İzmir'in her yıl ziyaretçi akınına uğrayan ilçelerinin başında yer alan tatil cenneti Çeşme, kendine has doğal dokusu ve güzellikleriyle ön plana çıkıyor. Çeşme'nin simgesi haline gelmiş olan sakız, ilçenin hemen her köşesinde karşımıza çıkabiliyor. Peki Çeşme'de hemen her şeye ismini veren sakızın hikayesi nedir? İşte Çeşme'nin üç sakızı...

Sakız Ağacı

Ege bölgesinin sahil kesiminin doğal bitkisi olarak bilinen sakız, Türkiye’nin  batı sahillerinde ve özellikle Sakız Adasında yetişir. Gövdeleri üç metreye kadar uzanan bitki büyüdüğü zaman  ağaç şeklini alır. Fakat genellikle  çalı görünümündedir. Bitkinin dal ve gövdeleri Mart ve Ekim aylarında iki kez düzgün olarak aşağıdan yukarı  doğru çizilir. Bu çiziklerden  ve ağacın  yaralı olan yerlerden kendiliğinden  akan reçine bir kap içerisinde bir müddet bekleyince   sertleşip  ‘ mastix’ adı verilen sakız ham maddesi oluşur. Özel bir tadı ve güzel kokusu vardır. Diş etlerini kuvvetlendirici,ağız kokusunu giderici etkisiyle  ilaç sektöründe,  yapıştırıcı özelliği ve cila ham maddesi olarak  sanayide kullanılır. Sütlü tatlılara, özellikle muhallebi ve sütlaca özel bir tat ve koku verir.

Çeşme’nin her yerinde sakız ağacına rastlamak mümkündür. Tüm dağ ve ovalarda kısa boyuyla karakterize  yabani şekilleri görülebilir. Bunlardan ürün elde edilmez. Çeşme’de ürün elde edilen sakız ağaçları Alaçatı, Çiftlik köy ve Çeşme’nin Sakız Adasına bakan kısımlarındaki kırmızı topraklarda yetişir.
Ilıca'da bulunan büyük bir sakız ağacı belediye tarafından koruma altına alınarak meraklıların ilgisine sunulmuş.

Sakız Koyunu

Kökeni Sakız adası ve Çeşme'ye dayanan bir koyun cinsi olan Sakız Koyunu, vücudu beyaz renkli, uzun ve ince kuyrukludur. Baş ve bacaklarında siyah bir benek olması karakteristik özelliklerindendir. Kemikleri genellikle ince yapıda olmasına karşın erkeklerin boynuzları kalın ve oldukça kuvvetlidir. Ağırlıkları 45-50 kilo arasında değişen koyunların yıllık süt verimleri 150-200 litre bandındadır.

Üreme ve süt verme özellikleri beslenme düzenine göre zaman zaman değişiklik gösterir. Bir batında üç ve yedi arasında yavru doğurur.Sakız koyunları bağ ve bahçelerin çevresinde üç,dört tanesi bir arada olarak yaşarlar.

Ülkemizde saf Sakız Koyunlarının sayısının üç,dört bin civarında olduğu tahmin ediliyor. En çok Çeşme ve dolaylarında yaşarlar. Bu koyun ırkı rutubetli deniz iklimine alışık olduğu için bölge dışarısına çıktıkları zaman ırk özelliklerini kaybederek üremeleri azalır, süt verme  özelliklerini de yitirirler.

Sakız Evleri

Türk ve Yunan mimarisinin birleşimi olan bu evlere başta Sakız adası olmak üzere bazı Yunan Adalarında, Çeşme’de ve Anadolu’nun bazı sahil yörelerinde sıkça rastlanır

Sakız evleri özellikle 19.yy dan itibaren Çeşme ve Alaçatı dolaylarında orta sınıfa hitap edecek şekilde ve çok sayıda inşa edilmiş. Gömme tarzda yapılmış olan giriş kapıları doğrudan sokağa açılır. Ön taraflarında bahçe bulunmamasına karşın evlerin arka taraflarında mutlaka  küçük bir bahçeleri vardır. Sade ve dar olan bir ön cepheleri, üst katında küçük bir cumba veya balkonları bulunur.
Çeşme’nin sıcak bir iklime sahip olması nedeniyle sıcaktan korunmak için evler dar sokakların kenarında sıralı bir tertipte yer almıştır.
Sakız evlerinin çoğu iki katlıdır. Az da olsa üç katlı olanlarına rastlanır. Özellikle çarşı civarındaki evlerin giriş katlarında dükkanlar yer alır. Bu uygulamada evin giriş kapısı dükkanın  yan tarafında yer alır.

Evlerin havalandırmasını sağlamak amacıyla bol miktarda pencereye yer verilmiş. Çeşme evlerinin bazılarında  giriş kapısının üst kısmında evlerin yapım tarihinin yazılı olduğu birer arma bulunur. Evlerin süslemelerine de oldukça önem verilmiş. Kabartma sıva süsleri ve motifli demir parmaklıklar  dikkat çeken unsurlar olmuş.

Muhabir: Ege Şenol Çalışkan