Dün Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi’nde doktorların hasta yakınına hastanın vefatını söylemesi üzerine hasta yakını, Dr. Hüseyin Emrah Keskin ve Dr. Hazal Yaşar Çokyaman’ ı darp etti. Olay sonrası sağlıkçıya şiddetin arttığı son günlerde olaya tepki çekmek ve sağlıkçıların seslerini duyurmak amaçlı Atatürk Eğitim Araştırma Hastanesi önünde Hekim Birliği Sendikası bir basın açıklaması düzenledi. Basın açıklamasına İzmir Tabip Odası ve SES İzmir 1 No’lu Şube de katılarak ses çıkardı. Basın açıklamasını yapan Hekim Birliği Sendikası İzmir Şubesi İdari İşler sorumlusu Başkan Yardımcısı Dr. Nihan Kızıltuğ Gençdal, “Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içeyiz” derken SES İzmir 1 No’lu Şube Kadın Sekreteri Neşe Yayla Kandeyer de “Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin bir boyutu da liyakatsiz yöneticilerin yaptığı mobbing ve baskı uygulamalarıdır” dedi.

Ne ilk ne de son olacak

Sağlık çalışanlarına yapılan bu saldırıyı kınadığını söyleyen Gençdal, “Dün hastanemizde anestezi uzmanı olarak görev yapan Dr. Hüseyin Emrah Keskin ve Dr. Hazal Yaşar Çokyaman, hasta yakınlarına vefat haberi verdiği esnada darp edilmiş ve şiddete maruz kalmışlardır. Meslektaşlarımıza yapılan bu menfur saldırıyı kınıyoruz. Ve şunu da biliyoruz ki caydırıcı önlemler alınmadıkça bu hadise ne ilk ne de son şiddet olayı olacaktır. Bugün tek tesellimiz 2 hekim arkadaşımızın yaşıyor olmasıdır. Bize ölümü gösterip sıtmaya razı eden bu çarpık sağlık sistemini reddediyoruz. Buradan sağlıkta şiddete maruz kalmış tüm görev şehidi hekimlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz” dedi.

Şiddeti üreten sistemin kendisi

Şiddeti engellemek için yalnızca kanunların yeterli olmayacağını belirten Gençdal, “Tırnak makasıyla AVM’lere dahi girilemeyen bir zamanda, silahla polikliniğe girip sağa sola ateş edebilen kişilerle iç içeyiz. Şiddetin gölgesinde hizmet üretmeye çalışırken, her an bu silahtan çıkan bir kurşunla, hatta başımıza indirilen bir oksijen tüpüyle, gelecek bir bıçak darbesiyle ölebiliriz. Şiddeti engellemek için sadece kanunların yeterli olmayacağını biliyoruz. Rant alanına dönüştürülen ve kışkırtılan sağlık talebi, saygının yok edilmesi, eksik istihdamla verilmeye çalışılan hizmet, sanal kuyruklar, 5-10 dakika muayene süreleri. Şiddeti üreten, bu sistemin kendisi, biliyoruz. Sağlık sistemindeki kargaşa ve huzursuzluk nedeniyle, sağlık ekibinin hiçbir üyesi artık nefes alamıyor. Şu saate kadar il sağlık müdürlüğünden herhangi bir açıklama dahi yapılmamıştır. Bu da sağlıkta şiddetin idareciler tarafından ne kadar münferit bir olay olarak algılandığının acı bir göstergesidir. Unutmayın ki sizler de hekimsiniz ve o koltuklar kalıcı değildir. İktidara değil, Hipokrat’a sadık kalın” şeklinde konuştu.

Sorumlusu sağlık emekçileri değil

Çöken sağlık sisteminin sorumlusunun sağlıkçıların olmadığını belirten Kandeyer, “Her geçen gün daha erişilmez hale gelen sağlık hizmetinin, çöken sağlık sisteminin sorumlusu sağlık emekçileri değildir. Sağlık emekçilerini itibarsızlaştıran, insanlık dışı koşullarda çalışmaya mahkûm eden, sağlık talebi, hastane doluluk garantili, koruyucu değil hastalıktan beslenen sağlık politikalarını savunan bu sağlık sistemini reddediyoruz. Birkaç dakika da olsa hekimi görmenin yeteceği zannıyla oluşturulan yapay hasta memnuniyeti yaratma temelli bu çarkın bir dişlisi olmayı kabul etmiyoruz. Hastalarımız da 150. Hastamız olmaktan, nöbetimizin 30. Saatinde ameliyat edilmekten, birkaç dakikada derdine çare bulamamaktan en az bizim kadar şikayetçi. Sağlık emekçilerine yönelik şiddetin bir boyutu da liyakatsiz yöneticilerin yaptığı mobbing ve baskı uygulamalarıdır” dedi.

Kaynak: HABER MERKKEZİ