YAĞIZ BARUT / İZ GAZETE - İzmir Şehir Hastanesi; pek çok tartışmanın ve sorunun gölgesinde, ‘sessiz sedasız’ şekilde 16 Ekim’de hasta kabulüne başladı. AKP iktidarının öve öve bitiremediği ancak yıllarca açılışını yapamadığı hastaneyle ilgili ulaşımdaki zorluklardan sağlık personellerinin sayısına, altyapı ve donanım eksikliğinden hizmet birimlerinin ruhsatlandırılmasına kadar çokça sorun dile getirildi.

Ancak İzmir Şehir Hastanesi, bunların ötesinde sağlık sistemi içinde hastalara bakışı yönünden de başka bir sorunu gözler önüne serdi. Öyle ki İzmir Şehir Hastanesi santralini aradığımızda otomatik sesli mesajda, “Sizi müşteri temsilcimize aktarıyorum” ifadelerinin kullanılması dikkatimizden kaçmadı.

Hastaları müşteri olarak gören İzmir Şehir Hastanesi’nin sesli mesajını İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Süleyman Kaynak’a sorduk. Kaynak, “Bu durum hastayı müşteri, sağlık kuruluşlarını işletme olarak gören başarısız sağlıkta dönüşüm projesinin tipik bir örneğidir” dedi.

izmir-sehir-hastanesinde-telefon-boyle-aciliyor-sizi-musteri-temsilcimize-aktariyorum

Hasta, müşteridir!

20 yıldır topluma ve sağlık sistemine ‘sağlıkta dönüşüm’ projesinin dayatıldığını ve bunun en önemli unsurlarından birinin hastaların müşteri olarak tanımlanması olduğunu aktaran Süleyman Kaynak, “İster kamu ister özel sistemde olsun; hasta, müşteridir ve dolaylı ya da doğrudan para kaynağıdır. O nedenle İzmir Şehir Hastanesi’nin telefonundan ‘Sizi müşteri temsilcisine aktarıyorum’ denmesi bunun en tipik verisidir. Sağlıkta dönüşüm sisteminde hasta nasıl ki müşteri olarak görülüyorsa, hastaneler ve diğer sağlık kuruluşları da işletme olarak görülmektedir. Bu kuruluşlar kendi kazandıkları parayla ayakta kalmak zorundadırlar. Buralara devlet desteği minimalize edilmiştir. Zaten Sağlık Bakanlığı’nın bütçesi de genel bütçe içerisinde yüzde 4’ler civarındadır” ifadelerini kullandı.

Hekimler köle gibi

Sağlıkta dönüşüm projesinin üçüncü özelliğini de hatırlatan Kaynak, “Bu sistemin bir diğer unsuru da hekim ve sağlık çalışanlarını itibarsızlaştırarak adeta köle gibi çalıştırma çabasıdır. Hekimlere ‘Mümkün olduğu kadar çok hasta bakacaksınız ve bunu bizim verdiğimiz ücretlendirme çerçevesinde yapacaksınız’ denilmektedir. Böylelikle 5 dakikada bir hasta baktırmak suretiyle halkın sağlık sisteminden yeterince yararlanabilmesinin önüne de geçilmektedir” dedi.

Sistem tıkandı

Sağlıkta dönüşümün dördüncü özelliğinin ise hastaların üçüncü basamak hastanelere yönlendirilmesi olduğunu vurgulayan Kaynak, “Birinci basamak diye tanımladığımız aile hekimliği gerek koruyucu gerek tedavi edici hizmet anlamında toplumun ihtiyaçlarını karşılayabilecek kapasitede olmasına rağmen bu sistem işletilmemiştir. Aile hekimliği; insan gücü, altyapı, donanım ve sürdürülebilir özellikleri itibariyle tümüyle fakirleştirilmiştir. Dolayısıyla sağlıkta dönüşüm projesi, sağlık sorunlarını eğitim ve araştırma hastaneleri ile üniversite hastanelerinde çözmeye yönelmiştir. Ancak bunu başarmak mümkün değildir. Zaten hepimiz gördük ki sistem tıkandı ve insanlar artık randevu alamaz hale geldi. Ayrıca bu hastanelerin hizmet kalitesi de son derece düştü. Ayrıca kamu sağlık kurumlarında koşulların uygun olmaması, malzeme veya sıra bulunmaması gibi birçok nedenle de vatandaş özel kurumlara gitmek zorunda kaldı. Özel kurumlar da kârını maksimize etmeye çalıştı; çünkü denetimleri yeteri kadar yapılmadı. Sağlık sisteminin kaynağı da her geçen yıl devletin görevi olmaktan çıkarıldı ve vatandaşın cebine doğru bir yönelme oldu. Özel sektörün bu kadar hızlı büyümesinin de en önemli nedeni bu” diye konuştu.

Editör: Duygu Kaya