İzmir'in en güzel ilçelerinden biri de Foça. İlçe özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor.

Harika plajları ve pırıl pırıl bir suya sahip denizi ile ünlü olan Foça, Siren Kayalıkları ile hikayesi ile de mitolojide yer alır.

Tekne turu ile görebileceğiniz Siren Kayalıkları tarihte önemli bir yere sahiptir.

Siren Kayalıkları'nı Eski Foça'da yüksek yerlere çıkarak da görebilirsiniz.

Foça kıyılarındaki ada ve adacıklar da bu volkanik yapıyı göstermektedir. Foça denizinde Orak Adası yakınlarında bulunan hiçbir canlının yaşamadığı küçük adacıklar “Siren Kayalıkları” adı ile bilinir.

Yunan mitolojisinde Sirenler; kayalık ve boş adalarda yaşadıklarına inanılan deniz yaratıklarıdır. Sirenler bizim karşımıza ilk kez Odysseia Destanı’nda çıkar. Sirenler; geniş kanatları olan kuş şeklinde bir vücuda ve kadın başına sahiptirler. Yüzleri ve sesleri çok güzeldir. Sürekli şarkı mırıldanırlar. Buradan geçen denizcilerin sirenlerin söyledikleri şarkılardan büyülenerek gemilerini bilinçsizce kayalara doğru sürdüğü ve gemilerinin parçalanıp sirenlere yem oldukları rivayet edilir.

Sirenler efsanesi nedir?

Sirenler ve siren kayalıkları, ilk defa Homeros’un Odysseia destanı ile karşımıza çıkar.

Sirenler, geniş kanatlarıyla kuş vücutlu ve çok güzel kadın başlı yaratıklardır. Esrarengiz sesleri, en güzel müzik mırıltıları ve şehvetli inlemeleriyle erkeklerin akıllarını başlarından alırlar.

Homeros’un Odysseia destanında, Kral Odyseus’un Troya (Truva) savaşından dönüşü anlatılır.

Savaş biteli 10 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen, İthaka Kralı Odysseus yurduna dönememiştir. Yıllardır bir adada tutukludur. Tanrılar sonunda yurduna dönmesine izin verirler. Odysseus, on iki gemisi ve yoldaşlarıyla yola çıkar, üç yıl denizlerde zorlu mücadeleler verir.

Efsaneye göre Odysseia, Ege denizinde Phokaia kıyılarına, büyücü Kirke’nin anlattığı sirenlerin adasına yaklaşır. Bu adanın (Foça’da Orak Adası’nın batısı) kayalıklarında yaşayan sirenler’in sesleri oradan geçen gemicileri büyülermiş ve bu sesi duyan gemiciler ölünceye kadar orada kalıp helak olurlarmış. Sirenlerin büyüleyici seslerini duyan denizcilerin bu seslerin etkisinde kalarak bu bölgeden ayrılmak istemediklerini bilen Odysseus, bu kayalıklara yaklaşırken kuşku içerisindedir.

İşte tam bu sırada Tanrıça Kirke altın tahtından seslenir;

“Kim yaklaşırsa bilmeden ve dinlerse sirenleri, yandı,

bir daha evinde onu ne karısı karşılar ne çocukları.

Durma orada yürü, arkadaşlarının da tıka kulaklarını,

Tatlı balmumuyla tıka ki, sirenlerin sesini duymasınlar.

İstersen dinle sen, ama bağlasınlar ayakta seni,

Hızlı geminin içinde iplerle bağlasınlar orta direğe,

Ondan sonra dinle sirenleri doya doya.

Ama dostlarına yalvarır da, dersen ki iplerimi çözün,

Bağlasınlar onlar senin bağlarını bir kat daha sıkı.”

Kirke’nin sözünü dinleyen Odysseus, sirenlerin büyüleyici seslerine kapılmamak için kendisini geminin direğine halatlarla sıkıca bağlayıp, ağzını da süngerle kapatır. Gemide çalışan tüm tayfaların bu sesleri duymasına engel olmak için de kulaklarını bal mumu ile kaplar. Böylece çok merak ettiği sirenlerin çıkardıkları sesleri yalnız kendisi duyacaktır.

Sirenlerin etkileyici sesinden büyülenir.

Gemisi kayalıkların arasında yol alırken çok geçmeden sirenlerin etkileyici seslerini duyar. Duyduğu sesler, onu büyüler:

“Gel buraya dillere destan Odysseus, Akhalıların şanı şerefi,

durdur gemini de duy bizim sesimizi.

Hiç bir gemi buradan geçemedi,

durup dinlemeden tatlı ezgilerimizi.’’

Odysseus, bu çağrı üzerine ömrünün sonuna kadar bölgede kalmak için tayfalarına emir vermek ister. Ama ağzı kapalı, direğe bağlıdır. Tayfaları da kulakları tıkalı olduğundan sesini duyamaz. Böylece ölümün buz gibi kollarından sıyrılırlar. Sonuçta Odysseus’un gemisi burada durmayıp kayalıkların arasından süzülerek yoluna devam eder ve 20 yıl sonra karısı Penelope’ye kavuşur.

Homeros’un ilk defa Odysseus destanında sirenlerin yaşadığını söylediği Foça denizindeki kayalıklar işte o zamandan beri siren kayalıkları adıyla bilinir.

Kaynak: Haber Merkezi