İzmir'de kentin önemli miktarda su ihtiyacını karşılayan Tahtalı Barajı'nın aktif doluluk oranında geçen yıla göre, yüzde 15 civarında düşüş meydana geldi. Barajın doluluk oranı geçen yıl yüzde 34.13 olarak ölçülürken, bu yıl bu oran 19,86'lara düştü. Su seviyesinin yüzde 20'lerin altına düşmesiyle de 2008'den bu yana son 16 yılın en düşük rekor seviyesi kırılmış oldu. Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar ise bu düşüşün devam edeceğini, Tahtalı Barajı'nın dibinin görülme riskinin bulunduğunu ve kasım aylarında su seviyesinin yüzde 10'lara kadar düşebileceğini söyledi.
Yeraltı suyu bir yere gitmez
2020 yılında ben İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı'na ‘önümüzde bir kuraklık var' diye bir mektup yazdığını ifade eden Prof. Dr. Yaşar, “Ben mektubu yazdığım zaman Tahtalı Barajı yüzde 75 doluluk oranına sahipti. Bu İzmir'in hiç başka kaynaktan su kullanmadan, sırf Tahtalı'dan kullanmak şartıyla 1 buçuk yıllık suyu demektir. ‘Kuyuları rahat bırakın' dedim. İzmir o dönemlerde yüzde 60 oranında suyunu kuyulardan çekiyordu. Yeraltı suyu bir yere gitmez, orada rezerv olarak bekler” diye konuştu.
“Su seviyesi yüzde 10-12'lere düşecek”
Yer altından su çekilmesiyle Manisa'daki Gölmarmara'nın kurutulduğunun altını çizen Prof. Dr. Yaşar, Gölmarmara'nın kurumasında İzmir'in önemli bir etkisinin bulunduğunu aktardı. Sözlerine devam eden Yaşar, şöyle konuştu:
“Çünkü o dönemler her gün 250 bin metreküp Manisa'nın altından İzmir'e su çektik. Manisa da kendine yaklaşık 300 metreküp su çekti. Su dayanmadı. Şu an Tahtalı Barajındaki su seviyesi yüzde 19.86'lara düştü. Ekim-Kasım ayına kadar Tahtalı Barajı'nın dibini görecek gibiyiz. Yüzde 10-12'lere düşecek tehlike seviyesidir bu. Böylece tekrar yeraltına başvuracağız. Yeraltına başvurmak demek; fazla ağır metal çekmek demek. Hem ağır metal temizlenecek hem su çekilecek hem de pompalanacak. İzmir bundan dolayı Türkiye'nin en pahalı sularından birini kullanıyor.”
“İzmir su konusunda fakirin de fakiri”
“Türkiye'de su sorunu yoktur, Türkiye'de su yönetimi sorunu vardır” diyen Prof. Dr. Doğan Yaşar, Türkiye'de kişi başı su potansiyelinin bin 340 metreküp iken İzmir'de bu oranın 600 metreküp olduğuna değindi. Biz İzmir olarak fakirin de fakiriyiz diyen Yaşar, “Suyun kullanımı bilmemiz gerekiyor. 2007'lerde 40-50 metrelerden çekilen su, şu anda 400 metrelere inmiş durumda. Her geçen sene biraz daha aşağıya iniyoruz. İzmir'in bütçesinin 4'te 1'i enerjiye, elektriğe gidiyor. Bu büyük ölçüde de su sebebiyle gerçekleşiyor” ifadelerine yer verdi.
Kurakçıl peyzaj önerisi
Tahtalı Barajı'ndaki düşüş devam edeceğinin altını çizen Prof. Dr. Yaşar, sözlerine şöyle devam etti:
“Su olayında bizim kurakçıl peyzaja geçmemiz gerekiyordu. Biz hala İzmir'de çiçek açıyoruz, onlara tankerli su veriyoruz. Farkındalık oluşturmak gerekiyor. Biz henüz ciddi anlamda kuraklık yaşamadık. Şu anda yağmur yüzde 10 gibi eksik yağıyor ve biz mahvoluyoruz. Su olmayınca gıda olmaz, gıda olmayınca kimse kalmaz.”
Gerektiği durumda suyun kesileceği gerektiğinde ise azaltılacağı uyarısında bulunan Prof. Dr. Yaşar, halkın bahçe sulamaması ve araba yıkamamasının önemli olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Yaşar son olarak suyun her bir damlasını kullanırken oturup düşünmek gerektiğini, suyun bilinçli kullanılmadığı sürece durumun çok zor olduğunu kaydetti.