Sevinç Karataş/İz Gazete- İzmir’de işgalcilere ilk kurşunu atan Şehit Gazeteci Hasan Tahsin, İzmir Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği törenle ölüm yıldönümünde anıldı. Törene İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Bornova Belediye Başkanı Ömer Eşki, Karabağlar Belediye Başkanı Helil İnay Kınay, İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi katıldı. Törende konuşan Başkan Tugay, “Konak Meydanı Tarihte her ulusun dönüm noktası var. Ulusların ülkelerin kaderine yön veren kıvılcımlar da tam o noktalarda çıkıyor. Biz de bugün burada o dönüm noktalarından birini gerçekleştiği bir bölgede bulunmaktayız. Tarihimize İzmir Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtuluşunun ve Türkiye’nin kuruluşunun ve kurtuluşunun kenti olarak geçmiş olan bu şehirde işgallere karşı direncin ilk kıvılcımını çakan, ilk karşılığını veren ve gazeteci kimliğiyle bugün burada gazetecilerin sahiplenmesiyle hatırladığımız sevgili Hasan Tahsin’i anmak için buradayız. O tarihte yazdığı yazılarla, yaptığı haberle tarihe not düşen bir gazeteci aynı zamanda Hasan Tahsin. Hukuku Beşer Gazetesi yazarı olarak 15 Mayıs 1919’da İzmir’in işgaline karşı tüm ulusun vicdanında oluşan o tepkiyi bir kurşuna döndüren ve o ilk karşılığı veren yiğit ve kahraman bir insan olarak hatırlıyoruz kendisini” dedi. 

İzmirli gazeteciler…

İzmirli gazetecilerin ulusal bağımsızlık için canını feda edeceğini ve İzmir’in kurtuluş için ne kadar önemli olduğunu ifade eden Tugay, “15 Mayıs’tan tam 4 gün sonra bayram olarak kutlayacağımız 19 Mayıs günü Atatürk’ümüz Samsun’a çıkarak Kurtuluş Savaşını başlatmıştır. O savaşın belki başladığı nokta olan İzmir’in liman bölgesi olan bu alan, yine kurtuluş savaşının milli mücadelenin 9 Eylül’de yine burada Hükümet Konağı’nda çekilen bayrakla birlikte sonuçlandığı yer olarak ülkemizin tarihinde her zaman hatırlanacak bir alan olarak kalacaktır. Bu zafer ülkemizi bir cumhuriyetin kuruluşuna götürdü. Bu nedenlerle İzmir kadersel olarak hem ilk işgale uğrayan ama aynı zaman kurtuluş ateşinin ilk yakıldığı şehir ve kuruluşun şehri olarak ülkemizin gurur kentlerinden birisi oldu. İzmir özgürlük ve demokrasinin mücadelesinin ve kuruluşunun yapıldığı şehir oldu. O nedenle İzmir cumhuriyetimizin yıkılmaz kalesidir diyoruz. İzmirli gazeteciler ulusal bağımsızlık için canını feda eden , milli mücadeleyi başlatan meslektaşının izinden gittikleri için ne kadar gurur duysalar yeridir” diye konuştu.

İlk kurşun esarete atılmıştır

Kurtuluş ve kuruluş dönemlerinde basının ne kadar önem arz ettiğine değinen Tugay, “Hasan Tahsin’inin sıktığı ilk kurşun esarete karşı atılmıştır. O ilk kurşun karanlığa karşı sıkılmıştır. Tıpkı bugün Hasan Tahsin’in izinden giden cesur gazetecilerin karanlıkları kalemleriyle aydınlığa çıkarmaya çalışması gibi. Tüm baskılara, sansürlere, ifade özgürlüğüne, ifade özgürlüğünü suç sayan zihniyete rağmen gerçekleri yazmaktan, söylemekten korkmayan gazeteciler gibi. Basın bir ülkenin aydınlığıdır. Demokrasinin ilk koşulu özgür bir basına sahip olmaktır. Ancak basın özgürlüğü varsa o ülkede demokrasiden, insan haklarından, laiklikten özgürlükten söz edebiliriz. Ne mutlu bize ki Cumhuriyetin kalesi olan şehrimizde, bağımsızlığımız ve özgürlüğümüz için Hasan Tahsin’in izinden yürüyen, gerekirse bunun için bedel ödeyen gazetecilerimiz var. Ülkemizin demokrasi mücadelesinde fikir ve ifade özgürlüğü için her daim gazetecilerle omuz omuza olmaya devam edeceğiz. Şehit gazeteci Hasan Tahsin’i saygıyla, rahmetle ve minnetle anıyorum. Gerçeklerin peşinden cesurca korkmadan koşan özgür basın için çalışan gazetecilere de selam olsun diyorum” diye konuştu.

Bir devlet uyumuştu

İşgal döneminde devletin uyuduğunu ancak halkın işgale karşı direnişe geçtiğini söyleyen İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, “Tam 105 yıl önce… Bu topraklar bir film, bir kabus görmedi arkadaşlar… Bu topraklar esareti, işgali iliklerine kadar yaşadı. Fransızlar Foça’daki bataryaları, İtalyanlar Karaburun’u, İngilizler Uzun Adayı, Yunanlar Sancakkale’yi, Mondros Ateşkes Antlaşması’nın 7. maddesine dayanılarak işgal ettiler. İşgal bir gün önce Harbiye Nazırı yani Savaş Bakanı’na bildirildi ama gelen yanıt ‘İşgal mütareke gereği sayılıp karşı gelmeyiniz’ oldu. Bir devlet böyle uyuşmuştu.  Ancak halk… Bu Konak Meydanı, yüreği işgali kaldıramayan insanlarla doluydu” dedi.

Tahsin, bağımsızlığın yolunu açan isimdi

Hasan Tahsin’in bağımsızlık yolunu açan ilk isim olduğunu ifade eden Gappi, “Dağıtılan bildiri ‘Ey Bedbaht Türk’ diye başlıyordu. Artık kendini göster. Bunu diyenlerden biri de aylarca işgale yazılarıyla karşı çıkan genç bir gazeteciydi. Ve o gazeteci kurtuluşun, kuruluşun, bağımsızlığın yolunu açan o ilk kurşunu atandı.  Bu nedenle ilk kurşun anıtının önündeyiz. Evet bugün biz bağımsızlığına düşkün nesiller için eşsiz bir tarih.  Kurtuluşun ve kuruluşun ama bizler için özgür bir birey olmanın yani erdemli bir insan olmanın yolunun açıldığı tarihtir bugün. Bu yolu kendini feda ederek açan kişinin bir gazeteci olması da bir tesadüf değildir” ifadelerini kullandı.

Hasan Tahsin’in mirasını taşıyoruz

Gazeteciler olarak Hasan Tahsin’in mirasını taşıdıklarını ve sorumlulukları olduğunu kaydeden Gappi, “Bize göre… Gazeteci toplumun yaşadığı sorunlara sırtını dönmeyendir. Sadece tanıklık eden değil, yurdun kurtuluşu için canla başla mücadele edendir. Tarkovski der ki ‘İnsanın başka insanlara acı vermeden yaşayabilmesi için bir ideali olmalı; manevi ve ahlaki bir ideali.”  Sadece düşünceleriyle değil, zor zamanlarda ortaya koyduğu eylemlerle de gerçek bir aydın olduğunu kanıtlayandır gazeteci. Ve gerektiğinde özgürlük için canını verendir. Böyle eşsiz bir miras biz İzmirli gazetecilerin onurudur. Ve aynı zamanda sorumluluğudur. Çoğunluğun ‘Bağımsız gazetecilik öldü’ diye kanıksadığı bir ortamda biz hala umudumuzu koruyor ve mücadele gücü buluyorsak Hasan Tahsin’in mirasını taşıdığımız içindir. Günümüzde kurşunlarımız yok belki ama Hasan Tahsin in Hukuku Beşer de yazdığı gibi Fikri İsyanlarımızı kalemlerimizle tamim etmeye devam edeceğiz. Yanlışa, yolsuzluklara, haksızlıklara başkaldıracak gücümüz var. Hem de tüm zorluklara rağmen…”  diye konuştu.

Tutuklu Gazeteci Gençel vurgusu

AKP eski Milletvekili ve eski DEÜ Rektörü Nükhet Hotar’a açtığı dava sonucunda tutuklanan Süleyman Gençel’i hatırlatan Gappi açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), 2023 yılında 94 gazetecinin görev başındayken hayatını kaybettiğini, yaklaşık 400 gazetecinin de cezaevine gönderildiğini açıkladı. Ülkemizde ise 43 gazetecinin cezaevine girdiği kaydedildi. Şu an bu kentte bir gazeteci yazdıkları nedeniyle cezaevinde, ilaçlarını dahi alamıyor. Hasan Tahsin in memleketinde bir gazeteci fikirleri nedeniyle cezaevinde. Dayan Süleyman… Haberlere, haber sitelerine erişim engelleri getiriliyor, televizyonlara, gazetelere milyonlarca liralık cezalar yağdırılıyor. Ancak 105 yıl sonra bizler tıpkı, Hasan Tahsin gibi, susmayacağız ve durmayacağız. Gerçeklerin peşinden koşmaya, halka gerçekleri ulaştırmaya, topluma zarar veren her şeyi ortaya çıkarmaya, belgeli habercilik yapmaya devam edeceğiz. Güçlünün değil, haklının yanında ve yanlışların karşısında durmayı sürdüreceğiz. İşgale karşı sessiz kalın diyen yetkililer tarihin karanlık sayfalarına gömülürken inandığı değerler için mücadele eden gazetecilerin toplumun yüreğindeki yeri her zaman kalıcıdır.  Hasan Tahsin’i sadece bugün değil, 365 gün yüreğimizle, çalışmalarımızla her yerde yaşatacağız.

İlk kurşunu atan Hasan Tahsin’i, “Reddi İlhak Cephesini”, 105 yıl önce burada şehit olanları ve ulusumuza vatan armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını saygı, minnet ve özlemle anıyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da haykırıyoruz; Fikri isyanlarımızı kalemlerimizle tamim etmeye devam edeceğiz!”

Kaynak: Haber merkezi