İzmir Tabip Odası, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi'ndeki istifalarla ilgili yazılı açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: "Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Anabilim Dalında görevli 2 öğretim üyesi ve 17 asistan hekim, son 1 yıllık süre içinde, üniversitedeki ve fakültedeki yönetimsel sorunlar ve baskılar nedeniyle istifa etmek zorunda kalmıştır.
Üniversiteler öncelikle olarak araştırma , geliştirme , eğitim öğretim ve yeni öğretim üyelerinin yetiştirilmesi amacıyla kurulmuş akademik kurumlardır. Bu kurumlarda çalışmayı seçen öğretim üye yardımcıları , uzmanlık öğrencileri , öğretim üyeleri mesleki seçimlerini yaparlarken bu kriterleri göz önünde bulundurarak seçerler.
Tıpta Acil Hekimliği özel bir ihtisas dalıdır ve bu ihtisas dalında ilerlemek ve kariyer yapmak isteyen hekimler, üniversitelerin “ Acil Tıp Anabilim Dalı “ bünyesindeki araştırma görevliliğini de daha sonra diğer basamakları tercih ederek ilerlerler ve yaşamlarını buna göre düzenlerler.
Tıpta Uzmanlık Sınavı sonucu hekimlerin DEÜ Acil Anabilim Dalından ayrılmaları yanısıra ,TUS sınavlarında da yeterli tercih olmaması nedeniyle Acil Tıp Kliniği kadroları da boş kalmıştır.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesindeki acil servis hizmetleri, bir süre az sayıdaki öğretim üyesi ve asistan hekimle yürütülmeye çalışılmış, diğer kliniklerden acil rotasyonu adı altında yapılan görevlendirmelerle acil servis hizmetlerinin devamlılığı sağlanmaya çalışılmıştır.
Nihayetinde Acil Tıp Anabilim Dalında yeterli öğretim üyesi ve uzmanlık öğrencisi olmaması nedeniyle hastane acil servis hizmetleri yürütülemez noktaya kalmıştır.
Sorunların içinden çıkılmaz bir hal alması üzerine, Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Hastane Yönetimi, fakültedeki diğer ana bilim dalı başkanlıklarına, öğretim üyelerine ve asistan hekimlere baskı yaparak, asistan hekimlerin acil servis nöbetine dahil edilmesini istemeye başlamıştır. Bu hafta içinde ana bilim dalı başkanları ve asistan hekimlerle toplantı yapan yönetim, asistan hekimlerin acil servis nöbetine dahil edileceğini, itiraz edenler hakkında idari işlem yapılacağını bildirmiştir.
Üniversiteler, aklın ve bilimin öncülüğünde, bilimsel yönetim ilkeleri çerçevesinde yönetilmesi beklenen akademik yapılardır. Üniversitelerdeki tasarrufların, üniversitelerin bilimsel niteliği göz ardı edilmeden ve popülist politikalara hizmet etmeden, aklın ve bilimin ışığında yapılması gerekmektedir. Üniversite hastanesinde görev alan , tercihlerini bu yönde kullanan kişiler , hizmet hastanesi modeli yerine akademik ilkelerle yönetilen bir kurumu tercih etmiş kişilerdir.
Dokuz Eylül Üniversitesi yönetiminin bilimsel açıdan tartışmalı ve baskıcı tutumları fakültelere de yansımaktadır. Tıp fakültesinde görevli öğretim üyeleri baskıcı ve bilimsel olmayan politikalar sonucu üniversitelerden istifa etmeye ve emekliliğe zorlanmaktadır. Uzmanlık öğrencileri, ağır iş yükü, baskılar ve uzmanlık eğitimindeki eksiklikler nedeniyle uzmanlık eğitimini yarıda bırakmaktadır. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesindeki bazı uzmanlık kadroları, TUS sonucu tercih edilmemektedir.
Geldiğimiz noktada, acil servis hizmetleri yürütülemez noktaya gelmiştir. Üniversite yönetiminin hataları, kamu sağlık hizmetlerinin aksamasına neden olmaktadır.
Tıp fakültesinde, temel tıp anabilim dallarında görevli asistan hekimler başta olmak üzere diğer ana bilim dallarındaki asistan hekimlerin acil serviste nöbet tutmaya zorlanması hukuka, uzmanlık eğitiminin niteliğine ve bilimsel ilkelere aykırı bir uygulamadır.
Tıpta ve Diş Hekimliğinde Uzmanlık Eğitimi Yönetmeliği’nin 11. Maddesinde, uzmanlık öğrencilerinin, uzmanlık eğitimi uygulamasından sayılmayan işlerde görevlendirilemeyeceği açıkça düzenlenmiştir. Bu kuralın istisnası olarak, deprem, sel baskını ve salgın hastalık gibi olağandışı koşullar düzenlenmiştir. Bu olağandışı koşullar dışında, uzmanlık öğrencilerinin, uzmanlık eğitimi programında yer almayan ve uzmanlık eğitimi uygulamasından sayılmayan işlerde görevlendirilmesi mümkün değildir. Benzer konuda açılan davalarda yargının yaklaşımı da görevlendirmelerin hukuka aykırı olduğu yönündedir. Dolayısıyla, DEÜ Tıp Fakültesinde görevli uzmanlık öğrencilerinin acil serviste görevlendirilmesi yürürlükteki mevzuata ve yargı kararlarına açıkça aykırıdır.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, bir hizmet hastanesi değildir. Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi, yükseköğrenimin ve bilimsel çalışmaların ayrılmaz bir parçası olmak üzere uygulama ve araştırma merkezidir.
Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi acil servisine hasta kabulü, Acil Tıp Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitiminin devamlılığını sağlayacak sınırlı sayıda hasta kabulü ile sınırlandırılmalıdır. Acil Tıp Anabilim Dalı’nın kapasitesini aşan sayıdaki hasta kabulü sonlandırılmalıdır.
Hastaneye hasta kabulünün sınırlandırılması yerine diğer anabilim dallarındaki asistan hekimlerin acil servise görevlendirilmesi mevzuata aykırıdır. Yanı sıra, acil sağlık hizmetleri konusunda hiçbir bilgi ve tecrübesi olmayan asistan hekimlerin acil serviste görevlendirilmesi, hasta güvenliğini riske etmekte ve hekimleri hukuki sorunlarla karşı karşıya getirmektedir.
Üniversite yönetimini hukuka ve bilime saygı göstermeye, sorunları sağ duyu ve hekimlerin katılımı ile çözmeye davet ediyoruz. Hukuka ve bilimsel olmayan uygulamalara karşı yasal yollara başvuru konusunda meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu vurgulamak istiyoruz."