Dünya Sosyal Adalet Günü'ne özel olarak İzmir'de gerçekleştirilen “Herkes için Eşit ve Adil Bir Yaşam: Kentte İyilik Hali Politikaları Mümkün Mü?” başlıklı panelde, kentsel eşitlik ve sosyal adaletin sağlanması için atılması gereken adımlar masaya yatırıldı. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde, Mimarlar Odası İzmir Şubesi ve İzmir Barosu'nun iş birliğiyle düzenlenen panelde, kentlerin daha yaşanabilir ve adil bir hale gelmesi için çözüm önerileri konuşuldu.

İzBB Meclisi CHP grubu: Aliağa, denetimsizlik ve ucuz maliyet hesaplarının kurbanı olmamalıdır! İzBB Meclisi CHP grubu: Aliağa, denetimsizlik ve ucuz maliyet hesaplarının kurbanı olmamalıdır!

Sosyal adaletin sağlanmasında belediyelere büyük görev düşüyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen panelin açılış konuşmasını, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Pınar Okyay yaptı. Prof. Dr. Okyay, dünyanın zor bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek, “Dünyada 272 milyon göçmen bulunuyor. Bunların 80 milyonu zorla yerinden edilen kişiler. 25 milyona yakın mülteci var. Bu tür zorluklar altında sosyal adaletin sağlanması çok güç. Ancak belediyeler, köklü sorunlara müdahale etmek ve toplumsal eşitsizlikleri gidermek için büyük bir sorumluluğa sahip,” diyerek İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin, ayrımcılığa uğrayan gruplara yönelik çalışmalarına vurgu yaptı.

Antroposen Çağı: Fırsatlar ve zorluklar

Prof. Dr. Pınar Okyay, "Antroposen Çağı" olarak adlandırılan dönemin, insanlık için bir fırsat penceresi sunduğuna da dikkat çekti. Teknolojik gelişmeler, yapay zekâ ve dijitalleşme gibi araçlarla bu dönemde sosyal adaletin sağlanmasının mümkün olduğunu belirtti. Okyay, “Yapay zekâ ve dijitalleşmeyi doğru kullanarak, bir sonraki döneme daha güzel bir şekilde geçebiliriz. Bu, hepimizin ortak arayışı olmalı” ifadeleriyle teknolojiyi fırsat olarak değerlendirdi.

Yarına umutlu bir yaşam bırakmakta sorumluyuz

Mimarlar Odası İzmir Şubesi Başkanı Mimar Uğur Yıldırım, kentlerde yaşamın giderek zorlaştığını, doğal afetler ve göç hareketliliklerinin, ekonomik sorunların ise insan hayatını daha fazla etkilediğini belirtti. Yıldırım, özellikle 6 Şubat depremlerinin ardından Antakya'da çekilen ve "Sevgiden tuğlalarla yeniden kuracağız bu kenti" mesajını taşıyan pankartın önemine değindi. Bu pankartın, kentsel dayanışmanın ve sosyal adaletin simgesi haline geldiğini ifade etti. Yıldırım, “Kentlerimizi, bozulan sosyal iletişimleri ve adil olmayan durumları onarmak, yarına umutlu ve dirençli bir hayat bırakmakla sorumluyuz” dedi.

Kent hakkı ve çevre hakkı birlikte ele alınmalı

İzmir Barosu Kent ve Çevre Komisyonu Üyesi Avukat Canan Arıcı, "Kent hakkı aynı zamanda bir çevre hakkıdır" diyerek, kent hakkı ile çevre mücadelesinin birbirinden ayrılmaması gerektiğine vurgu yaptı. Arıcı, kent hakkının sadece konut ve ulaşım gibi temel haklarla sınırlı olmadığını, aynı zamanda temiz hava, yeşil alan ve sağlıklı çevre gibi unsurları da kapsadığını belirtti. “Kent hakkı mücadelesi, kolektif bir adalet anlayışı ile şekillendirilmeli. Hukuk bu konuda güçlü bir araçtır, ancak toplumsal farkındalık olmadan yalnızca hukuki çözümler yeterli olamaz” diyerek, daha sürdürülebilir kentler için toplumsal sahiplenmenin önemine dikkat çekti.

Panelde, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Prof. Dr. Berfin Kart Tepe, "İnsan Doğan ve Kent", Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sevda Alankuş "İzmir Barametresi'nin Kadınlık Hallerine Dair Söyledikleri" ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Engin Topuzkanamış ise “Eşitlik ve Adalet: Sosyal Politikalarla Mümkün Mü?” başlıklı sunumlar yaparak, kentlerdeki eşitlik, adalet ve sosyal politika konularını ele aldılar.

Kaynak: İZMİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ