Gaziemir Ege Serbest Bölge’de 5 binin üzerinde personelle çalışan Hugo Boss Fabrikası’ndaki skandallar dudak uçuklattı. Yıllardır TEKSİF’in örgütlenmeye çalıştığı ve sendikaya üye olan işçilerin işten atıldığı fabrikada yaşanan skandalları, aylar önce sudan gerekçelerle işlerine son verilen Yasin Kesmük ve Sırma Samuk, İz Gazete’ye anlattı. Fabrikada yaşanan mobbing olayları, zorunlu mesai uygulaması, ekip liderleri ve vardiya amirlerinin işçilere hakaret etmesi ve ekip liderleri, vardiya amirleri ve insan kaynakları arasında personelleri bezdirmek için yapılan organizasyonlar, ‘tüm bunlar Hugo Boss’un Almanya’daki fabrikasında yapılabilir miydi?’ sorusunu akıllara getirdi.
İşine gelmiyorsa çalışma
2 buçuk yıl önce Hugo Boss’ta işe başlayan Yasin Kesmük, ‘işe geç kaldığı için’ işten çıkarıldığını ancak aslında nedenin mobbinge ve hakaretlere karşı sesini yükseltmesi olduğunu şöyle açıkladı: “Hugo Boss’ta çalışmaya başladığımda sorun yoktu, başlarda her şey güzeldi ama sonra ekip liderim Selda Kılıç bana baskı yapmaya, tehdit etmeye başladı. 1 hafta mesaiye kaldım ve yılbaşı günü normalde tatil olacaktı ve benim de kargom vardı, ‘kargom var, mesaiye kalamam’ dedim, Selda Kılıç da bana ‘burası Ahmet’in Mehmet’in yeri değil, mesaiye kalmayan eleman istemiyorum. Şu an başka bantta olsan seni işten çıkarmışlardı, işine geliyorsa çalış gelmiyorsa çalışma’ dedi. Hugo Boss’ta mesaiyi zorunlu hale getiriyorlar. Mesaiye kalmadığınız takdirde size baskı yapıyorlar. Örnek veriyorum lavaboya gittiğinizde sizi takip ediyorlar. Press’te çalışan elemanı makineye, makinede çalışan elemanı Press’e gönderiyorlar. Ben tuvalete giderken defalarca kez takip edildim. Gelip ‘saat kaç, bu saate kadar neredeydin?’ diyorlar. Biz insanız, makine değiliz.”
İş birliği yapıyorlar
Binlerce kişinin çalıştığı fabrikada İnsan Kaynakları, ekip liderleri ve vardiya amirlerinin iş birliği yaparak insanlara mobbing uyguladığını aktaran Kesmük, şöyle konuştu: “Bunları insan kaynaklarına bildirdim, bir süre sonra dönüş yaptılar. ‘Halledeceğiz, çözeceğiz’ dediler, çözmediler. Dedim ki ‘bakın bu patlak verecek’, sonra zaten ekip liderimle tartıştım ve ‘vardiyamı ya da bandımı değiştirin’ dedim. Başka insanların da ekip lideriyle sorunu vardı ama kimse işten atılırım korkusuyla bir şey diyemedi. Defalarca kez ‘halledeceğiz, çözeceğiz’ dediler çözmediler, ben de vardiya amirine gittim, o da sorunumu çözmedi.”
İnsanlar işkencelere mecbur kalıyor
Hugo Boss’un birçok çalışanının işkencelere maruz kaldığını, mobbinge uğradığını ancak işlerini kaybetmemek için bunlara ses çıkarmadığını kaydeden Kesmük, “Ne zaman sendikayla tanışmaya, haklarımı öğrenmeye başladım, onlara haklarımla gitmeye başladım. Onlar tutanak yazdı, ben de tutanağa tutanakla cevap verdim. Diyorlardı ki ‘sen bunları nasıl biliyorsun’. İnsanlar gerçekten haklarını bilmediği için eziliyor. Hugo Boss’ta sorun yaşayan çok fazla insan var ama çıkamıyorlar. Biri, ‘tazminat’, diğeri, ‘borç’, diğeri, ‘çocuğum var’ diyor ve çıkmıyor. O işkencelere mecbur kalıyor, bunun adı bence psikolojik işkencedir” diye konuştu.
Sendika broşürü dağıttı diye çıkış verdiler
Yıllardır sendikalı işçileri işten atan Hugo Boss fabrikasının, bir işçiyi “sendika broşürü” dağıttıktan sonra “performans düşüklüğü” gerekçesiyle işten atışını anlatan Kesmük, “Bir arkadaşımızı makinadan makinaya çeviriyorlardı, belirli kişiler sürekli mesaiye bırakılıyordu. Mesela ben sesimi çıkartanlardım, sesini çıkartan çok arkadaşım da vardı. Mesela bir arkadaşımız sendikanın broşürünü dağıttığı için işten çıkartıldı. İşten çıkartılma gerekçesi de ‘performans düşüklüğüydü’. Adamın performansı aylarca düşmemiş ama broşür dağıtınca performansı düşmüş. Aylarca yüzde 90 yüzde 100 performansla çalışan birinin performansı broşür dağıtınca düşmüş” ifadelerini kullandı.
İnsan Kaynakları ve Ekip Liderim beraber tutanak yazdı
Ekip Lideri ile tartıştıktan sonra İnsan Kaynakları personelinin, Ekip Lideri’yle beraber tutanak yazdığını ve aynı İnsan Kaynakları Personelinin işine son verdiğini aktaran Kesmük, skandal olayı şöyle anlattı: “Yine aynı şekilde ekip lideriyle tartışmıştım. Ben çalışıyordum, yan tarafta Berivan adlı arkadaşım vardı. Ekip liderinin ‘yalaması’ diyeyim. Su şişem yoktu, o günde ciğerim yanıyordu sürekli ütünün başında olduğum için. Her gittiğimde de insanlara su içmek isteyen var mı diye soruyordum. Ekip lideri geldiğinde yan taraftaki bir kadın ‘bu Yasin aldığı parayı hak etmiyor’ dedi, ben de ‘sen kimsin?’ dedim, sonra ekip lideri bana ‘sesini kes, daha fazla uzatma’ dedi. Sonra insan kaynaklarına gittim ve benden savunma istediler. Onlardan da savunma istediler, normalde hiçbir işçi savunma veya tutanağı bandın içinde ekip lideriyle yazmaz. Onlar, bandın içinde ekip lideriyle tutanak yazdı. İnsan Kaynakları onların yazacağı tutanağı eliyle götürdü, beraber yazdılar ve elinden aldı götürdü. Ben insan kaynaklarında kendi tutanağımı yazdım ve teslim ettim. Bir sessizlik çöktü, onlara, ‘bu işi çözmezseniz insan kaynaklarından da ekip liderinden de vardiya amirinden de şikayetçiyim’ dedim. 1-2 gün sonra beni insan kaynaklarına çağırdılar, ‘İşe geç kalmanızdan dolayı iş akdinizi sonlandıracağız’ dediler. Sendika avukatlarından aldığımız bilgilerle imzamızı ‘tüm haklarımızın gizli tutulması ve hiçbir suçlamayı kabul etmiyoruz’ diyerek çıkışımızı aldık. Normalde size ‘haklarınız verilecek’ diyerek imza attırıyor, sen paranı alacaksın zannediyorsun ama sana ‘şu şu yasadan dolayı tazminat veremiyoruz’ diyerek gönderiyorlar. Benim çıkışımı tartıştığım ekip liderimle tutanak yazan insan kaynakları personeli verdi, birinin adı Esra, diğerinin adı da Simge’ydi.”
Ekip liderim benimle uğraşmaya başladı
Hugo Boss Fabrikası’nda mobbing ve kötü muamele gören bir diğer personel Sırma Samuk, yaşadıklarını henüz işe yeni başladığı günlerde dahi mobbing gördüğünü aktararak, şöyle konuştu: “Hugo Boss’ta ilk 6 ayım iyiydi ama sonra ekip liderim Saadet Döner benimle uğraşmaya başladı. Birgün bana ‘bu şekilde devam edersen burada çalışamazsın’. Performansım düşük olduğu için orada çalışamazmışım, bu bana söylendiğinde ben 3 aydır orada çalışıyordum. İş beklerken başka bir işe geçiyorsun, 750-800 iş yaptığım halde performansım yüzde 70 çıkıyordu.”
Tuvalete giderken takip edildim
Ekip Lideri Saadet Döner tarafından tuvalete giderken defalarca kez takip edildiğini anlatan Samuk, “Tuvalet konusunda bana takıntılıydı. Tuvalete gidiyordum peşimden geliyordu, takip ediyordu. Aşağıya yeni tuvalet yapılmıştı ama ben yukarıdakine gidiyordum çünkü aşağıdaki tuvaletten mikrop kapmıştım. Birgün koridorda beni takip ediyordu, ‘bir de bu aşağıyı dene’ dedi. Bir kere oraya gittim baktım peşimden geldi. Tuvalette eşarbımı düzeltiyordum, ‘niye burada oyalanıyorsun, eşarbınla oyalanıyorsun’ dedi” diye konuştu.
Saadet kafayı taktı mı takar
İşe girdiği günlerde ekip arkadaşlarının kendisine “Saadet kafayı taktı mı takar” dediğini aktaran Samuk, “Birgün PDS yapıldı. Bana, ‘sen hiçbir şekilde buraya uygun değilsin’ dedi. İnsanların motivasyonunu düşürmek için bunu yapıyordu. Oradaki arkadaşlar, ‘Saadet Hanım birine kafayı taktı mı takar’ diyorlardı” dedi.
Sana bağırayım mı?
Yaşadığı kötü muamelenin örneklerini anlatan Samuk, bir gün ekip liderinin kendisine “Sana bağırayım mı, yükseleyim mi?” dediğini aktararak, şu ifadeleri kullandı: “Birgün makinada çalışıyordum, işe yeni başlamıştım. Omuz çıması yapıyordum, gelip bana ‘bunlar çıma mı yapılacak?’ demiş, müzik sesi yüksek olduğu için anlamamıştım. Bana, ‘Sana yükseleyim mi, bağırayım mı?’ dedi. Ben de ‘sen bana bağıramazsın’ dedim. Daha önce de gece vardiyasında tuvalet izni istediğimde cinnet geçirip ‘git Sırma git’ diye çığlık attı, arkadaşları kolonya getirdi. İnsan Kaynaklarına o gün gittim, durumu anlattım. ‘Sırma Hanım siz gidin işinize devam edin, biz konuşuruz’ dediler. Ben şikâyet ettikten sonra benimle uğraşmaya devam etti.”
“Bana zorla yetkinliğim olmayan iş yaptırdılar”
Ekip Lideri ve Vardiya Amirinin kendisine yetkinliği olmayan bir işi zorla yaptırdığını söyleyen Samuk, aynı işte bir arkadaşının iş kazası geçirip yaralandığını belirterek, şöyle konuştu: “Bir gün makine temizliği yapıyordum, vardiya bitmişti. Saadet Hanım ‘orada ne yapıyorsun, vardiya bitti mi?’ dedi. Ben de ‘üzerime gelme’ dedim, sonra o da ‘Sırma bak sus’ diye bağırdı. Ertesi gün işe geldim. Bana iş gelmiyordu, omuz çıması yapıyordum. Yanına gittim ‘bana iş gelmiyor ne yapayım?’ dedim, ‘Press’e geç’ dedi bağırarak. Arkamdan ‘Can Bey’in yanına git’ diye bağırdı, Can Bey de vardiya amirimizdi. Burada vardiya amiri, ekip lideri ve insan kaynakları birlikmiş, bunu sonradan öğrendim. Benim iş alanım Press değil ve benim yetkinliğim yok. 1 ay önce iş arkadaşımız Ayten iş kazası geçirdi, eli Press’te kaldı ve 2-3 kişi oradan onu zor kurtardı. 1 hafta iş gelemedi, eli ezildi. Ben de korktum ve geçmek istemedim, benim zaten Press’te yetkinliğim yok. Hugo Boss’ta yetkinliğin olmayan işi yapmak zorunda değilsin. Beni zorla Press’e geçirdiler. Vardiya amirinin yanına gittim, sorunu anlatmaya başladım ve bana ‘sen kimsin?’ diye bağırmaya başladı. Seni orada önce delirtiyorlar, sonra sinirleniyorsun diye sinirleniyorsun diyorlar.”
Bir insan bu kadar kötü olabilir mi?
Ekip Liderini anlatırken “Bir insan bu kadar kötü olabilir mi?” sorusunu yönelten Samuk, “Sürekli ‘bana eski Saadet’i getirtmeyin’ diyordu, eski Saadet insanlara bağırıp çağırıyordu. Bu kadının düğünü olacaktı, insanlar orada ona takı için para topladılar, ben de istemeyerek verdim. Para toplandıktan sonra ‘Düğüne gelmeyenlerle döndükten sonra görüşürüz’ dedi. İçimden, ‘bir insan bu kadar kötü olabilir mi?’ demiştim” diye konuştu.
Bir dolu iftirayla çıkışımı verdiler
Ekip Lideri ve Vardiya Amiri ile tartışma yaşadıktan sonra İnsan Kaynaklarına götürüldüğünü, “yarın seni başka bir bölümü alacağız” denerek evine gönderildiğini ancak işe geldiğinde çıkışının verildiğini öğrendiğini söyleyen Samuk, o günü şöyle anlattı: “Vardiya amiri bana hakaret ederek insan kaynaklarına götürdü. İnsan kaynaklarında Saadet Döner’den şikayetçi olduğumu anlattım. İnsan Kaynakları bana ‘Saadet Hanım size ne derse yapmak zorundasınız’ dedi. ‘Yetkinliğim yok’ dedim, ‘size eğitim vereceğiz’ dediler. Beni Press’e verdiler. Muammer diye biri Press’te bana eğitim vermeye geldi. Ben eğitim alırken Saadet Hanım oradan ‘Muammer kaç kaç, şimdi saldıracak’ diye bağırdı, ben de ‘ben köpek miyim saldırayım’ dedim. Ondan sonra Saadet Hanım insan kaynaklarını arayıp ‘Eğitimi kabul etmiyor, bize saldırıyor’ dedi. Ben orada o kadar kötü bir duruma düştüm ki hıçkırarak ağladım. Orada rencide edildim. Ben köpek miyim saldırayım? Beni eve gönderdiler. İnsan kaynakları bana ‘Saadet Döner’le tartıştım yaz’ dedi, ben de dedim ki ‘Ben Saadet Döner’le tartışmadım. O kadın herkese eziyet ediyor, rencide ediyor’. Beni 1 günlük ücretsiz izne çıkardılar, ‘yarın gel, seni başka bir bölüme alacağız’ dediler. Ertesi sabah gittim, kartım basmıyor. Bir dolu iftirayla benim çıkışımı hazırlamışlar. Olayı saptırarak, ‘Press’te çalışmayı kabul etmediği için, ekip liderine sinirlendiği için’ diye şeyler yazmışlar, 5-6 tane de yalancı şahit ayarlamışlar. Çıkışım verildi.”
Asla yılmayacağız
Hugo Boss’ta örgütlenmeye çalışan TEKSİF Örgütlenme Uzmanı İbrahim İpek, fabrikada çıktıkları mücadeleden asla yılmayacaklarını ifade ederek Hugo Boss yönetimini “Hugo Boss gibi bir şirketin adına mal olacak geri dönülmez hatalar yapmayın” ifadelerini kullanarak, şöyle konuştu: “Anayasal haklarını kullandıkları için, ‘Kanunsuzca işten çıkartma yapma’ dedik. Ama ne yazık ki Hugo Boss Türkiye yönetimi hala sendikalı olan işçilere zulme devam ediyor. Biz ‘insan onuruna yaraşır iş, Toplu iş sözleşmesi, Anayasal haklar, kanunlar’ dedik, Hugo Boss Yönetimi, ‘Kanunsuzluk, taciz, baskı, mobbing’ dedi. Biz Hugo Boss emekçileri ile çıktığımız mücadeleden, Asla yılmayacağız. Baskılar ve kanunsuzluklar bizi yıldıramayacak. Çalışanlarınıza karşı insanlık suçu işlemekten artık vazgeçin! Ulusal ve uluslararası kanunlara uyun. Birkaç yöneticinin iş bilmezliği ve kanun tanımazlığı yüzünden Hugo Boss gibi bir şirketin adına mal olacak geri dönülmez hatalar yapmayın. Sendikalı olduğu için çeşitli yalanlarla işten çıkarılan her üyemizle birlik ve beraberliğimiz daha da güçleniyor”