İzmir Barosu, 5 Şubat 1937 yılında anayasada yerini alan lailklik ilkesinin 87. yıl dönümü hakkında bir açıklama yayınladı
İşte o açıklama:
Laiklik; Demokrasinin, İnsan Haklarının, Din ve Vicdan Özgürlüğünün En Önemli Güvencesidir
"Türkiye Cumhuriyetinin resmi dini yoktur. Devlet idaresinde bütün kanunlar dünya gereksinimlerine göre yapılır ve uygulanır. Din düşüncesi vicdani olduğundan Cumhuriyet, din düşüncelerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş uygarlık yolunda ilerlemesinde başlıca başarı koşulu görür."
M. Kemal Atatürk (1930)
Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Devletin bu temel ilkelerinin, muktedirler tarafından yıllar içinde birer birer ihlal edilmesi sonucunda, ülkemizde artık ne demokrasinin ne de sosyal hukuk devletinin varlığından söz edebiliyoruz.
Sıklıkla vurguladığımız üzere; siyasal iktidarın temsilcilerinin, toplumsal yaşamı dini esaslara göre şekillendirme hedefi apaçık ortadadır.
Yetkililerin bizzat şeriatı savunduğu, gösterilerde hilafet çağrılarının yapıldığı, kamu yönetiminin cemaatlere ve tarikatlara teslim edildiği günümüzde laiklik ilkesini savunmak, demokrasiyi, özgürlüğü ve insan haklarını savunmakla aynı önemde ve değerdedir.
Laiklik; demokrasinin, insan haklarının, din ve vicdan özgürlüğünün en önemli güvencesidir.
5 Şubat 1937'de, laiklik ilkesinin Anayasamızda yerini almasının 87. yıl dönümünde, Cumhuriyetimizin, cumhuriyet değerlerinin ve laikliğin yılmaz savunucuları olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
Yaşasın Laik Cumhuriyet!
Yaşasın Laik Türkiye!
İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI