Avukat Arif Ali Cangı, Efemçukuru'nda 1 Haziran 2011’den bu yana faaliyet gösteren altın madeniyle ilgili uzun süredir devam eden hukuki mücadele hakkında bilgi verdi. İlk açılan davaların kazanıldığını ancak sonrasında birçok hukuki engel ve usulsüzlüklerle kararların reddedildiğini belirtti. Cangı, şu anda Anayasa Mahkemesi’nde devam eden bir dava daha olduğunu ifade etti.
Sondaj çalışmaları ve çevre tahribatı
Cangı, bölgedeki sondaj çalışmalarının devam ettiğini belirterek, bu durumun çevresel zararlarının göz ardı edildiğini söyledi. Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’ne yapılan başvurulara verilen cevapların eksik ve kaçamak olduğunu ifade eden Cangı, madenin genişletme hazırlıkları içinde olduğunu ve bu durumun yeraltı su kaynakları üzerinde büyük bir tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Yeraltı sularına tehdit ve çevresel etkiler
Altın madeninin faaliyetlerinin yeraltı su kaynaklarını kurutabileceğini ve bu durumun bölgeye büyük zarar verebileceğini dile getiren Cangı, ayrıca cevherin zenginleştirilmesi sürecinde ortaya çıkan kimyasallar ve ortaya çıkan pasalardan oluşan ağır metallere dikkat çekti. Ayrıca yüzeye çıkan pasaların ağır metal kirliliğine yol açması sözkonusu, bunun da çevre ve toplum sağlığı için büyük bir tehlike olduğunun altını çizdi.
Çamlı Barajı Projesi ve İzmir'in su sorunu
Cangı, Çamlı Barajı’nın Efemçukuru madeni yüzünden yapılmasına uzun süredir izin verilmediğini ve bunun altın madeniyle doğrudan ilgili olduğunu belirtti. İzmir halkının su ihtiyacını karşılamak için Gördes Barajı'ndan gelen suya bağımlı olduğunu ve bu barajın da istenilen kapasitede su sağlayamadığını vurguladı.
Dava sürecinin önemi ve İzmirlilerin talepleri
İzmirliler, Gördes Barajı'ndan gelen suya bağımlı olduklarını ve mevcut durumda suyun yetersiz olduğunu belirtiyor. Ancak, bu durumun altın madeninin mevcut yapısı ve kapasitesiyle daha da kötüleşeceği ve bölge ekosisteminin ciddi şekilde tehdit edileceği öne sürülüyor. Çamlı Barajı'nın yapılmaması, İzmir'in su sorununu derinleştirirken, madenin genişletilmesinin de çevre ve insan sağlığı üzerinde yıkıcı etkiler yaratacağı ifade ediliyor. Efemçukuru madeni kesinlikle kapatılmalıdır deniliyor; Bu bağlamda, tüm İzmirlilerin, başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm kurum ve kuruluşların soruna sahip çıkmaları ve hükümetlerin bu faaliyetlere karşı duyarlı olmaları gerektiği vurgulanıyor. Herhangi bir izin verilmesi durumunda, dava sürecinin işletileceği ve hukuki mücadelelerin süreceği belirtiliyor.