Gizem TABAN ŞEBER- İzmir’in en güçlü basın kuruluşlarından olan İz Gazete’nin yayın hayata başlamasının 8’inci yılı coşkuyla kutlandı. Alsancak Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleşen törende İz Bırakanlar Ödülleri de sahipleriyle buluştu. Siyaset, ekonomi, sivil toplum, medya, spor, kültür sanat camiası ve İz Gazete okurlarından oluşan yoğun bir katılımın olduğu tören İz Medya Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal’ın konuşmasıyla başladı.
Öldürülen gazetecileri andı
Konuşmasına 17 yıl önce öldürülen Gazeteci Hrant Dink ve öldürülen diğer duayen gazetecileri anarak başlayan İz Medya Genel Yayın Yönetmeni Ümit Kartal, “Biz yaşadığı cehennemi cennete çevirmeye talip insanlardık’, 17 yıl önce bugün öldürülen gazeteci Hrant Dink’in sözleri bunlar. Bugün ölüm yıldönümü…Gazetecilik ve ‘öldürülen’ kelimesinin yan yana gelmesi, gazetecilik ve ‘tutuklu’ kelimesinin neredeyse yapışık olması, teker teker her birimizin, yaşamını doğrudan etkiliyor. Gazeteciler özgür olmazsa, öğretmenler, işçiler, doktorlar, gençler, kadınlar hatta çocuklar dahi özgür olamıyor. Kuruluş yıldönümümüzün, öldürülen gazeteciler ayına denk gelmesi vesilesiyle, 19 Ocak’ta öldürülen Hrant Dink’i 8 Ocak’ta öldürülen Metin Göktepe’yi 24 Ocak’ta öldürülen Uğur Mumcu’yu, Abdi İbekçi’yi, Ape Musa’yı, Sabahattin Ali’yi, Hasan Tahsin’i saygı sevgi ve özlemle anıyorum. ‘Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi... Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi...’ demişti 31 yıl önce öldürülen Uğur Mumcu. Ne genç gazeteciler ne de okurları unutmadı hiçbirini. Ve unutmayacak. Anıları, satırlarımızda olmaya devam edecek” diye konuştu.
Taraf olmaya devam edeceğiz
“8 yılı tamamlamış olmanın gururunu, bu yolda bize yoldaş olanlarla paylaşma mutluluğu yaşıyoruz bugün yine” sözleriyle açıklamalarını sürdüren Kartal, “8 yıl boyunca olduğu gibi, bizi hiç yalnız bırakmadığınız için, daha da önemlisi, ulaşmak istediğimiz hedefi anladığınız için, bugün yine burada olduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. 8 yıldır en çok şunu söylüyoruz: Biz tarafsız gazetecilik yalanına inanmıyoruz. Tarafız, taraflıyız. Akbelen’de ağaçlara siper olan Kazım Kızıl’ın, Menderes’te kız çocuklarının kahramanı olan Saadet Öğretmen’in, Hatay’da evladını göçük altında bırakmasına rağmen mücadele direncini sol yumruğunda sıkılaştıran Orhan Aydın’ın, dünyanın dört bir yanında kadınların gücünü gösteren filenin sultanlarının, Agrobay’da direnen işçi ablalarımızın tarafındayız. Adliyeyi koruyan Fethi Sekin’in, barışı ve kardeşliği demleyen çaycı Deniz Poyraz’ın tarafındayız. 6 Şubat depreminde de taraftık, 14 Mayıs seçimlerinde de… Önümüz yerel seçimler, yine tarafız. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, halkla üretilecek, hakça bölüşülecek diyen başkan adaylarının, ‘ben flamingoların da başkanıyım’ diyen başkanların tarafındayız. 8 yıldır böyleydik, bundan sonra da böyle olmaya, taraf olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Kısa mesafe koşucusu değil
İz Gazete Yazarı Mehlika Gökmen’in İz Gazete’nin 8’inci yılına yönelik yazdığı köşe yazısından alıntı yapan Kartal, “Bugün gazetemizin sür manşetinde, sevgili meslek büyüğümüz, Mehlika ablamızın köşe yazısı var. Şöyle diyor Mehlika abla; ‘Elbette kolay olmadı!.. Peki, nasıl oldu derseniz; İz Gazete, kısa mesafe koşucusu değil, maraton koşan bir sporcu disipliniyle yol aldığı için engelleri aştı ve başarılarla dolu 8 yılı geride bıraktı. Şöyle bir geriye bakıp ‘yıllar ne çabuk geçmiş’ diye düşünüyorum ama bir yandan da atlatılan badireleri, yaşanan fırtınaları, ‘yapamazlar, dayanamazlar, batarlar’ diyenleri hatırlıyorum. Kendi başarısızlıklarını kamufle etmek için İz Gazete’nin başarı öyküsünü küçümsemeye, baltalamaya çalışan kifayetsiz muhterisleri de biliyorum. Maraton koşmak uzun soluk ister, irade, kararlılık ama en önemlisi de sabır ister. İktidarın yandaş olmayan medya üzerine karabasan gibi çöktüğü şu yıllarda bağımsız özgür yayıncılık yaparak varlığını sürdürebilmek de ancak böyle mümkün olur.’ Kalemine sağlık Mehlika abla, tüm genç kardeşlerin adına seni sevgi ile kucaklıyorum. Dostlar; yalnız yürümemeyi kendimiz tercih ettik. En zor dönemlerde dayanışma kelimesine sarıldık. Pandemide de depremde de büyük ekonomik sıkıntılarda da toplum için önerdiğimiz ve örgütlenmesine katkı sunduğumuz dayanışma duygusunu, kendimiz için de yaşatmaya gayret ederek ayakta kaldık. “Bu zor koşullarda nasıl ayakta kalıyorsunuz?” diye sıkça soruluyor: Yalnız kalmayarak, yalnız olmayarak, bireyselliği değil, örgütlülüğü önemseyerek yürüyoruz. Ve bunu herkese öneriyoruz.”
Birlikte tecrübeler ediniyoruz
Türkiye Gazeteciler Sendikası ile iki dönemdir Toplu İş Sözleşmesi imzaladıklarını ve örgütlenmeyi tüm meslektaşlara önerdiklerini belirten Kartal, Genel Başkanı olduğu Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği (BAMAD) tarafından gerçekleştirilen 1. İzmir Basın Kampı’na da değindi. Kartal, şunları söyledi: “Bu yaz, Basın Özgürlüğü ve Medya Araştırmaları Derneği’nin ‘Yol Arıyoruz’ temalı 1. İzmir Basın Kampı’nda ülkenin dört bir tarafından gazetecilerle bir araya geldik, kafa kafaya verdik ve mesleğimizin çıkış yollarını tartıştık. Dayanışmayı, birbirinden öğrenmeyi, birbirine omuz vermeyi tüm meslektaşlarımıza öneriyoruz. Daha iyi nasıl gazetecilik yaparız diye hemen hemen her gün kafa yoruyoruz. Bu mücadelenin her aşamasında genç meslektaşlarımızın öne çıkmasını sağlayarak, birlikte yeni tecrübeler ediniyoruz. Bu nedenle, gençliğe güvenmeyi de herkese, hepimize öneriyoruz. Bu yola çıkarken, genç yoldaşım Yağız’a; o dönem 9 Eylül Gazetesi’nin başında olan Murat abiye, her dönem desteğini hissettiğimiz Seçkin Öner’e, Sevgili Başkanımız Tunç Soyer’e, TGS Genel Başkanı Gökhan Durmuş’a; meslektaşım Gökmen Ulu’ya, aileme, yakınlarıma şöyle demiştim: ‘İzmir’den yayın yapan ama zamanla ulusal çapta etki etmeye başlayan bir gazete olacağız.”
Hedefe ulaşmaya çok az kaldı
İz Gazete’ye dair önemli bir müjdeyi de paylaşan Kartal, şöyle konuştu: “Önce sadece internet sitesiydik, sonra aylık dergi ve haftalık gazete olduk. 4 yıldır günlük olarak yayınlanıyoruz. 100’e yakın özel sayı, 40 civarında kitap yayınladık. Her gün kapı kapı dağıtılan abonelik sistemi olan tek yerel gazeteyiz. Ekonomik kriz, pandemi engelleri nedeniyle, hedefimizi tam anlamıyla başardığımızı söyleyemem. Ama bu hedefe ulaşmaya ve hedefimizi güncellemeye çok az kaldığının müjdesini verebilirim. Uzunca süredir bekleme sürecinde olduğumuz Basın İlan Kurumu hakkımızı kazanmamıza çok az kaldı. Bunu başardığımızda, İzmir’den yayınlanan, bölgede okunan, ulusalda etkisi olan, hepinizin gurur ve özlem duyduğu bir gazetesi olacak İzmir’in… Tüm ekip arkadaşlarım adına, söz veriyorum. Ne büyük mutluluk sayfalarca arşiv bırakmak tarihe…Ne büyük mutluluk, iz aramak, iz yaratmak, iz bırakmak… Ne büyük mutluluk sizlerle beraber olmak… Tekrar teşekkür ediyorum.”
Sponsor BİVA Mimarlık
Törenin sponsorluğunu Bayraklı’ya Avrupa’nın en büyük çelik yapı gökdelenini kazandıran, İzmir’de yaptığı projelerle sektörün en önemli markası olan BİVA Mimarlık üstlendi.
Adasu’dan resital
Sesi, yeteneği ve sahne performansıyla dinleyenleri büyüleyen, uluslararası alanda parlayan ve İzmir’in gururu olan genç viyolonsel sanatçısı Adasu Akın şarkılarıyla geceye anlam kattı. Adasu Akın, törende yaptığı konuşmada, “Daha önce İz Gazete’nin pandemi dönemindeki dayanışma programına 2 video ile katılmıştım. Bana tekrar böyle bir fırsat sundukları için teşekkür ediyorum” dedi.
Ödüller sahiplerini buldu
2023 yılı İz Bırakanlar Ödülleri; yaşanan depremler sonrasında gösterilen dayanışma ağına, Cumhuriyet kadınlarının spor alanındaki başarılarına ve sendikal mücadelelere yönelik verildi.
Dayanışmanın izi
İz Bırakanlar Ödülleri’nin ilki; 11 ilde büyük yıkıma neden olan 6 Şubat’taki deprem felaketi sonrasında barınma sorununa çözüm bulmak için İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin başlattığı “Bir Kira Bir Yuva” kampanyasına canlı yayında bağış toplanmasına aracılık eden HALK TV’ye ve bu organizasyonu örgütleyen, kitlelere yayılması için canlı yayın öncesinde birçok hazırlık yapan, içinde pek çok yazar, sanatçı, gazeteci ve aydının olduğu Dayanışmayı Canlandıralım Gönüllüleri’ne verildi. Ödülleri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer takdim etti. Halk TV adına ödülü Gazeteci ve TV Programcısı Serhan Asker, Dayanışmayı Canlandıralım Gönüllüleri adına ise Bora Er aldı. 22 Şubat’ta yapılan ‘Halk Dayanışması’ canlı yayınında; yurt içi ve yurt dışından verilen desteklerle 33 bin 98 aile için 350 milyon lirayı aşan yardım toplanmıştı.
Çok kıymetli bir dayanışmaydı
Törende açıklamalarda bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Bir Kira Bir Yuva Kampanyası, her şeyin çürüdüğü bir dünyada hala vicdanların ölmediğini, çürümediğini gösteren çok kıymetli bir dayanışmaydı. O nedenle o gün o dayanışmaya katkı veren herkese en içten saygılarımı sunuyorum. Ve her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Türkiye’mizde özgür haber alma hakkının takipçisi olan ve bu kadar zor bir alanda bağımsız bir basın yaratma mücadelesi veren Halk TV ailesine, tüm çalışanlara teşekkür ediyorum. O kampanyayı tüm Türkiye’ye, dünyaya yayma konusunda olağanüstü bir katkı verdiler. İz Gazete ailesine de huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.
O günleri unutmamalıyız
Serhan Asker ise deprem bölgesinde yaşadıklarını unutmadığını ifade ederek, şunları söyledi: "Hayatımız o depremden sonra bambaşka bir evreye büründü. Ben orada tüm ailesini kaybeden insanları tanıdım. On binlerce insan hayatını kaybetti. Ciddi bir barınma krizi yaşandı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in önderliğinde, barınma sorunu için bir dayanışma gecesi düzenledi. Çok anlamlı bir geceydi. Dışarda insanlar soğuktan titriyordu. Çadır, konteyner yoktu. Ev vaadi vardı. Ve o evler, o konteynerler depremzede ailelere açıldı. Aileler birazcık olsun sıcak bir yuvada hayatlarını sürdürmeye başladı. O günler unutulmaz. O günleri unutmamalıyız. Biz o bölgeyi unutursak, insanlığımızı unuturuz.”
Soyer ve Halk TV'ye teşekkür
Bora Er ise, “Dayanışmayı Canlandıralım Gönüllüleri olarak sesimizi daha gür sesle iletmek adına çalıştık. İki şeye ihtiyacımız vardı; birincisi güvenilir bir kamu kurumuna, ikincisi de sesimizi tüm Türkiye’ye duyuracak medya kuruluşuna... Bu vesileyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer ile belediye çalışanlarına depremde gösterdikleri çabadan dolayı çok teşekkür ediyorum. Sesimizi tüm Türkiye’ye duyuran Halk TV ailesine de çok teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Hakikatin izi
İz Bırakanlar Ödülleri’nin bir diğer sahibi, İzmir’de yaşayan Belgeselci ve Video Gazeteci Kazım Kızıl oldu. Kazım Kızıl, geçen yıl Hatay başta olmak üzere birçok deprem bölgesinde yaptığı haberler ve Akbelen’de termik santrale karşı ormanlarını, yaşamlarını, suyunu, ekmeğini korumak için direniş gösteren köylülerin sesini Türkiye’ye duyurması nedeniyle ödüle layık görüldü. Kazım Kızıl, hem deprem bölgesinde hem de Akbelen Direnişi’nde yaptığı etkili videolarla halkın haber alma ve hakikati öğrenme hakkına çok önemli bir katkı sağlamıştı. Kazım Kızıl’a ödülünü İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Dilek Gappi takdim etti.
Vicdanların sesiyiz
Törende konuşan Kazım Kızıl, “İz Gazete ailesine bu ödülü bana layık gördükleri için teşekkür ediyorum. Bana güvenip hikayelerini, sofralarını, kalplerini açan ve mikrofona konuşup kameraya yüzünü gösteren haberin öznelerine de çok teşekkürler...” dedi. İGC Başkanı Dilek Gappi ise “Verilen çabaların karşılığının görülüyor olması gerçekten çok mutluluk verici... Ben İz Gazete’nin yolculuğunun tanıklarından biriyim ve şunu bir kez daha görmek her şeyden önce umut verdi. Eğer doğru işler yaparsanız, azimliyseniz, samimiyseniz, bu sonuç veriyor. Bu nedenle İz Gazete’de Sevgili Ümit Kartal başta olmak üzere emek veren tüm arkadaşları kutluyorum. Bizler basın olarak dördüncü güç diye biliniriz ama aslında bizler, okuyucuların vicdanının sesiyiz. Bizler eğer bir yerlerde bir çocuk acı çekiyorsa, tacize uğruyorsa, sizlerin vereceği güçle onları yapanların peşinde olanlarız. Vicdanınızın sesine kulak veriniz ve basını destekleyiniz. Çünkü bu ülkenin cesur insanlara çok ihtiyacı var” diye konuştu.
Mücadelenin izi
İz Bırakanlar Ödülleri’nin üçüncü sahibi; sendikal mücadeleleriyle İzmir’den dünyaya seslerini duyuran Agrobay Direnişçisi köylü kadınlar oldu. Avrupa’nın en büyük domates serasına sahip olduğunu söyleyen İzmir merkezli Agrobay Seracılık’ta yıllarca kötü koşullar altında çalışan, maaşını zamanında alamayan, mobbinge uğrayan ve buna karşı sendikalaştıkları için tazminatsız şekilde işten atılan köylü kadınlar 150 gündür direniş gösteriyor, çeşitli mücadele biçimleriyle seslerini dünyaya duyuruyor. Agrobay emekçilerinin ödülünü İGC Genel Sekreteri ve İz Gazete Yazarı Mehlika Gökmen takdim etti. Ödülü Agrobay emekçilerinden Behice Karabulut ve Fatma Kaya aldı.
Agrobay'a seslendi
Ödülü takdim eden Mehlika Gökmen, şunları söyledi: “İz Gazete’nin 8’inci kuruluş yıldönümünde burada olmaktan çok mutluyum. Dört yıldır bir parçası olduğum İz Gazete’ye ve onu bugünlere taşıyan genç, dinamik ekibe teşekkür ediyorum, yollarının açık olmasını diliyorum. İz Gazete’nin başarısıyla ilgili yazdığım köşe yazısını buradan bir kez seslendirmek isterim; maraton koşmak kolay değildir. Cesaret, disiplin, kararlılık ister. Maraton koşucularının hepsini kutluyorum. Ödülümüze gelince; siyasi iklimin tahammül edemediği pek çok şey var ama ikisini öncelemek istiyorum; bir, örgütlü mücadele, sendikalaşma... Hiç hoşlanmazlar. Örgütlü güçlerden nefret ederler. İki, kadınlardan ve kadının gücünden hoşlanmazlar. Agrobay’da ikisi bir araya geldi. Kadınların gücü ve sendikalaşma talebi ne yazık ki kadınlarımızın hakları verilmeden işten çıkartılmalarına yol açtı. Agrobay istediği kadar tesisiyle övünsün, çalıştırdığınız insanlara, özellikle de kadınlara mobbing uyguluyorsanız ve haklarını vermiyorsanız ve onları sadece sendikalaşmak istedikleri, haklarını aramak istedikleri için işten atabiliyorsanız, siz hiçsiniz! Büyük bir tesis olmak ancak çalışanlarının haklarını korumakla mümkün olur. Öğrendim ki bu tesisin yöneticisi de kadınmış. Seslenmek istiyorum; kadının gücünü, kadının empati duygusunu lütfen devreye soksun ve yanında yıllardır çalıştırdığı bu insanların haklarını versin ve bu direniş artık son bulsun.”
Hakkımızı istiyoruz
Agrobay işçilerinden Behice Karabulut ise, “Direnişimizde 150 günü geride bıraktık. Sendikaya üye olup işten çıkartıldığımızda Funda Hanım; maaşımızı, tazminatımızı, bütün haklarımızı vereceğini söyleyerek bizi işten attı. Ama sözünde durmadı. Beş ay geçti hala hiçbir hakkımızı alamadık. Buradakilere de sesleniyorum; lütfen bu işe el atın, bizim bekleyecek gücümüz kalmadı. Çünkü biz çok zor durumdayız. Elimizin, emeğimizin hakkını istiyoruz. Herkese teşekkür ederiz” açıklamalarında bulundu. Agrobay işçilerinden Fatma Kaya da şöyle konuştu: “Sendikalı olduk diye işten atıldık. Ama tazminatlarımızı, maaşlarımızı alacağımıza söz verildi. Maalesef ödenmedi. Verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Çok zor durumdayız. Biz kimseden sadaka istemiyoruz, hakkımızı istiyoruz. Buradaki herkese ve bize bu ödülü layık gören İz Gazete’ye teşekkür ediyorum.”
Cumhuriyet kadınlarının izi
İz Bırakanlar Ödülleri’nin diğer bir sahibi, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında kazandıkları şampiyonluklarla tüm Türkiye’nin göğsünü kabartan, dünyaya ismimizi duyuran Kadın Milli Voleybol Takımımız yani Filenin Sultanları oldu. Filenin Sultanları, 2023 yılı millî takım sezonunda; Milletler Ligi Şampiyonluğu, Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya Kupası şampiyonluklarıyla 3 kupa birden kazanmıştı. Kazanılan bu kupalar, bir kupadan çok daha fazlasını ifade etmiş; Cumhuriyet değerlerine saldıran, kız çocuklarının ve kadınların voleybol oynamasının yasaklanmasını isteyen, buna cüret eden gericilere karşı toplumsal bir mesaj olmuştu. Bu ödül, milli takımımızın pasörü olan ve 2023 Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası’nın En İyi Pasörü seçilen, İzmir’in gururu Cansu Özbay’a verildi. Saadet Öğretmen Çocuk İstismarı ile Mücadele Derneği (UCİM) Başkanı Saadet Özkan’ın takdim ettiği ödülü Cansu Özbay’ın babası Özkan Özbay ile annesi Nursel Özbay aldı. Özkan Özbay, programda sürpriz yaparak kızının imzalı formasını Başkan Soyer’e hediye etti.
Çok büyük gurur yaşattılar
Törende konuşan UCİM Başkanı Saadet Özkan, “UCİM’de 200 bin gönüllüyle Türkiye’nin her yerinde çocuklar için mücadele veriyoruz. Basın hep sesimiz oldu, çocukların sesi oldu. Bu ülkede çocukları istismar eden, onların sesini duymazdan gelen kim varsa hep birlikte mücadele ettik. Bugün UCİM’in içinde yüzlerce öğrencimize burs veriyoruz. Gece bir davadan yorgun geldiğimde eşim, ‘Kalk, kalk, kızlar tarih yazıyorlar. Bize yüzüncü yıl hediye edecekler’ dedi. Bu kızlar, birilerinin yüzlerine yanlışlarını tokat gibi çarpa çarpa ilerleyecekler ve onlar bu ülkeyi çok daha layık seviyeler getirecekler. İyi ki varlar! Gurur duyuyorum ve teşekkür ediyorum” diye konuştu. Ödülü alan Cansu Özbay’ın babası Özkan Özbay ise, “Cansu’nun hepinize çok selamı var. Sizlerden bir ricamız var; spora dahil olan herkese destek vermek için hepimizin çok çaba sarf etmesi gerekir” ifadelerini kullandı. Anne Nursel Özbay da şunları söyledi: “ File’nin Sultanları, Cumhuriyet’in yüzüncü yılında çok büyük gurur yaşattı. Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü söylemek istiyorum; ‘Dünya kadının eseridir’, bunu kızlarımız bize gururla yaşattılar. İz Gazete’ye ve herkese çok teşekkür ederim.”
Avrupa'da İzmir'in izi
İz Bırakanlar Ödülleri’nin sonuncusu ise spor alanında özelikle İzmirlilerin göğsünü kabartan, tarihinde ilk kez Avrupa kupalarına katılan ve şampiyonluk kupasıyla kente dönen İzmir Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Kulübü Sutopu Kadın Takımı’na verildi. Ödülü, Gazeteci Seçkin Öner takdim etti. Takım adına ödülü Kübra Kuş ve Hanzade Dabbağ aldı.
Atatürk'ün kızları
Gazeteci Seçkin Öner, törende yaptığı konuşmada, “Yolu spordan geçen insan, insan olur. Kötü insan olamaz. Her sabah saat 6’da havuza gidip saatlerce antrenman yapan, disipliniyle yürüyen ve o disiplinin sonucu bu kupayı alan bu arkadaşlarımıza, ailelerine, öğretmenlerine ve bu imkanı sağlayan İzmir Büyükşehir Belediyesi Spor Kulübü’ne çok güzel bir alkış yollamamız lazım; sadece şampiyon oldukları için değil, çocukluğundan beri bu işe kendilerini adadıkları için...” ifadelerini kullandı. Sutopu takımından Kübra Kuş da “Bizi bu ödüle layık görenlere çok teşekkür ediyoruz. Bu kupanın İzmir’e ilk defa geldiğini ve kupayı Atatürk’ün kızları olarak getirdiğimizi de belirtmek istiyorum” dedi.