İzmir Gazeteciler Cemiyeti, (İGC) kadına yönelik erkek şiddetine ve çocuk istismarına karşı yürüttüğü Nar2 Projesi kapsamında “Birlikte Güçlüyüz” paneli düzenledi. Tarihi Havagazı Fabrikası’nda düzenlenen panele, İGC Başkanı Dilek Gappi, Konak Belediye Başkanı Nilüfer Çınarlı Mutlu, Karabağlar Belediye Başkanı Helil Kınay ve Karşıyaka Belediye Başkanı Behice Yıldız Ünsal katıldı.
Gappi: Bir, sıfırdan büyüktür
Panelin açılış konuşmasını yapan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Gappi, projenin gelişme aşaması ve amacına değinerek şunları söyledi:
“Bu bir rüyaydı ve biz bu rüyaya Tülin Hanım ile başladık. Dedik ki önce ‘Neden şiddet gören kadınlar bu kadar yalnız’. Biz medyada meslektaşlarımıza eğitim vermeye çalıştık. Medya dili artık şiddeti körüklemesin dedik. Daha sonra mahallelere çıkalım dedik. Türkiye’de ilk defa şiddet haritaları oluşturmaya çalıştık. Şiddetin en yoğun görüldüğü mahalleleri tespit ettik ve mahallelerin kanaat önderleriyle görüştük. Biz bu projeyi birinci olarak muhtarlarımıza emanet edeceğiz. Bir yere kadar geldiğimizi ve Türkiye’ye model olabileceğimizi düşünüyoruz. İzmir’de ilk defa muhtarlar şiddete karşı kendi timlerini kurdu. Ne yapacak muhtar? Kimin şiddet gördüğünü, ailelerini bilen ender insanlar muhtarlar. Burada devreye yerel yönetimler girmeli. Bütün mağdurlar, talebi olanlar muhtara gidecek. Muhtarın talebi yerel yönetimler tarafından dikkate alınacak diye düşünüyoruz. Ama yerel yönetimler tek başına yeterli değil. STK’lar, meslek örgütleri, iş dünyası... Onlar çok önemli. Bir de medya var. Muhtarlarımızla bağlantı kurup sorun çözülürse haber, çözülemezse yine haber. Biz artık daha fazla ölüm haberi vermek istemiyoruz. Proje işe yarar mı? Bir, sıfırdan büyüktür.”
Ünsal: Şiddet, sessiz kalmamızdan besleniyor
Karşıyaka Belediye Başkanı Ünsal, kadına yönelik şiddete sessiz kalınmasının şiddeti büyüttüğüne dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarı. Bunlar bireysel sorunlar değil, toplumun kanayan yarası. Geleceğimizi tehdit ediyor bunlar. Sadece kadınlar değil, hepimiz sorumluluk almalıyız. Şiddet, sessiz kalmamızdan besleniyor. Sessiz kaldıkça göz yummuş sayılıyoruz. Hep bu sessizliği bozmalı ve farkındalık oluşturmalıyız. Kadın, ekonomik gücü olmadığı müddetçe maalesef eziliyor. Kadınlara ekonomik açıdan daha çok destek olmamız gerekiyor. Bu, bütün toplumun sorunu. Toplum nasıl bilinçlendirilir, kadın nasıl güçlenir? Biz bu projeye çok destek verdik. Basın kilit bir nokta. Basında veryansın etmemiz lazım. İzmir kadın başkanlar konusunda kuvvetlendi. O nedenle başkanlarımızın yaptığı çalışmaların önemli olduğunu düşünüyorum. Kadın hakları, eşitlik ve toplumsal cinsiyet konularında daha kapsamlı eğitimler düzenlemeliyiz. Medyayı çok iyi kullanmalıyız. Kadına yönelik şiddet ve çocuk istismarlarında caydırıcı cezalar için kararlılık göstermeli ve hukuki süreçleri hızlandırmamız lazım. NAR Projesi gibi mahalle bazlı destek gruplarını mutlaka artırmalıyız. Çünkü toplumun kalbi mahalle. Ana akım medya ve sosyal medyada şiddeti normalleştiren ve romantize eden içeriklerin mutlaka önüne geçmeliyiz. Şiddete karşı en büyük güç dayanışma, birlik ve değişimi birlikte yaratmaktır.”
Kınay: Sadece ayağa kalkmamız gerekiyor
İktidarın kadın politikalarını eleştiren Karabağlar Belediye Başkanı Kınay ise şunları söyledi:
“Mücadelemiz ve dayanışmamız adım adım ilerliyor ama kötülük ve şiddet daha hızlı ilerliyor. Son birkaç hafta içerisinde kimin nasıl doğuracağı, kimin aile olup olmadığı, kimin gözaltına alınırken -mış gibi olduğu, içine ne giydiğiyle ilgili cümlelerle beraber bu ülkede haksızlığın, adaletsizliğin ve hukuksuzluğun bambaşka bir boyuta geçtiği günlerdeyiz. Dolayısıyla biz bunları konuşmadan ne kadına yönelik şiddeti ne de çocuk istismarını konuşabiliriz. Buradaki mesele; hak, hukuk, adalet, eşitlik ve hayata nereden baktığımız meselesi. Ne yazık ki siyaseti de yöneten erkek dilinin, gücü ezme aracı olarak gören bir dilin yansımalarını yaşıyoruz. Ama bununla mücadele ederken bu dilin dışında en kötü tarafını yaşıyoruz. Bizler, neler yapacağımızı yıllardır biliyoruz. Ama daha sert ve kararlı olmaya ihtiyacımız var. Sokağa girmeye, o evlerin içine girmeye ve sessiz kalan herkesi kolundan tutup çıkarmaya, sesimizi büyütmeye ihtiyacımız var. Eğer bugün susarsak, bu sesi büyütemezsek hepimiz biliyoruz ki bundan sonra karşımıza bambaşka karanlıklar çıkacak ve biz o karanlık içinde kaybolacağız. Kadınlar kaybolursa çocuklar da erkekler de gençler de kaybolur. Bazı şeyleri temelden değiştirmemiz gerekiyor. Biz ne yaparsak yapalım herkese tek tek dokunmamız mümkün olmayacak. Bu anlayışı toptan değiştirmek ve devrim yaratmak zorundayız. Bence cesarete ihtiyacımız var. Sözde değil özde olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün kurtuluş mücadelesini büyütmeye ihtiyacımız var. Bizi biz olarak görmeyenlere, ‘Renkli ceketleri, kısa saçlarıyla gülümseyen belediye başkanları’ diye kurulan cümlelerin bile şiddet içerdiğini, iyi niyetin, birleştirmenin, samimiyetin güçsüzlük olarak görüldüğü bir süreç karşısında ne kadar güçlü olduğumuzu kadınıyla erkeğiyle göstermeye ihtiyacımız var. Bizim sokaklarda kadın olduğumuzu da gücümüzü de sesimiz de kimseyi yalnız bırakmayacağımızı göstermemiz, güçsüz hisseden ve sessiz kalanların elinden tutmamız gerekiyor. Hepimiz ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Sadece ayağa kalkmamız gerekiyor.”
Mutlu: Konak Belediyesi’nde MeToo hareketi başlattık
Konak Belediye Başkanı Mutlu da belediye içerisinde şiddete yönelik yaptırımlarına değinerek şöyle konuştu:
“Çok büyük bir şiddet sarmalının içindeyiz. Nasıl baş edilir? Şiddetin yok edilmesi erkeklerin eğitilmesiyle başlıyor bence. Şiddetin ana unsuru olarak onları görüyorum. Şiddete uğrayan bir kadının kendi çocuklarına bir öfke gibi bunu yansıtmasıyla bütün topluma sirayet eden bambaşka bir boyuta gidiyor.
Yerel yönetimler bu konuda ne yapıyor? Muhtarlarımız aracılığıyla ailelere ve esnaflara ulaştık. Şiddetin boyutlarını anlattık. Yeterli mi, değil. Biz kadınları istihdamda daha görünür kılarak bunu yapmaya çalışıyoruz. İstihdamda onlara alan açarak, ayakları üzerinde duran kadınlar haline getirerek, şiddetin katlanılmak zorunda oldukları bir şey olmadığını ve hayatını bağımsız olarak da devam edeceğini anlatmak için bunu yapıyoruz. Ücretsiz kreş hizmeti veriyoruz. Kadınlar gitsinler çalışsınlar ya da sadece birkaç saat kendine ayırsın diye. Güçlü kadınlar olmak zorunda. Güçlü kadınlar birbirleriyle dayanışmak zorunda. Ama bu sadece bu şekilde de sonlandırılmıyor. Topyekun eğitim, bilinçlenme, daha çok sesimizi yükseltmek gerekiyor. Başlayan projenin çok daha büyüyerek ve gelişerek Türkiye çapında bir kamu projesine dönerek devam etmesi gerekiyor. Hep fiziksel şiddetten bahsediliyor. Sözlü şiddet ve akran zorbalığı da var.
Belediyede affetmediğim suçlar var. Kadına istismar mesela. Bir erkek eşine evde şiddet uyguladı ve bunu tespit ettik. İşten çıkarıyoruz. O erkeklerin kamu eliyle istihdam edilmesinin önüne geçerek biz de şiddetle mücadele etmekte böyle bir yöntem bulduk. Tüm kadın çalışanlarımızı uğradıkları sözlü ya da değil tacizleri bize aktarmaları için bilgilendirme yaptık. Şu anda Konak Belediyesi’nde MeToo hareketi başlattık. Bir tacizciyi şikayet eden kadın çalışanımızı yalnız bırakmadık. İşin arkasına gittik, pek çok kadın çalışan çıktı. Erkek çalışan işten atılıyor. Kadın çalışanlarımıza ‘yalnız değilsiniz’ diyoruz. Bugün o erkek tarafından sözlü şiddet uğrarsınız, yarın ölüme giden yola maruz kalabilirsiniz. Biz kadın çalışanlarımıza sesinizi çıkarın diyoruz. Bu projenin şiddete hayır kampanyalarıyla yaygınlaştırılması gerekiyor.”
Panelin ardından eril cinayete kurban giden kadınların anısına balon uçuruldu.