İZ Gazete- AKP’nin meclise sunmuş olduğu ve görüşmeleri halen devam eden torba yasa içerisindeki yasa tasarısı, ormanlık alanları yok ederek havalimanları çevresindeki ormanlık ve boş alanlara yeni yapılar inşa edilmesinin önünü açıyor.
Yasa tasarısına göre, devlet ormanlarında havalimanı izin alanı içerisinde sağlık tesisi, otel, motel, lokanta, dini tesis, alışveriş merkezleri gibi tesislerin kurulmasına havalimanı sınırları içinde kalmak şartıyla izin verilecek. Yap-işlet-devret modeliyle kurulan tesislerden herhangi bir bedel alınmayacak. Yap-işlet-devret kapsamında işletmelerden yalnızca ağaçlandırma bedeli alınacak. Yeni yasa tasarısıyla birlikte havalimanı çevrelerindeki ormanlık alanlar yok edilerek ranta açılacak. Yeni yasa tasarısını İz Gazete’ye değerlendiren Çevre Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Yücel ve Şehir Plancıları Odası önceki dönem Başkanı Özlem Şenyol, tasarının insanı ve ekosistemi korumayacağını ifade ederek, yeni bir rant kapısı açılmaya çalışıldığını belirtti.
Bu yasanın yürürlüğe girmesi halinde plansız bir kentleşmenin önünün açılacağını belirten Şenyol, “Yine plansız bir karar verilmiş. Ormanlık alanların sınırları orman müdürlükleri tarafından belirlenir. Bu sınırlarda orman alanlarının korunması önceliklidir. Ancak bu tür getirilen kararlar o bölgedeki ormanlık alanın yapılaşmaya açılması ya da kontrolsüz kirleticilerin alanı kullanmasına neden olur. Plan olmadan sadece kurumdan alınacak görüşle bu tür uygulamaların önü açılmış olur. Orman kanunu Türk Devleti’nin ilk kanunlarından biridir. Bu yasayla orman kanunlarının önüne geçilmiş ve plansız bir kentleşmenin önü açılmış olur. Kentlerde nasıl imar affı çıkartılıyor ve kaçak, plansız yapılaşmalar resmi hale getiriliyorsa bu tür bir düzenlemeyle de orman alanları bir imar affı niteliğinde bir düzenlemeye tabi tutulacak. Aslı yasal olmayan bu zamana kadar işletilmiş veya kapatılmış işletmelerin de bu yasa kapsamında resmileşmesi, kabul görmesi konu olacaktır. Ama bu sadece bir torba yasayla, bir kurum görüşüyle yapılabilecek bir durum olursa eğer ormanların hızla yapılaşması gelecek açısından hepimiz için bir tehdit oluşturuyor. Bu ileride orman yangınlarına kadar gidebilecek sorundur” diye ifade etti.
Düzensiz bir kent dokusu
Şenyol, yeni yapılaşmaların getireceği ek altyapı yüklerine ve düzensizliğe değinerek, “Bir bölgeyi yapılaşmaya açtığınızda oraya açılacak altyapı hizmetlerinin planlanması gerekir. Bir alanda eğer plan dışında bir hak tanıdığınızda bu tarz kullanımlara açtığınızda o bölgelerde planlanmamış ama başka taraflarda yük getirecek altyapı sorunları ortaya çıkacaktır. Çarpık kentleşme dediğimiz kentin kaynaklarını iyi kullanmamızı sağlayacak planlı alanların dışına çıkıldığında hem kentin doğal kaynaklarının tüketimini de olumsuz etkileyecektir. Çünkü o alanlara gittiğinizde alt yapılar oluşacak. O altyapılar su tüketimleri, altyapı hizmetleri, çöp toplama, atıkların oluşması gibi birçok sorun oluşacaktır. Kentin hem doğal kaynakların kullanımı, ormanlık alanların kullanımı bu kentin düzenini sağlayan alanlardır. Altyapı sorunları giderilmemiş düzensiz bir kent dokusunun önünü de açmış olacaksınız” dedi.
Rehabilitasyon bedeli
Varlık değeri taşıyan bir ormanlık alanın böyle bir kullanıma çıkmasının imkânsız olduğunu söyleyen Yücel ise, “Bir ormanlık alanın Orman Kanunlarının 16,17,18. Maddelere girebilmesi için bazı özelliklerini yitirmiş olması gerekiyor. Varlık değeri taşıyan bir ormanlık alanın böyle bir kullanıma çıkması imkânsız. Uygulama yönetmeliğinin de yayınlanması lazım ki faaliyete geçirilebilsin. Şu anki uygulama yönetmeliği böyle bir izni hayata geçirtemez. 17. Madde için zaten şu anda yap-işlet-devret uygulamasına tabi tutulan işletmelerin hepsi Ulaştırma Genel Müdürlüğü’ne bağlı olduğu için hiçbir tesisten ücret alınmıyor. Ulaştırma Genel Müdürlüğü farklı anlaşmalarla bu alanları kiralıyor. Ağaçlandırma bedeli bütün yönetmeliklerde hep var olan bir şeydir. Rehabilitasyon için bu bedel alınır. Orman Kanunu’nun 16. Maddesinde tesislerden alınacak ağaçlandırma bedeli vardır ve bu bedel kanun çerçevesinde alınır” dedi.
Betona gömülmüş havalimanı
İki zıt örnek olarak İstanbul ve Kansai havalimanlarını gösteren Yücel, “Bir havalimanı kurulduğunda ve ona belli bir alan tanıdığında o alanın gün geçtikçe genişlemesi kaçınılmaz. Planı çizen kişi daha planı çizerken alanda yıllar içerisinde ne kadar yayılacağına, alanı gitgide nasıl genişleteceğine karar veriyor zaten. Baştan verilmiş kararlarla ormanlar kurban ediliyor” diye söyledi.