Batı Anadolu’daki deniz kıyıları, denizlerin Türk hakimiyetinde olmadığı 11 ile 16’ncı yüzyıllarda güvenli değildi. Özellikle kalesi olmadığı için Ege’deki korsanların ani saldırılarına açık olan bölgeler hiçbir zaman iskan edilmemişti. Bu nedenle bilinen şehir ve kasabalar, kıyıdan belirli bir mesafe içeride yer alıyordu. Urla, Seferihisar ve Sığacık gibi Çeşme de kıyıdan üç kilometre kadar içeride, bir saatlik yürüyüş mesafesinde bulunuyordu.

Anadolu’nun batısındaki kıyılar; denizlerin Türk hakimiyetinde olmadığı yıllarda güvenli değildi. 11 ve 16’ncı yüzyıllara denk gelen bu dönemlerde, Ege’de sıklıkla korsan saldırıları yaşanmaktaydı. Bu nedenle şehirler ve kasabalar, kıyıdan uzak yerlere kuruluyordu. Ancak Urla, Seferihisar ve Çeşme gibi kentler, kıyıya yalnızca bir saatlik mesafede bulunuyordu.

Faal bir savunma tesisine sahip olmamasıyla ve önemli bir liman olarak ön plana çıkmasıyla Çeşme, Venedik Donanması’nın saldırısına uğramıştır. Osmanlı’nın Adriyatik kıyılarında kazandığı başarılar karşısında Venedikliler misilleme yapmak için sürekli Çeşme’yi hedef alıyordu. Bu nedenle; Çeşme Kalesi, 1508 ile 1509 yılları arasında inşa edilerek limanın güvenliğini sağlamayı amaçlamıştır. Kale, II. Beyazıt döneminde, Aydın Valisi Mir Haydar aracılığıyla hayata geçirilmiştir.

Çeşme Kalesi, İzmir'in Çeşme ilçesinin merkezine yakın bir konumda bulunuyor. Musalla Mahallesi'ne bağlı olan kale, 1015 Sokak'ta karşımıza çıkıyor.

Çeşme Müzesi

Kale, önünde yer alan deniz doldurulduğu için artık kıyıda bulunmamaktadır. Söz konusu akınların son bulmasıyla da savunma tesisi rolünü yitirip tarihi bir eser haline gelmiştir. Halen oldukça sağlam yapıda olan kale, günümüzde müze olarak işlev görmektedir. Çeşme Arkeoloji Müzesi, başlangıçta Topkapı Müzesi’nden gelen silahlarla, bir silah müzesi olarak açılsa da bölgenin nemliliği, silahların oksitlenmesine neden olmuştur. Bu tarihi silahlar İzmir Arkeoloji Müzesi’ne ve Ödemiş Müzesi’ne aktarılmıştır. Çeşme Kalesi’nde bulunan müze, şimdilerde Çeşme’nin; Arkaik, klasik, Helenistik Roma ve Doğu Roma dönemlerine ait eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca müzede, Osmanlı-Rus savaşına dair eserler de bulunmaktadır. Bunlar; kitaplar, afişler, madalyalar, sikkeler, kılıçlar ve toplar olarak öne çıkmaktadır.

Aynı teşhir salonu, 1964 yılından beri devam eden Ildırı (Erythrai) antik şehrindeki kurtarma kazılarından elde edilen eserlerin sergilenmesi amacıyla kullanılıyor. Bu bölümde pişmiş topraktan yapılmış olan tanrı ve tanrıça heykelleri, büstler, mermer heykeller, gümüş ve bronz sikkeler, altın varak, amphoralar gibi eserler sergileniyor.

Barbaros Kulesi Sergi Salonu’nda ise Çeşme’nin Arkaik, Klasik, Helenistik Roma ve Doğu Roma dönemlerine ait, çoğunlukla pişmiş topraktan yapılmış; kap, kandil, heykelcik gibi arkeolojik objeler sergileniyor.

Osmanlı-Rus Savaşı Sergi Salonu’nda ise; söz konusu deniz savaşına ait haritalar, savaşı anlatan kitaplar, afişler, bayraklar, madalyalar, sikkeler, batık Rus Amiral Gemisi’nde bulunan kılıç, manken askerler gibi o devre ait objeler sergileniyor. Kalenin dışında ise Osmanlı’ya ait toplar bulunuyor.

Kale aynı zamanda, Uluslararası Çeşme Müzik Yarışması ve Çeşme Festivali’ne de ev sahipliği yapmaktadır.

Çeşme kalesi giriş ücreti

-Pazartesi hariç haftanın 6 günü saat 08.30-12.00 ile 13.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor.

-Çeşme Kalesi’ne giriş için herhangi bir ücret talep edilmemektedir. Çeşme Müzesi ise, Müzekart sahiplerine ücretsizdir.

Çeşme Kalesi’ne nasıl gidilir?

-İzmir Otogarı’ndan kalkan Çeşme otobüslerinden birini tercih edebilirsiniz. Çeşme Otogarı’nda indikten sonra taksi tutabilir veya ilçe içi minibüsleri kullanabilirsiniz.

-984 numaralı Fahrettin Altay – Urla otobüsünü kullandıktan sonra, son durak olan Urla’da inerek  760 numaralı Urla – Çeşme otobüsüne aktarma yapınız. Bu otobüs sizi doğrudan Çeşme’ye ulaştıracaktır. Çeşme’de indikten sonra kısa bir yürüyüşün ardından Çeşme Kalesi’ne varabilirsiniz.

Kaynak: HABER MERKEZİ