Semra İĞTAÇ- Araştırmacı-Yazar Dr. Metin Özer, ünlü futbolcu Metin Oktay’ın hayatını anlatan yeni bir kitap hazırladı. İzmir doğumlu Oktay’ın yalnızca yetenekli bir futbolcu değil, aynı zamanda felsefeye ilgi duyan, yardımsever ve kültürlü bir insan olduğunu vurgulayan Özer, “Onu araştırdıkça çok daha farklı bir insanla karşılaştım” diyor. Özer, Oktay’ın gençliğinden vefatına kadar bilinmeyen yönlerini ve İzmir’le olan güçlü bağını bu kitapla gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor.
Metin Oktay’ın İzmir günleri
Araştırmacı yazar ve Dr. Metin Özer, İz Gazete’ye yaptığı açıklamalarda, Metin Oktay’ın çocukluk dönemini Kocakapı, Kapılar ve Basmane civarında geçirdiğini belirtti. Oktay’ın çocukluğu boyunca bu bölgedeki mekanlarla olan bağını sürdürdüğünü söyleyen Özer, futbolcunun babasıyla birlikte Altınpark Çınar Altı’na gelip yeşillik sattığını, sulamak için kullandığı konserve kutularını top olarak kullanarak kendince antrenman yaptığını aktardı. Özer’in dayısı Celal Tezalan da Oktay’ın arkadaşıydı ve kendisine Metin adını, Oktay’dan övgüyle koymuştu.
Çocukluktan gelen futbol aşkı
Özer, Oktay’ın futbol tutkusunun çocukken başladığını ve kendi çabalarıyla bu tutkuyu geliştirdiğini ifade etti. Oktay, Vali Kazim Paşa İlkokulu’nun bahçesinde duvarlara halkalar çizip bu halkaların içine şut atarak hedef çalışması yapıyor, Salih Dede merdivenlerinde yukarı aşağı koşarak antrenman yapıyordu. Özer, Oktay’ın bu azmiyle henüz çocukken bile büyük bir futbol yeteneği olduğunu ortaya koyduğunu belirtti.
Metin Özer’in kişisel yolculuğu
1958’de İzmir’in Kocakapı Mahallesi’nde doğan Özer, Vali Kazım Paşa İlkokulu, 27 Mayıs Ortaokulu, Eşrefpaşa Lisesi ve Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde eğitim gördü. Tıp fakültesini 1983 yılında “Yörüklerde Tıbbi Folklor” teziyle tamamladı. 1990 yılında Anesteziyoloji ve Reanimasyon Uzmanı olan Özer, Atatürk Eğitim Hastanesi’nde idarecilik yaptı. Özer, mesleği gereği halkın içinde olup toplumsal bir görev bilinciyle gördüklerini, kaynak kişilerden dinlediklerini ve yazılı tarih bilgilerini karşılaştırarak sözlü tarih çalışmalarına yöneldi.
Toplumsal belleği kayda geçirme çabası
Özer’in “Sancaklı Yörükleri” (2006), “Unutulan Girit” (2007), “İştip, Gül Kokardı İştip” (2019) ve “İzmir Tarihi ve Kültürüne Dair” (2022) gibi kitapları yayımlandı. Aynı zamanda İzmir Life Dergisi ve Kent Yaşam Haber-Bilgi Sitesi’ndeki yazılarıyla İzmir’in kültürel belleğini kayda geçirmeye devam ediyor.
Metin Oktay kitabı
Dr. Metin Özer, idolü ve isminin kaynağı olan Metin Oktay hakkında yeni bir araştırma kitabı yazdı. Bu çalışma, Oktay’ın gençliğinden vefatına dek hayatındaki bilinmeyenleri gün yüzüne çıkarmayı hedefliyor. Özer, Oktay’ın sadece bir futbolcu değil, aynı zamanda entelektüel bir birikime sahip olduğunu, okumayı seven, insanlarla güçlü bağlar kuran, onlardan öğrenmeye istekli bir kişi olduğunu vurguluyor. Özer, bu kitabın Oktay’ın yaşamındaki bilinmeyen yönlerini ve İzmir ile olan güçlü bağını ölümsüzleştirmeyi amaçladığını belirtiyor.
İnsan hür olduğu kadar yaşar, cezaevi, hayatımda en çok iz bırakan yerdi
Ünlü futbolcunun cezaevi dönemini asla unutmadığını belirten Özer, sözlerini söyle sürdürüyor:
"Oktay, hayatında en çok iz bırakan yer olarak cezaevini işaret ediyor. 'Dünyada her yeri gezdin Metin seni en çok neresi etkiledi?' Sorusunun yanıtı 'Cezaevi' oluyor. 1960 döneminde asker kaçağı olduğu iddiasıyla 45 gün hapse mahkum oluyor. Makumlardan futbol takımı kuruyor ve onları asla unutmuyor. “İnsan hür olduğu sürece yaşar” cümlesi dilinden düşmüyor. Bu mahkumiyet sırasında çok kitap okuyor. Bu deneyimin, futbolcunun kişiliğinde derin bir etkisi olduğunu vurguluyor."
Trafik kazasında hayatını kaybetti
Özer’in adı da Metin Oktay’dan geliyor. 1991 yılında Boğaz Köprüsü’nde geçirdiği trafik kazasında Metin Oktay hayatını kaybetti. Dr. Metin Özer, Oktay’ın ölüm haberini Şırnak’ta tabip asteğmen olarak görev yaparken aldığını, kendisi için büyük bir yıkım olduğunu belirtiyor.
Kalp sağlığı ve futbol
Özer’in araştırmalarına göre, Metin Oktay’ın bilinen iki kalp krizi vardır. Ancak sahada göğsünü tutarak dolaştığına dair anlatılanlar, belki de daha fazla kriz yaşadığını düşündürüyor. 1962’de Galatasaray’la ilgisi olan bir doktor Oktay’ın kalp hastası olduğunu iddia etmiş ancak bu durum kayda geçirilmemiş. Oktay ve kulüp yöneticileri, futbol kariyerinin zarar görmemesi için bu bilgiyi gizlemişler. Dr Özer, Metin’in yeni bir kalp krizi geçirdiği sırada kaza yaptığını ve vefat ettiğini düşünüyor.
Araştırmaya ilham veren sebep
Dr. Metin Özer, hem ismini taşıdığı hem de idolü olan Metin Oktay hakkında daha fazla şey öğrenmek için bu araştırmayı yapmaya karar verdiğini söylüyor. Araştırmaları sonucunda Oktay’ın sadece iyi bir futbolcu değil, aynı zamanda yardımsever ve kitap okuma tutkunu bir insan olduğunu keşfetmiş.
Felsefe ve kitap tutkusu
Metin Oktay’ın özellikle felsefeye ilgisi büyük. Onu futbol ve boks çalıştıran Fikret (Figo) adlı hocası, Oktay üzerinde derin bir iz bırakmış. Fikret’in kitap koleksiyonunun büyüklüğü (3 Anadolu kamyoneti dolusu olduğu söylenir) Oktay’ı kitap okumaya yönlendirmiş.
Kültürlü ve donanımlı bir çevre
Oktay’ın çevresinde kültürlü insanlar bulunuyordu. 7 dil bilen Adnan Süvari, öğrencilerine bir baba şefkatiyle yaklaşan, yüksek eğitim almış bir öğretmendi ve Oktay’ın kişisel gelişimine katkı sağlamıştı. Aynı şekilde Turgay Şeren ve Gündüz Kılıç gibi eğitimli ve kaliteli isimler de Oktay’ın hayatında önemli yer tutuyordu.
Futbolcu olmak, okumaktan vazgeçmek değil
Dr. Özer’in aktardığına göre, dönemin yöneticileri futbolcuların okumasını istemiyor. Bu yüzden Oktay, okuma sevgisini gizleme ihtiyacı duyuyordu. Her fırsatta okumaya ve öğrenmeye devam etmişti. Dost toplantılarında Nazım Hikmet’ten şiirler okumayı severdi.
İzmir’deki kahvehane buluşmaları
Metin Oktay, İstanbul’da oynadığı yıllarda bile İzmir’le bağını hiç koparmadı. Kocakapı semtindeki Uludağ Apartmanı’nın altındaki bir kahvehanede Figo ve Dr. Özer’in dayısı Celal Tezalan gibi isimlerle buluşuyordu. Kahvehaneye gelen gençlerle konuşur dertlerini dinlerdi. Gençler onun anısını yaşatmak için Metin Spor adında bir futbol takımı kurmuşlardı.
İzmir’deki otele sadece çoraplarıyla döndü
Oktay’ın hayatında Kapılar, Koca Kapı, Basmane, Altın Park gibi İzmir’in çeşitli semtleri daima özel bir yere sahipti.
İstanbul’da olduğu dönemlerde bile İzmir’e sık sık gelen Metin Oktay, şehre her gelişinde halk tarafından büyük ilgiyle karşılanıyordu. “Metin geldi!” haberi duyulunca, insanlar onu görmek için kahveyi hınca hınç dolduruyordu. Bir gün, kalabalığın arasında ayaklarında ayakkabı ya da terlik bile olmayan, çıplak ayakla yere basan bir genci fark etti. Hemen ayakkabılarını çıkarıp gence verdi, ardından bir taksi çağırarak Galatasaray Kulübü’nün konakladığı İzmir’deki otele sadece çoraplarıyla döndü. Metin Oktay böyle biriydi… Huzur içersinde uyusun…