Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, ‘Şile Yeniköy Deresi Islahı ve Peyzaj Düzenleme Çalışması Açılış Töreni’nde konuştu. İSKİ eliyle yaptıkları milyarlarca TL’lik yatırımlarla, Şile’nin geçmiş yıllarda kronikleşen temiz su ve sel sorunlarına son verdiklerini belirten İmamoğlu, “Mesele şudur, siz, hizmet olarak neyi önceliyorsunuz? İnsanların hangi ihtiyaçlarını önünüze koyuyorsunuz? Ve onlara çözüm bulma konusunda hassas ve aynı zamanda da çok özenli davranıyorsunuz. Bu mesele, belediyeciliğin çok temel bakış meselesidir” dedi.
Biz partizanlık yapmayız
İstanbul’un tüm ilçelerine aynı bakış açısıyla hizmet götürdüklerinin altını çizen İmamoğlu,“Partimizin birer evladı olarak, az önce bütün yöneticilerimizi selamladım. Ama biz, partizanlık asla yapmadık, yapmayız. Partizanlığı kenara ittik. Biz, milletimize baktık; milletimize hizmeti esas aldık. Başarımızın en önemli unsurlarından birisi budur. Bir diğeri de israfı soframızdan, iş yerimizden, ortamımızdan kovduk. İsrafı kovar, partizanlığı da yanınıza yaklaştırmazsanız, işte böyle hizmetler yaparsınız. Ve biz, ilk günden itibaren bu formülle hareket ettik. Elin israfa uzanmaz ve gözün partizanlığa kaymazsa, işine odaklanırsın. Biz, işimize odaklandık. Hak ettiği saygıyı millete göstermeye ve milletin parasını millete vermeye odaklandık ve onu yaptık. Hiç kimseye farklı bakmadık. Hiç kimseyi birbirinden ayırmadık, ayırmayacağız. Karabulutun etraflarını sardığını aktaran İmamoğlu, "Bu anlayışın kara bulut gibi ülkemizin üstüne çöktüğünün farkındayız. O kara bulutu, milletimizin gücüyle beraber bu ülkenin üzerinden savurup, bir daha buraya uğramamak üzere def edip, yollayacağız. İstanbul'un ilçeleri arasında parti ayrımı yapmadık hiçbir şekilde. Nerede ihtiyaç varsa, oraya koşa koşa gittik. Nerede, ne kadar seçmen var, hangi proje bize oy getirir, hesabı da bizim masamızda olmadı. İhtiyaç, insanlarımızın talebi, hangi işten, nasıl rant çıkarırız diye de bir arayış içinde olmadık. Vatandaşın derdini en doğru, en hızlı ve en tasarruflu bir biçimde nasıl çözebiliriz diye çalıştık. Bu sayede, ne yazık ki ekonomide yaşanan çok büyük krize rağmen, pandemiye rağmen, önümüze çıkarılan akla hayale gelmeyen engellere rağmen, çok önemli işleri başardık ve başarmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
Biz halkçıyız, onlar rantçı
Yuvamız İstanbul kreşleri, Anne Kart, Halk Süt, Bölgesel İstihdam Ofisleri, yaşam vadileri, öğrenci ve tarım destekleri gibi hizmetlerini bu anlayışla hayata geçirdiklerine dikkat çeken İmamoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Bütün bunları, ancak ve ancak icraatçı ve halkçı bir zihniyete sahipseniz yapabilirsiniz. Onun için başardık. Çünkü biz, icraatçıyız. Rakibimiz ise israfçı. Bu kadar net. Hiç kimse unutmasın; biz halkçıyız, milletin parasını millete veririz. Ama onlar rantçı. Fark ayrımı bu kadar nettir. Bunu unutmayınız. Bunu, beş yılda Şileli hemşehrilerimiz de gördü. Ve Şile'de de anlayış değişti. Büyükşehir Belediye Başkanı olarak, ekip arkadaşlarımızla… İnanın bu geçtiğimiz yerel seçimden öncesiyle bugün arasında da hiçbir fark yok. Şile Belediye Başkanımızla çalışıyoruz, ama inanın bundan önce de Şile Belediyesi'ne aynı şekilde davranıyorduk. Buraya geldiğimiz her açılışa, her temel atma törenine, onu da davet ediyorduk. Daha önce olduğu gibi, yine el birliğiyle vatandaşın derdini hızla çözmenin peşinde koşuyorduk. Ama 31 Mart'ta bir tek şey değişti; artık Şile'de bizim uzattığımız el havada kalmayacak. Bu değişti. Özgür Başkanımızla birlikte hem o elini uzatacak hem Şile şahlanacak hem de Şile'de anlayış değişecek. Yeni bir sürece evrilecek ve Şile, hak ettiği değere, sizlerin katkılarıyla ve iş birliğiyle kavuşacak. Buna inanıyorum."
Bizleri köşeye sıkıştıracaklar
İmamoğlu, "Şöyle bir akıl var: ‘Ekrem Başkan elini uzatırsa, ben elini havada bırakırsam, bundan kazançlı çıkarım!’ Ben, bu akla şaşıyorum. ‘Kazançlı çıkarım’ dedikleri akıl, ne oldu? 24-25 belediyeden 13’e indi. Biz de 14 belediyeden 26’ya çıktık. 30-32 de olabilirdi. Şimdi yersiz soruşturmalar, siyasi maksatlı davalarla, kayyumlarla, sözüm ona kötü niyetli icra ve hacizlerle bizleri köşeye sıkıştıracaklar ve CHP’li belediyeleri engellemeye çalışacaklar. Kreşlerimizin bile kapatılması için yollar aradılar. Öyle değil mi? Bakma sonradan bir tornistan yaşadık. Halkı görünce kafalarında böyle çift tornistan yaşadık. Biz de onu görüyoruz. Bu kadar gözleri dönmüş. Biz, bir şeyi başardık sevgili hemşehrilerim, değerli vatandaşlarımız: Onların maskesini düşürdük. Doğru hizmet yaparak, onların maskesini düşürdük. Millet, onların nasıl israfçı olduklarını ve aynı zamanda millete hizmet değil, göz boyamakla uğraştıklarını CHP’li belediyeler sayesinde gördü. Onun için sosyal amaçlı işlerimizde, ‘tam yol ileri’ diyerek, arttırarak devam ediyoruz. Onun için Özgür Başkanımız da burada, yakın zamanda açacağı hizmetleri anlatırken, yine sosyal belediyeciliği, vatandaşın ihtiyacı olduğu kalemleri tek tek sıraladı. Kreş dedi, kent lokantası dedi, emekliler dedi; öyle değil mi? O bakımdan bugün vatandaşın ihtiyacı neyse, ona nasıl dokunurum, ona nasıl çözüm bulurum, nasıl bir evi dahi ferahlatabilirim, evinde tenceresi kaynamayana, aşı olmayana katkı sunabilirim anlayışıdır bu anlayış. Göz boyamak yok. Bu sıraladıkları, bu söyledikleri gerçekten belediyenin temel işi değildir aslında. Temel sürece dair üretmesi gereken işler değildir. Ama ben buraya gelirken, daha yeni, Maltepe Belediye Başkanımla iki önemli tesisi gezdik. Her iki tesiste de iki kreşimiz bitmek üzere. Her biri 120 çocuk yetiştirecek. 240 çocuk, 480 ebeveyn daha… Pırlanta gibi" dedi.
Bu ülkeyi perişan eden ben bilirim aklıdır
Konuşmasına soruyla devam eden İmamoğlu, "Peki biz bu kaynakları niçin ayırıyoruz? İsrafa elini uzatmadan niçin bu işleri başarıyoruz? Ve milletimize, ‘milletin parası nasıl millete verilir’i yaşatıyoruz? Gerçek icraatçılığı anlatıyoruz. Niye biliyor musunuz? Çünkü ülkemizin ekonomisini bunlar mahvetti. Yani bir ‘asgari ücret’ trajedisini hep beraber yaşıyoruz. Öyle değil mi? Yani 22 bin lira asgari ücret dediğiniz şeyin anlamı ne biliyor musunuz? Onların hesabına göre, yüzde 47 enflasyona göre, aslında sizin cebinizde 1 Ocak 2024’ten bugüne, 9 bin liraya indi. 9 bin lira. Aynı yıl içinde. Sebep? Enflasyon. 9 bin liraya aslında zam yaptılar. 22 bin liraya; ‘Kirasını kim ödeyecek? Elektrik parasını kim ödeyecek? Su faturasını kim ödeyecek? Okul masrafını kim karşılayacak?’ Ben bunları hatırlatıyorum. Bugün de söyledim. Bu sözler bana ait değil, Sayın Cumhurbaşkanına ait. İktidar olmadan önce. Bunların hepsini unuttu. Birisi, bu konuşmasının altına yazmış: ‘Ya bu parti kursa, buna oy veririm!’ demiş. Faiz sebep, enflasyon, sonuç’ dedi. Bilimden, akıldan, teknikten bizi uzaklaştırdı, milletin parasını pul etti. Emekliyi sefil etti. 16 milyon emekli var. 9 milyonun üzerinde asgari ücretle çalışan var. 3 milyon 200 bin -onların rakamına göre- işsiz var. 16, 9, 25, 3 daha, 28-29-30 milyon. Her emekli, herhalde bir eşine bakıyordur veya beraber geçinmeye çalışıyorlardır. Aslında bu ülkede, asgari ücretlinin hane halkına baktığınızda, 50 milyon insanımız sefil durumda. Bunun tek sebebi, özellikle 8-9 senedir bu ülkeyi perişan eden, ‘ben bilirim’ aklıdır. Ve 2017’den itibaren başımıza bela ettikleri, çok övündükleri ‘Cumhurbaşkanlığı sistemidir.’ Tek kişilik akıldır. Ondan sonra, açıkladığın ücret rakamının acısını hissedeceksin, milletin tepkisini göreceksin, milletin sana olan hışmını göreceksin… Gene döndü, bugün Cumhuriyet Halk Partili belediyelere sıraladı da sıraladı. Yok efendim ‘söke söke alacağız!’ Yok efendim ‘ilk 10 borçlu belediyenin 7’si CHP'li! Yahu, 10 borçlu belediyenin 7’si tabii ki CHP'li. Çünkü, 200’den 420’ye çıktı CHP'li belediye. Bir dahaki seçimde 700 tane olacak, 800 tane olacak. Bu hesaptan bile uzak. Yok, ‘söke söke alırım!’, yok ‘silkele bakan!’ Bu millet, bu asgari ücretten sonra sizi öyle bir silkeleyecek ki, silkelemenin en alasını göreceksiniz. Öyle cumhurbaşkanından bakana ‘silkele’ değil; bu millet var ya, 86 milyon sizi silkeleyecek, silkeleyecek, öyle bir silkeleyecek hem de. Ama ben buradan ben buradan bir yönetici sorumluluğuyla diyorum ki; biraz silkeleyin kendinizi. Derhal o milletin aleyhine kullandığınız kararnamelerinizin, o uydurma kararnamelerinizin yerine, doğru bir kararnameyle silkeleyin zihninizi, aklınızı, tavrınızı. Silkelenin. Kendinizi silkeleyin. Bir an önce, millete reva gördüğünüz açlık sınırının altındaki bu asgari ücreti arttırın. Deyin ki; ‘6 ay sonra bir daha arttıracağız. Biz başınıza enflasyonu bela ettik’ deyin. Bunu deyin. İşte biz sizin bu aklınıza karşı diyoruz ki; biz, milletimizin yanındayız. Biz, elimizde avucumuzda ne varsa, milletimiz için harcamaya gayret ediyoruz. Onun için hiç bütçede yokken, yüz binlerce gencimize burs dağıtıyoruz. Yüz binlerce anneye Anne Kart veriyoruz. Yüz binlerce çocuğumuza eğitim desteği veriyoruz. Yüz binlerce bakın; bir, iki, üç beş değil. Sizin yüzünüzden, ekonomiyi perişan ettiğiniz için, bu milletin başına kötü bir rejimi bela ettiğiniz için, biz, milletimizin sosyal destek payını bütçemizde 5 katına, 6 katına, 7 katına çıkardık. Onun için milletimiz bunu gördü, 31 Mart'ta sizin bir bölümünüzü evinize yolladı, Cumhuriyet Halk Partililere dedi, ‘Gelin belediyemizi yönetin kardeşim.’ Ve biz yönetiyoruz. CHP’li belediyeleri onun için hedef alıyorlar. CHP’li belediyeler hizmet ediyor. Ama hizmetini engellemek istiyorlar. Onun için hedef alıyorlar. Ama bir şeye yine şaşırıyorlar. Bu milletin aklını hafife alıyorlar." diye konuştu.
Halkı hedef aldınız
Hedef alındıklarının altını çizen İmamoğlu, "CHP’li belediyeleri hedef almak demek, halkı hedef almak demek, milleti hedef almak demek, milletin iradesini yok saymak demek. Onun için haksız, hukuksuz, adaletsiz uygulamaları gündeme getiriyorlar. Onun için, kayyum atayıp, oraya AK Partili yöneticileri tıkış tıkış doldurup, 65 yaşındaki profesör hocamız Ahmet Özer'i hapse atıp, oraya kayyum atıyorlar. Onun için bu haksız, hukuksuz uygulamaları yapıyorlar. Ama biz icraatlarımızla, hizmetlerimizle, yatırımlarımızla milletimizin ihtiyaçlarını, beklentilerini karşılayarak, milletimizin sizi daha fazla silkelemesine, bir daha bu zihniyetin gelmemek üzere evlerine gitmesine sebep olacağız. Ant içtik buna. O bakımdan meseleyi böyle ele almak zorundayız. Meselenin ağır travmalarını anlamak zorundayız. 31 Mart’tan bugüne, yerel seçimden bugüne, her hafta açılışımız var, temel atma törenlerimiz var. Her hafta şantiyeleri geziyorum. O kadar zor durumda ki ülkemiz. Ona rağmen yatırım yapıyoruz. Kısıtlanıyoruz, engelleniyoruz. Bizim 13 tane şirketimizin, devraldığımızda, belediyenin dahi ihalesine giremeyecek derecede SGK vergi borçları vardı. Beş sene önce. 2019’da. Kasası boşaltılmıştı. Bir lira bırakmadılar kasada. Maaş ödeyecek parayı bile bırakmadılar. Hayatta olmamış, üç aylık BOTAŞ'a olan gazın faturasını bile İGDAŞ'a ödettirmemişler ki, oradaki parayı da hortumlayalım diye. Milyarlarca lira. Bugünün parası 250-300 milyon Euro. Bunları kaşla göz arasında… 23 Haziran'da, ben ikinci tur seçime gireceğim... Bunları hatırlatıyorum. Unutmayın. Milletin kazandığı seçimi, milletten çaldılar. Öyle değil mi? Bir de utanmadan bize dediler, ‘hırsız’ dediler bize, ‘hırsız!’ Suçladılar, yüzlerce, binlerce, on binlerce insanı suçladılar. Bir kişi dahi -bırakın ceza almayı- yargılanmadı bile. Bunun hesabını bu millet soracak mı? Soracak. Soracak ve unutulmaz. 20 milyonluk şehirde milletin iradesini çaldılar. Bir de ne yaptılar? İkinci seçim, 23 Haziran… Buradaki belediye başkanları, belediye yöneticileri bilir. Ay sonu yatar belediyenin parası. Ayın 30’unda yatar Hazine’den gelen payımız. 23 Haziran'da -sizi gidi sizi- seçimi kaybedeceğini anlamış, ay sonu gelecek olan parayı, bugünün en az 10-15 milyarı hesaba yatırılıyor ayın 15’inde. Niye? İstediği yerlere hızlı hızlı dağıtıyorlar. 23’ün biz seçimi kazanıyoruz, göreve geliyoruz, kasada para yok! Halbuki 30’unda biz göreve gelecektik, o parayı orada bulacaktık. Biz o parayı doğru kullanmak için uğraşacaktık" dedi.
Onlar bir kişiden, biz miletten korkuyoruz
İmamoğlu, "Bu kadar sistemi ‘kayyumca’ yönetiyorlar işte. Niye biliyor musunuz? Bizim milletten korkumuz var, Allah'tan korkumuz var; onlar bir kişiden korkuyor. Aradaki fark bu. Onlar bir kişiden korkuyor. E ondan da talimat gelirse, yapıyor. Biz milletten korkuyoruz, Yaradan’dan korkuyoruz. Aradaki fark bu. Onun için, ‘silkeleyin’ diyor ama bizi kimse silkeleyemez. Bizi bir tek millet silkeler. Ama biz, hizmet yolculuğunda titriyoruz. Nasıl titriyoruz biliyor musunuz? Vatandaşımıza yanlış yapmamak için titriyoruz. Vatandaşımıza daha çok hizmet etmek için titriyoruz. Bu zor günlerde vatandaşımızın daha çok yanında olmak için titriyoruz. Vatandaşımızın kendini güvende, huzurlu hissetmesi için titriyoruz. Başarılı olmalıyız, çünkü bu akılsız süreçten, bu akıldan, bilimden, teknikten uzak süreçten bir an önce milletimizi kurtarmak için, titreyerek, güçlü bir şekilde işimize odaklı çalışıyoruz. Ondan sonra da dua ediyoruz; ‘Allah'ım, bizi bu millete mahcup etme.’ Tek duamız bu. O bakımdan onun için işte burada, bu güzel açılışı, teknik detaylarla güçlü açılışı Şile'de yapıyoruz. Aynı şekilde her ilçede açılışlarımızı yapmaya, milletin ihtiyacına çare olmaya devam edeceğiz. Tüm bu çalışmalar, iş birliğiyle oluyor; inanç birliğiyle oluyor; yol arkadaşlığıyla oluyor. Yol arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. İş birliği için Şile Belediye Başkanımıza teşekkür ediyorum. Ben hep söylüyorum herkese: Devletin bakanı; görüşeceksiniz. Devletin kamu görevlisi; görüşeceksiniz. Elinizi uzattınız, elinizi tutmadı; bir daha uzatacaksınız. Utanacak olan o olsun. Elinizi tutmayan utansın. Siz, milletin elini uzatıyorsunuz. Milletin elini tuttuğunu bilmiyorsa, o utansın. Milletin adına görev yapan her arkadaşım, millete layık olmak için çalışacak. Bu güzel Cumhuriyete, bu güzel demokrasi devletine, ülkesine layık olmak için çalışacak. Bırakalım onlar da bir kişiye mahcup olmamak için çalışsın. Bakalım millet mi kazanacak, tek kişilik süreç mi kazanacak? Bana göre millet kazanacak. Size göre? Millet kazanacak. Milletin önünde hiç kimse duramaz. Allah yolumuzu açık etsin. Hep beraber tam yol ileri. Gücünüzü ve kuvvetinizi en yüksek seviyede tutun" ifadelerini kullandı.