İzmir Kültürpark’ta düzenlenen 5. İzmir Kitap Fuarı devam ederken, fuarın gölgesinde bir başka hikâye yazılıyor. Lozan Kapısı’ndan başlayan ve bugün Kültürpark’ın tam ortasındaki manolya ağacının altında devam eden bir direniş var. Gençler, çimlere serdikleri dövizlerle, seslerini bazen fısıltıyla, bazen sloganlarla duyurmaya çalışıyor. Oturma eylemi cuma günü başladı ve 30 gün sürmesi planlanıyor.

"Biz buradayız ve korkmuyoruz"

20 yaşındaki Efe Kılıç, bu nöbetin yalnızca bir oturma eylemi olmadığını, bir zincirin kırıldığını söylüyor:

“Ya şimdi şöyle ki… Burada hukuk, adalet için buradayız hepimiz. İlk gün Lozan Kapısı’nda oturmamıza başladığımızda Emniyet’in, özellikle güvenlik şubenin çok ciddi baskıları oldu. Dört hafta sonu boyunca sürekli dağıtıldık. Ama sonunda o zinciri kırdık ve direndik. İlk defa o gün bizi çil yavrusu gibi dağıtamadılar. Bu çok önemliydi. Ardından bir yürüyüş başlatmaya karar verdik. Dün bir yürüyüş yaptık burada. İzmir halkının ilgisi vardı, alkışlayanlar oldu. Ama gelip oturma eylemine katılmıyorlar. Sadece uzaktan izleyip geçiyorlar. Biz buradayız ve korkmuyoruz.”

"Başkan Tugay'ın desteğiyle aştık"

23 yaşındaki Anıl Gürel, süreci belediye ve polis arasında sıkışmış bir destek-yasak çelişkisiyle anlatıyor:

“Başlattığımız adalet nöbetinde uzun süredir polis engeliyle karşılaşıyorduk. Bu engeli, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay’ın desteğiyle aştık. Sonrasında kendisi yanımızdan ayrıldı ama Büyükşehir’in bürokratları ve avukatları desteği sürdürdü. Şu an bu nöbeti Kültürpark’ın ortasındaki manolya ağacının altında, havuzun yanında sürdürüyoruz.

Eshot’tan 21 Nisan kararı: İki hatta güzergah değişikliği, bir yeni hat hizmete giriyor Eshot’tan 21 Nisan kararı: İki hatta güzergah değişikliği, bir yeni hat hizmete giriyor

Gençler serbest bırakılsın, bu kaybolan gençliği geri verin! Bu sloganları özellikle pankartlara yazdık. Çünkü biliyoruz ki tutuklanan arkadaşlarımız haksız yere içerdeler. Biz burada onların mücadelesini devam ettiriyoruz. Tüm İzmir halkını da bu mücadelede yanımızda olmaya davet ediyoruz. 30 günlük bir eylem planladık. Bugün üçüncü gün. 27 gün daha buradayız.”

"Asıl amacımız arkadaşlarımızın serbest bırakılması"

22 yaşındaki üniversite öğrencisi Roj Dilan Caner ise bu direnişin sadece cezaevindeki arkadaşlarının değil, tüm ülkenin sesi olduğunu söylüyor:

“Vatandaşlarımız geliyor yanımıza, burada koyduğumuz pankartları okuyor ve bize destek veriyor. O pankartları hem kendi sesimizi duyurmak hem halkın dikkatini çekmek için hazırladık. Mizahla, espriyle ama aslında acı gerçeklerle… Çünkü bizim asıl amacımız içerideki öğrenci arkadaşlarımızın serbest bırakılması.

Bize sorduklarında diyoruz ki: Evet, bu Kültürparkta onların sesi olmak için buradayız. Onlar bizim için bedel ödediler, biz de onlar için direniyoruz. Adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Şu an ülke hukuksuz bir yere doğru gidiyor. Biz bunu Atatürk’ün ilkelerine bağlı olarak, anayasa ve hukuk çerçevesinde engellemeye çalışıyoruz. Hâkimler ve savcılar kendi anayasalarına göre karar versinler istiyoruz. Amacımız bu.”

Gençler, yalnızca kendileri için değil, bir kuşağın sesi olmak için orada olduklarını söylüyor. Belki kalabalık değiller, belki spot ışıkları üzerlerinde değil ama onların gözünde başka bir ışık var: Direnişin, umudun ve adaletin ışığı.

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ