İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi’nin moderatörlüğünü üstlendiği söyleşiye; Başkan Yardımcısı Mehlika Gökmen, Genel Sekreter Reşat Yörük, Sayman Tolga Albay, Yönetim Kurulu Üyeleri Duygu Taylan, Esat Erçetingöz, Turgay Pasinligil, İGC üyeleri ve çok sayıda gazeteci katıldı.

Meslek yaşamı boyunca kamuoyunun sahadaki haberin gerçekliğini hissetmesi için mücadele verdiğini ifade eden Ferit Demir, gazeteciliğin hiçbir zaman bir tarafa yaslanmak olmadığını dile getirdi. 1990’lar ve 2000’li yılların belirli bir dönemine kadar saha haberciliğinin Türkiye’de çok yaygın olduğunu belirten Demir, o dönemde olay yerine giderek habercilik yapmanın çok daha kolay olduğunu günümüzde bu durumun çok zorlaştığını, basın kartı gibi birçok şartın arandığını ifade etti.

Günümüzde gazeteciliğin sadece birilerinin işaret ettiği konuları haber haline getirmeye dönüştüğünün altını çizen Demir, “Türkiye’de gazetecilik yapmak için çabalayan insanlar hala var ama sayısı azalıyor. Doğu’da ve Güneydoğu’daki gerçekleri halkın öğrenmesi için çabalıyorum. Hiç kimseye boyun eğmem, taviz vermem. Bir çaresizliğin, bir sesin duyurulması gerekiyorsa mutlaka haberini yapar ve kamuoyuna duyururum” dedi.

Gazeteciler detayların peşinden gitmeli

Tüm ülkeyi derin bir yasa boğan, Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin cinayetinin perde arkasını günlerce halka aktaran Demir, saha haberciliğinde gerçeklerin peşinden koşarken gazetecilerin olayları sorgulamalarının, her detayı dikkatle incelemelerinin önemli olduğunu ifade etti. Demir, “Köyün muhtarı ve Narin’in amcası ilk günden beri gazetecilere konuşmak istemedi. Bu durum benim dikkatimi çekti. Olayın ikinci gününde Narin kaçırıldıysa veya öldürüldüyse amca bu işin içerisinde demiştim. Herkes organize bir şekilde yalan söylüyordu. Narin için yapılan arama çalışmalarını köyün dışına çıkarmaya çalıştılar. Anne de hiç ağlamadı. Hiçbir kanıt yokken gazetecilik refleksiyle işaret edilen saat dilimlerinin bir senaryonun parçası olduğunu söyledim. İddianame de yakında açıklanacak ve katiller ortaya çıkacak” dedi.

Gazetecilerin hiçbir zaman bir kurumla maddi ilişkiler içerisine girmemesi gerektiğini vurgulayan Demir, bu sayede gazetecilerin gerçekleri tereddütsüz şekilde halka ulaştırabileceklerini belirtti.  Gazetecilerin sahada korkusuz bir şekilde soru sorabilmelerinin de önemli olduğunu söyleyen Demir, sahada habercilik yapmaları engellenen gazetecilerin mikrofonlarını baskılar nedeniyle bırakmaları halinde basın sektöründe değişimin olabileceğine işaret etti.

Basın enkazda kaldı

Günümüzde gazetecilerin işlerini kaybetme korkusuyla yapılan baskılara tepki veremediğini dile getiren Demir, “6 Şubat depreminin ardından bölgeye giden gazeteciler arama kurtarma ekiplerinin olduğu enkazı halka gösterdiler. Çalışma yapmıyorlarsa göstermediler. Burada insanlar değil, basın enkazda kaldı. Ben gerçekleri halka ulaştırdım, böylece yardımların gelmesini sağladık, binlerce canın kurtarılması vesile olduk” dedi.

Gazetecilerin çalıştıkları kuruma itaat etmezlerse, mesleklerini hakkıyla yaparsanız alanda başarılı olabileceklerini dile getiren Demir, “Çalıştığım kurum bana yayında ‘Bu soruyu sorma’ derse kurumla ilişkimi keserim. Yaşanan deprem felaketinde Malatya’da kaçak Kur’an kursunda iki öğretmen enkazda kalmıştı. Hiçbir meslektaşım yayında o alanın kaçak Kur’an Kursu olduğunu söylemedi, ben söyledim. Önce Valiliğin açıklama yapmasını beklediler. Sahada görünen gerçeğin açıklaması olmaz” dedi.

Gazeteciler bedel ödemeye hazır olmalı

Gazeteciliğin en temel özelliğinin sadece cesur olmak olmadığını, ezilenlere, sesini duyuramayanlara için bir eşik bekçiliği görevi üstlenmek olduğunu hatırlatan Başkan Gappi, günümüzde iktidara yakın bir eşik bekçiliğinin yapılmaya çalışıldığını söyledi. Gazetecilerin bedelini ödeyebildikleri kadar özgür olduklarını dile getiren Başkan Gappi, bu mesleği yapmak isteyenlerin bedel ödemeye de hazır olması gerektiğini ifade etti.

İzmir’de de mesleğini zorluklar, saldırılar karşısında hakkıyla yapmaya kararlı gazetecilerin olduğunu belirten Başkan Gappi, “Halk TV İzmir Bürosu bu ekiplerden biri. Geçen hafta Karabağlar’da hakkında yıkım kararı bulunan binada izinsiz şekilde faaliyetini sürdüren, İsmailağa Cemaati’ne ait olduğu iddia edilen Kur’an Kursu’nun yöneticilerini haber yapmak isterken tehdit edildiler, haberleri sildirilmeye çalışıldı. Basın özgürlüğünün ihlaline ve gerici zihniyete asla izin vermeyeceğiz. Basını yok etmek hakikati yok etmek demek. Hakikatin üstünün örtülmemesi için meslek örgütleri, idealist insanlar, mesleğe gönül veren gençlerle dayanışma içinde olmalıyız” dedi.

Yaşadığı saldırıyı anlattı

Söyleşinin devamında Halk TV Muhabiri Yağmur Beril Varol ve Kameraman Şahin Karaşahin de yaşadıkları saldırıyı anlattı. Halk TV Ege Bölge Temsilcisi Mustafa Akbaş, “Genç meslektaşlarımız mesleğimizin onurunu ayakta tutmaya çalışıyor. Kamu adına denetim görevini yapmak için mücadele ediyorlar. Biz sonuna kadar gerçekler için mücadele edeceğiz. Ancak yetkili kurumların da görevlerini yerine getirmeleri gerek. Bu yaşanan süreci toplum da sorgulamalı” diye konuştu.

Söyleşinin ardından Başkan Dilek Gappi, panele katkılarından dolayı Gazeteci Ferit Demir, Halk TV Ege Bölge Temsilcisi Mustafa Akbaş, Halk TV Muhabiri Yağmur Beril Varol ve Kameraman Şahin Karaşahin’e teşekkür ederek, çiçek takdim etti.

Kaynak: İZMİR GAZETECİLER CEMİYETİ