‘Halkın Sesi Can Radyo’ ve ‘Can TV’ ortak yayınında Gökhan Kafalı ile ‘Ege’nin Gündemi’ programına Türkiye İşçi Partisi (TİP) İzmir 2. Bölge Milletvekili adayı ve Gazeteci İrfan Değirmenci konuk oldu.

0d5b9bd4-3a3c-40b2-91e3-2032f8f3d38e

"Herkesin ödediği kadar bedeli biz de ödedik" diyen Değirmenci, "Çok sevdiğim mesleğimi referandumda tek adam rejimine ‘hayır’ diyeceğimi açıkladığım için bıraktım. Sonra o işsiz kaldığım dönemde İzmir’de sahneye çıktığımda tek kişilik bir gösteri yapmıştım. ‘Eğer televizyonlardan kovarsalar sahnelerde, sahne bulamazsak meydanlarda doğru olduğumuzu düşündüğümüz şeyleri söylemeye devam edeceğiz’ demiştim. O gün İzmirlilere söz vermiştim, sözümü tutmaya gayret ediyorum" açıklamasında bulundu. 

İzmir'i çok seviyorum

Adaylık serüvenini anlatan Değirmenci, “İzmir’i çok seviyorum, bugün de çok yoğun bir programımız var, İzmirlilerle sokak sokak, ev ev gezip buluşacağız. 26 günümüz kaldı, derdimizi anlatmak zorundayız. TİP’in kırmızı çizgileri var; onlardan biri laiklik. Yıllar sonra ilk kez kendi ismiyle oy pusulasında Türkiye İşçi Partisi yer alacak. ‘Çark ve başak pusulanın en sağında buradayız’ diyecek ve mührü basacaklar” ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin durumunda onların da payı var

Aday olduğunu öğrendikten sonra sunuculuğu bıraktığını ifade eden Değirmenci, “Ben bu ülkede son 10 yıldır hep ezilen, hakkı yenilen, özgürlüğü elinden alınan insanların yanında oldum. Bu evrensel gazeteciliğin gereği aslında. Güçlüden değil haklı olandan ve ezilenden yana tavır koydum. Bunu yaptıkça Türkiye’nin kutuplaşmış ortamında ‘taraflı’ dediler, varsın desinler. Ben adaylığım kesinleştiği gün çok severek yaptığım haber sunuculuğunu noktaladım. Bunun doğru olmayacağını düşündüm. Artık ben parti rozetini yakama taktıktan sonra haber sunamazdım. Şimdi başka bir mecrada meclis kürsüsünde bugüne kadar dile getirdiğim her şeyi daha güçlü şekilde, üstelik arkamda Türkiye’nin en güçlü partisinin örgütlü gücünü hissederek ses getireceğimizi düşünüyorum. Bu ülkede buna ihtiyaç var. 21 yıldır iktidarı yöneten AK Parti’den çok da farklı olmayan muhalefet partileri bizden destek istiyorsa kusura bakmasınlar Türkiye’nin bugünki durumunda iktidar kadar onların da payı var” dedi.

Hesap sormayacağımız anlamına gelmiyor

“O kadar büyük ozanları, aşıkları, Neşet Ertaş’ları, Aşık Mahsuni’leri var bu ülkenin" diye konuşan Değirmenci, "Onlar sahneye çıktığı zaman yeleklerini ilikler ‘Ayağınızın tozuyum’ derlerdi. Çünkü seyirci, alkışlayan, halk velinimet. Kimseyi kırmamak, incitmemek gerekiyor. İncinsek de incitmememiz gerekiyor ama bu hesap sormayacağımız anlamına gelmiyor. Bağımsız yargının önünde bu ülkeyi yiyen, sömüren o müteahhitlerin, AK Parti iktidarına destek olmuş ve yolsuzluğa bulaşmış isimlerin olmaması gerekiyor ki biz ‘Nihayet bu ülkede adaleti yeniden gördük’ diyebilelim” şeklinde konuştu. 

O gün söz vermiştim

Değirmenci, "Herkesin ödediği kadar bedeli biz de ödedik. Çok sevdiğim mesleğimi referandumda tek adam rejimine ‘hayır’ diyeceğimi açıkladığım için bıraktım. Sonra o işsiz kaldığım dönemde İzmir’de sahneye çıktığımda tek kişilik bir gösteri yapmıştım. ‘Eğer televizyonlardan kovarsalar sahnelerde, sahne bulamazsak meydanlarda doğru olduğumuzu düşündüğümüz şeyleri söylemeye devam edeceğiz’ demiştim. O gün İzmirlilere söz vermiştim, sözümü tutmaya gayret ediyorum. Ben halk adına doğru olduğunu düşündüklerimi haykırmaya devam edeceğim. Meydanlarda barışçıl protesto hakkımızı kullanamıyoruz. Kadınlar 8 Mart’ta sokağa çıkıyorlar, coplanıyorlar, LGBT bireyleri onur yürüyüşünde coplanıyorlar, işçiler ve emekçiler ‘hakkımızı istiyoruz’ diyorlar coplanıyorlar. Bu böyle devam etmez biz bunu değiştireceğiz” dedi.

Bu barış nasıl sağlanır?

Değirmenci, "Toplumu 2’ye bölmüş durumda, bu barış nasıl sağlanır? Türkiye fabrika ayarlarına dönebilecek mi? Depremde gördük çok yakınlaşabiliyoruz aslında. Bizi birbirimizden uzaklaştırmaları nereye kadar sürecek?’ sorularını şu şekilde cevapladı:

Bizim partili gençlerin hangisiyle konuşsam Hatay’dan, Antakya’dan dönenlere şahit oldum. Bambaşka bir nesil var dayanışmayı, yaraları sarmayı biliyorlar. TİP gönüllüleri olarak depremzedenin yanında olmaya gayret ettiler. Fakat bunu siyasette oy değiştirmek için değil, tamamen insani duyarlılıkla olması gerektiği için yaptılar, yapmaya devam ediyorlar. Gördük ki o kutuplaştırılan ayırıcı dil gençler arasında iş görmüyor. Herkesin yaftalamasından, muhalefet edenlerin terörist ilan edilmesinden çok sıkıldık. Biz kardeşçe yan yana huzurlu geleceğe yürüyoruz. Kimsenin ne giydiğiyle, hangi ana dili konuştuğuyla ya da cinsel yönelimiyle değil. İnsanlığıyla, insanlığa kattığı değerle herkese kapımız açık ve elbette mücadele o yüzden büyüyor. Birbirimize ön yargılarla değil insani duyarlılıkla el uzatıyoruz” ifadelerini kullandı. 

Ya yüzümüzü medeniyete çevireceğiz...

Değirmenci, “Türkiye’de cemaatlerin, tarikatların cirit attığı, devleti ele geçirmek için birbiriyle yarıştığı, gençlerin üniversite imkânı bulamadığı, mezun olsa işsiz gezdiği bir ülke olmayacak bu ülke. 100. yılında çok hassas kırılma noktasına doğru ilerliyoruz. Ya yüzümüzü medeniyete, özgürlüğe çevireceğiz ya da o kör karanlığa mahkûm edileceğiz. Bir kere bu topraklarda Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nda başardık, Cumhuriyet’in 100. Yılında yine başaracak ve o yeni kuruluş hikâyesinin çok önemli aktörü de Türkiye’nin İşçi Partisi olacak” ifadelerini kullandı.

26 gün sonra göreceğiz

İktidarın büyük bir yanılsama içinde olduğunu, gerçeklikten koptuğunu söyleyen Değirmenci, "Çünkü halkın gerçekliğine, yaşadığımız sıkıntılara yabancılar. Kendi hayal alemlerinde bir dönem daha aynı ihaleleri dağıtmaya aynı işleri yapmaya devam edeceklerini düşünüyorlar. Halkın öfkesini farkında değiller. Etrafları öyle bir çemberle çevrilmiş durumda ki 26 gün sonra göreceğiz. Halk hesap sormak için bu iktidarı değiştirecek” dedi

Editör: Duygu Kaya