıklarla da kampanyalar düzenliyoruz. Şimdi ise ‘Emeğimizin Karşılığını İstiyoruz’ başlığı ile kampanya başlattık. Mühendislerin konumu hakkında tartışmak gerekiyor. Yani bu duruma karşı ortaya çıkardığımız bir tepki diyelim. Günümüzde on inşaat mühendisinden üçü işsiz. Ayrıca 35 yaş altı kadın meslektaşlarımızın çoğu da işsiz. Dolayısıyla bizim bu konuyu dile getirmemiz gerekiyor. Bu konuyu gündeme taşıyarak ve üyelerimizin sahiplenmesiyle de olumlu sonuçlar almayı hedefliyoruz” ifadelerini kullandı. Ayrıca taşeron firmaların kaldırılması gerektiğini söyleyen Ayatar, “Kamuya yatırım, nitelikli yatırımı getirir. Şu anda özellikle taşeron firmalar eliyle yatırımlar gerçekleştiriliyor. Yani işin niteliği azalıyor ve taşeron firma kullanıldığında da kâr ortaya çıkıyor. Bu da emeğiyle var olan mühendisleri olumsuz etkiliyor. Biz denetimde mühendis sayısının arttırılması gerektiğini söylüyoruz” şeklinde konuştu.
ÖZLÜK HAKLARI RAPORU
TMMOB ve İMO’nun araştırmasıyla özlük hakları konusunda raporlar oluşturulduğunu söyleyen İMO İzmir Yönetim Kurulu Sekreteri Üye Aynur Gündoğdu, raporların eşit işe eşit ücret ve sosyal haklar gibi konuları içerdiğini de belirtti. Aynı zamanda meslektaşlar arası iş barışının sağlanmasına dikkat çeken Gündoğdu, “Taşeron firmaların bünyesinde çalışanların maalesef kamuya bağlı çalışanlardan daha farklı. Adaletin ve meslektaşların arasında iş barışının sağlanması çok önemli. Ülkemizde maalesef taşeronlaşma her kademeye yansıdı. Hatta devletin kendi kadrolarında bile var. Bu istihdamın yanında denetimin sağlanmasının da aksatıldığı için özlük hakları noktasında eşit işe eşit ücret ve eşitlik ilkesiyle de meslektaşlarımızın aynı haklara sahip olmasını istiyoruz. Her türlü sosyal haktan tutun, kreş, mesai saatleri kavramı, farklı zamanlarda çalışma, ek ücret taleplerinin olmaması ve sosyal güvenlik anlamında farklılıkların olması da iş barışını etkilemekte” diye konuştu.
‘İŞSİZ VE KAYGILI GENÇLİK’
İstihdam sağlanmadığı için gençlerin kaygılı ve işsiz olduğunu dile getiren Ayatar, mülakatlarda torpil ve kayırmaların söz konusu olduğunu da belirtti. Ayatar, “Genç mühendisler ve bizler bu duruma itiraz ediyoruz. Kamu alımlarında atamaların adil bir şekilde yapılması gerektiğini düşünüyoruz” dedi. Ayrıca TMMOB tarafından belirlenen asgari ücretle mühendislerin sigortalanması gerektiğini de söyleyen Ayatar, SGK’nın protokolü yeniden imzalaması gerektiğini de dile getirdi.
‘DENETİM YAPILMIYOR’
Yapı denetiminin yeterli bir şekilde yapılmadığını ifade eden Gündoğdu, “Yapı denetimi, 1999’daki deprem sonucunda yaşadığımız acıları en aza indirmek için çıkarılan bir sistemdir. Bu sistemin işleyebilmesi için orada çalışan mühendislerin güvenliğinin sağlanması, yapacağı işten keyif alması için farklı bir denetimi gerektiriyor. Biz denetimin yeterli yapılmadığını söylüyoruz ve yeterli seviyeye ulaşması için denetimin kamu eliyle yapılmasının kabul edilmesini istiyoruz. Artık depremlerde yapıdan kaynaklı ölümleri istemiyoruz. Yani bazı değişiklerin devlet eliyle yapılması bu anlamda gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘EMEK DEĞERSİZLEŞTİRİLİYOR’
Mühendislerin yetkisini kullanamadıklarını belirten Ayatar, “Belediyeler eliyle de kamu hizmeti yapılıyor. Bu yatırımlara gerekli özenin gösterilmesi gerekiyor. Ayrıca ülkenin siyasi atmosferi herkese yansıyor. Dolayısıyla mühendislerin arka plana atılması topluma da sirayet ediyor. Yani ortaya çıkartılan emek değersizleşiyor. Özel sektörde veya kamuda mühendislere baskı uygulanıyor ve meslektaşlarımız çoğu zaman yetkilerini kullanamıyor, kimliğiyle var olamıyor. Bu anlayışın değişmesine ihtiyacımız var. Yaptığımızı yıkıp yeniden yapacak kadar zengin bir ülke değiliz. Yani kısacası bu bakış açısı değişmeli” dedi.
‘İZMİR ÜÇÜNCÜ SIRADA’
30 Ekim 2020’de gerçekleşen deprem sonucu ev fiyatlarında artışın görüldüğünü söyleyen Gündoğdu, “Baktığınızda yapı stoku sayısı yeterli gözüküyor. Peki, bu yapılar kimlere hitap ediyor? Yapıların satış fiyatları da çok yüksek. Üstelik fiyat artışında İzmir, dünyada üçüncü sırada. Şehrin merkezinde 5 bin TL’ye ev bulmak çok zor ve bu evleri yapı güvenliği açısından değerlendirdiğinizde durumu ne? Artık insanlar ev bulamıyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca TMMOB’a bağlı mühendislik ve mimarlık kadrolarında iyileştirme yapılmadığını dile getiren Gündoğdu, kampanya ile iyileştirmenin yapılması gerektiğini de vurguladı. Gündoğdu, “Biz aslında mühendis olarak çok önemli işler yapıyoruz. Kendimizi toplum sağlığının ve yaşam standardını yükseltmek açısından görevli kabul ediyoruz. Dolayısıyla bu haklar bize verilmeli” diye konuştu. Ev fiyatlarındaki artışın sebebi olarak ekonomik krizi, rantın artmasını ve inşaat maliyetlerindeki artışı gören Ayatar ise siyasi iradenin bu konuyu masaya yatırması gerektiğini söyledi.
‘DEĞİŞİM ŞART’
Elde ettikleri veriler sonucu İzmir’de 50 bölgenin değişime ihtiyaç duyduğunu söyleyen Gündoğdu, “Odamız ve büyükşehir iş birliği ile Bornova’da envanter çalışması yapılıyor. Envanterin amacı bir altlığı oluşturmak ve planlandırma yapmaktır. Daha sonrasında Büyükşehir’in bu verileri değerlendirerek bir sonraki aşamayı planlayacağını düşünüyorum” ifadelerini kullandı. İzmir’de yapı stokunun problemli olduğunu, değişmesi veya iyileştirilmesi gerektiğini de söyleyen Gündoğdu, “İyileştirmenin de belli bir bedeli var. Bu bedel üzerinden iyileştirme mi yoksa yeniden yapım mı mantıklı buna halkımız karar versin. Çünkü öz kaynaklarımızı kullanıyoruz ve hepimizin cebinden bir şey çıkıyor. Eğer belli maliyetlerin altında kalıyorsa güçlendirme yapılmalı” şeklinde konuştu