İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) ve CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu ve beraberindeki onlarca kişinin tutuklanmasıyla sokakta süren protesto ve eylemleri kayıt altına alan gazetecilerin tutuklanmasıyla gazeteciler örgütleri ve üyeleri, ayağa kalktı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) ve İzmir Şubesi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ve İzmir Şubesi, Çağdaş Gazeteciler Derneği İzmir Şubesi, bugün Cumhuriyet Meydanı’nda bir araya gelerek “Özgür basın susturulamaz”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz” diye haykırdı. Gazeteciler örgütleri başkanları ve üyelerinin yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay da gazetecilerin yanındaydı. 

"Mücadelenin ana parçalarından biriyiz"

İzBB Başkanı Cemil Tugay, tutuklanan ve gözaltına alınan gazetecilere destek olmak için gazetecilere dayanışma gösterdi. Başkan Tugay, CHP olarak gösterilen mücadelenin ana parçalarından biri olduklarına dikkati çekerek “Bu süreçte birçok haksızlık yapıldı ama bunlar arasında en ağırlarından birisi; işini yapmaya çalışan, olanı topluma aktarmaya çalışan gazetecileri hukuki dayanağa olmadan gözaltına almaktı. Gerçekten ülkemizde bunlar yaşandığı için çok üzgünüm. Bir daha asla böyle şeyler yaşanmamasını temenni ediyorum ama biz bunları ne kadar konuşursak konuşalım bunlar devam edecek. Gazeteci gazeteciliği neden yapıyor, birileri bu ülkede demokrasiyi neden savunuyor diye dikkatlice bakmalı. Bu dönemde gençlerimiz daha ön plana çıkarak isyan ve itiraz dile getirdiler. Bazıları canlı olarak gördüm bazılarını görüntülü olarak izledim. Yoldan geçerken gözaltına alınan lise öğrencilerinden anormal derecede şiddete maruz kalan üniversite öğrencilerine kadar pek çok hikâye var. Karakollarda, adliyede bayılan aileler... Bunları bu dönemde yaşadık. CHP olarak bu mücadelenin ana parçalarından biriyiz, siyasetçi olarak takip ettik. Hiçbir zaman düşmanca taraf olmayan, halkın vicdanını ve demokrasi bilincinin gözlemcisi olan sahada asker gibi çalışan gazeteciler çok önemli. Görevlerini yapmaya devam etmeliler, biz de onların yanında olmamız lazım. Bu mücadele, büyük bir güce karşı yapılıyor. Dolayısıyla bize büyük birliktelikler lazım. Dirençli olmamız gerekiyor, kısa bir sürece sonuç alınmayabilir ama bırakılmayan mücadeleler gerekiyor. Bu günleri atlatacağımıza inanıyorum, sadece çok güçlü olmalıyız. Gençlerin yanında olmalı, maruz kaldıkları şiddeti de halk durdurmalı” dedi.

İzmir Barosu'ndan suç duyurusu: Tutuklanan gençler saldırıya uğradı İzmir Barosu'ndan suç duyurusu: Tutuklanan gençler saldırıya uğradı

"Basın özgürlüğü vazgeçilmez olmalı"

İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Dilek Gappi, yaptığı konuşmada basın ve hukuk özgürlüğüne işaret ederek“Gazetecilik mesleği topluma tutulan aynadır. Mesele Gazetecileri engellemek değil aynaya sirayet eden yanlışları düzeltmektedir. Bizler sadece hakikatin tanıklarıyız. O hakikat hoşunuza gitmiyorsa, mesele gazeteciler değildir.  Biz gazeteciler bugüne kadar tonlarca baskıya rağmen vazgeçmedik vazgeçmeyeceğiz. Hukuk da hakikatte bir gün herkese lazım olur. Mesele gerçekleri yok etmek değil ülkeyi yangın yeri haline getirmemektedir.  O yüzden bırakınız gazeteciliğimizi yapalım, bırakınız. Kimin ne söylediğinin bir önemi yok gerçeği görmek isteyen basının ne kadar özgür olduğuna baksın. Demokrasinin 4. gücü basın olarak bu ülkeyi tekrar normalleştirmeye çağırıyoruz. Basın ve hukuk özgürlüğü vazgeçilmez olmalıdır.
Aksi takdirde bu ülkeyi yüzyılın liderliğinden, yüzyılın diktatörlüğüne taşırsınız. 
Meslektaşlarımızın sonuna kadar yanındayız” dedi.

"Bizi yalnız bırakmayın"

TGS İzmir Şubesi Başkanı Nil Kahramanoğlu ise, “Başta söylememiz gerekeni şimdi söyleyelim ‘gazetecilik suç değildir.’ Bugün Türkiye, kumpasla, talimatla gazetecilerin tutuklandığı bir ülke haline geldi. Neden? Çünkü gazeteciler, görülmesini istemediklerini çekti, duyulmasını istemediklerini duyurdular diye. Yağız Barut, Barış İnce, Murat Kocabaş gazetecidir. İstanbul’da tutuklanan arkadaşlarımız gazetecidir. Basın özgürlüğünün ayaklar altında olduğunu hepimiz biliyoruz. Bizler, ülkemiz, yaşadığımız bu karanlık tabloya teslim olmasın diye mücadele ediyoruz. Ancak tek başına bu hukuksuzluklara karşı çıkarılan ses, hükümete geri adım attırmayacaktır. Bu mücadelede bizi yalnız bırakmayın” ifadelerini kullandı.

"Çekin ellerinizi gazetecilerden"

Başkan Kahramanoğlu, “Bizim özgürlüğümüz sizin özgürlüğünüzdür. Bizim çıkardığımız ses toplumun duyulmayan sesidir. Bizim hapsedilmemiz ise gerçeklerin hapsedilmesi, haksızlığın, hukuksuzluğun kol gezmesidir. Birçoklarının hoşuna gitmiyor biliyoruz ama yazmaya, çekmeye, gerçekleri duyurmaya devam edeceğiz. Onlarca gazeteciyi hapsettiniz yıldırabildiniz mi? İnadına yapacağız bunu. İnadına bu haksızlıkları hukuksuzlukları duyuracağız. Gazetecilik suç değildir demeye devam edeceğiz. Çekin ellerinizi gazetecilerden” şeklinde konuştu.

"Gazeteciliği öldüremezsiniz"

İz Gazete İmtiyaz Sahibi Ümit Kartal, bu süreçte gazetecilere destek olarak yaptığı konuşmasında “Dikkat etmişsinizdir. Yağızda olduğu gibi, çoğunlukla eylemlerdeki gözaltıları görüntüleyen gazeteciler göz altına alındı. Televizyonlar tehdit edildi canlı yayınlamasın diye, sahadaki gazeteciler gözaltına alındı kayda almasın diye. Önce Yağız’ın kamerasını sonra kendisini gözaltına aldılar. Yağız’ı şükür ki dün bıraktılar, kamerası hala gözaltında. Kalemleri tutuklayabilirsiniz, kameraları gözaltına alabilirsiniz, gazetecileri hapse atabilirsiniz belki ama gazeteciliği öldüremezsiniz. Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Gazetecilik tam da bunun için vardır” ifadelerini kullandı.

Okurlara seslendi

Kartal, okurlara da seslenerek “Okurlara seslenmek istiyorum. Eğer gazeteciler gözaltına alınıyorsa, tehdit ediliyorsa, tutuklanıyorsa emin olmanız gereken şey şu: Bilmenizi istemedikleri şeyler oluyor Görmenizi istemedikleri şeyler yapıyorlar. Okumanızı istemedikleri işler çeviriyorlar. kkuduğunuz gazetelere, izlediğiniz televizyonlara, hakikatten şaşmadığına inandığınız gazetecilere sahip çıkın. gazetecilerin yalnız olmadığını hissettirin. gözünü budaktan, sözünü dudaktan esirgemeyen gazetecileri sahiplenin, cesaretlendirin.Yağmur yağdıkça, rüzgar estikçe, güneş doğdukça, dünya döndükçe gazetecilik devam edecek Dünya döner de devran dönmez mi? Bir gün elbet devran da dönecek ve gazetecilere ne yapılmamalı diye sorulduğunda, bu karanlık dönem ibretlik bir kötü dönem olarak anlatılacak” ifadeleri yer aldı.

Gözaltına alınmıştı: Yağız Barut'tan sert tepki!

Protestoları takip ederken gözaltına alınan ve bu sabah serbest bırakılan gazeteci Yağız Barut, ise şunları söyledi:

"Devletin duygusu olmaz. Devlet kin tutmaz, öfke duymaz vatandaşına, duymamalı. Devleti temsil eden kurumlar, özellikle bu tarz dönemler polisler kinle, öfkeyle yaklaşamazlar vatandaşlarına. Çünkü onlar güçlerini yasalardan alırlar. Meşruluklarını bu yasalardan alırlar. Elinize gücü geçirip, aldığınız bu güçle bir gazetecinin keyfi bir şekilde, hukuksuz bir şekilde gözaltına alınmasını sağlayamazsınız. Sırf kendisinin yaptığı şiddeti kayda geçirdiğim için benim kamerama el konuldu. Emeğim çalındı. Gazetecilik ürünü olan emeğim çalındı. Bunun dışında kameram da çalınmış oldu. Polis ve şiddet kelimesini yan yana getirmek istemezdim. Ne yazık ki getirmek zorunda kalıyorum. 'Hırsız mısınız' diye bağırdım orada. Bir daha bağırıyorum burada. Hırsız mısınız kardeşim? Getirin benim kameramı. Verin benim emeğimi geri. Sizin yaptığınız şiddeti de kamuoyunun bilmeye hakkı var. Bunu yapamazsınız. Elinize geçirdiğiniz güçle insanlara zulmedemezsiniz. 18 yaşındaki genci tekme tokat yerlerde döverken iyi de ben kayda geçirince mi suç oldu? Bunu yapamazsınız, buna hakkınız yok. Hiçbir yasada gazetecinin kamerasına el koyabilirsin, keyfi gözaltına alabilsin diye bir şey yazmaz. Ne suç işlerse işlesin sen o gence o şiddeti gösteremezsin kardeşim.”

Kaynak: HABER MERKEZİ