İnsan Hakları Derneği İzmir Şubesi, Konak SGK önünde bir araya gelerek ‘Kayıplarımızı aramaktan vazgeçmeyeceğiz’ dedi. İHD İzmir yöneticileri ve üyeleri, gözaltında kaybedilen, faili meçhul veya yargısız infaza kurban giden kayıpların akıbetini araştırmak, faillerin açığa çıkartılması amacıyla on beş gün arayla Konak’ta buluşuyor, kaybedilen veya öldürülenlerin hikayelerini anlatıyor.
İHD İzmir Şubesi, on beş gün önce 1948 yılında katledilen Sabahattin Ali’yi anlatmıştı. Bugün ise bir başka kayıp veya öldürülenin hikayesini Konak SGK önünde bir araya gelerek anlattı. Ali’nin hikayesinin ardından Van Gevaşlı Sabahattin Kurt’un hikayesini aktaran İHD İzmir üyeleri, 1996’da haber alınamayan Talat Türkoğlu’nun da bulunmasını istedi. Hikâyeyi okuyan İzmir Şube Başkanı Ali Aydın, “Bugün yine kaç yıl geçerse geçsin kayıplarımızı ya da gömüldükleri yerleri aramaktan, vazgeçmeyeceğimizi vurgulamak amacıyla toplandık. 1 Nisan 1996'dan beri kendisinden haber alınamayan Talat Türkoğlu ve 2 Nisan 1948'de katledilen Sabahattin Ali'nin hikayelerini bir başka haftaya bırakıp Sabahattin KURT'u anlatmak istiyoruz. Sabahattin Kurt, 28.08.1949 tarihinde Van'ın Gevaş ilçesinde doğdu. İlk ve Orta öğrenimini Gevaş'ta, lise öğrenimini de Malatya'da tamamladı. Siyasal Bilgiler fakültesine 1.11.1966 tarihinde kaydını yaptırdı. Fikir Kulüpleri Federasyonunun okuldaki örgütlenmesinde başlangıcından itibaren yer aldı. 1970-71 döneminde son sınıf öğrencisiyken SBFDER yönetimine seçildi.
30 Mart 1972'de Kızıldere'de Mahir Çayan ve 9 arkadaşı ile birlikte katledildi.
Sabahattin Kurt'un da aralarında bulunduğu cansız bedenler üst üste atılarak bir at arabasıyla Niksar Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Hastanenin alt katında koridorun daha serince kısmına aynı şekilde atıldı, cansız bedenler” dedi.
Ertuğrul Kürkçü tespit etmiş
Başkan Aydın, yaptığı açıklamada katledilen Kurt’un cansın bedeninin tanınmaz halde olduğunu anlattı. Yüzü paramparça olduğu için kimlik tespitinin yapılamadığını aktaran İHD İzmir Şube Başkanı Aydın, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü’nün Sebahattin Kurt’un kimliğini kıyafetlerinden tespit ettiğini aktardı. Aydın, “Aileler gelip cenazelerini aldılar. Bir cenaze kaldı. Yüzü tanınmaz haldeydi bu nedenle kimlik tespiti yapılamadı ama Bu katliamda sağ ele geçen Ertuğrul Kürkçü giysilerinden teşhis eder ve, ‘Bu Sabahattin Kurt’ der. Niksar Savcılığı'ndan aileye bir telgraf gelir ‘Cenazenizi şu saate kadar almazsanız burada gömülme işlemi yapılacaktır’ diye. O yılların ulaşım koşullarında zaten o saate yetişmeleri imkânsızdır. Aile, ‘Usullere göre defnedilmesi’ talebini iletir cevaben. Gelen ikinci telgrafta Sabahattin Kurt'un Niksar'ın Şavşak Mezarlığı'nda 157 nolu mezara gömüldüğü bildirilir” ifadelerini kullandı.
Mezarı kaybedilmiş
İHD İzmir Şube Başkanı Aydın, şunları söyledi: “Yıllar sonra Şavşak Mezarlığı'nda Sabahattin Kurt'un küçük kardeşi Semih Kurt'un katılımı ile gazeteci yazar Murat Bjeduğ tarafından aramalara, resmi makamlar nezdinde araştırmalara, mezarlık çevresinde oturan ailelerin yaşlı büyükleriyle yapılan görüşmelere rağmen mezar yerini bulmak mümkün olmaz. Ne bir iz, ne bir işaret, ne de öyle telgrafta yazıldığı gibi bir mezar numarası veya belediyede bir kayda rastlanmaz. Köylü tanıklar, 'sabah buraya genç bir cenaze getirip gömdüler, ne düşündüler ise akşama gelip çıkarıp götürdüler' diye bilgi verirler. İster 157 no'lu mezarda ister başka yere taşınmış olsun 53 yıldır mezarı ve dolayısıyla bir ziyaretçisi bile olmadan yatıyor Sabahattin Kurt. Tıpkı 10 Haziran 1981'de Gaziantep hapishanesinde idam edilen Veysel Güney'in katledildikten sonra bedeninin kaybedilmesi gibi. Son kaybımız bulununcaya, failler yargılanıncaya kadar mücadelemiz devam edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Sabahattin Kurt'un gömüldüğü yer açıklansın.”