Bergama, bugün sahip olduğu tarihsel ve kültürel mirasıyla turizmde önemli bir cazibe merkezi olmayı sürdürmektedir. İzmir’in Bergama ilçesi, Antik Pergamon Kenti üzerine kurulmuş olup, uygarlık tarihinin en önemli yerleşim alanlarından biri olarak dikkat çekmektedir. Bölgenin tarihi Tunç Çağı’na kadar uzansa da Pergamon Antik Kenti’nin M.Ö. 7. ve 6. yüzyıllarda kalenin tepesinde kurulduğu bilinmektedir. Bu antik kent, günümüzde tarih meraklılarını cezbeden çok sayıda yapı ve esere ev sahipliği yapmaktadır.
Bergama’da Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait yapılar arasında Mevlana Hacı Hekim Hamamı, Bergama Ulu Cami, Zeus Sunağı, Asklepion Ören Yeri, Kızıl Avlu ve Akropol Ören Yeri gibi tarihi mekanlar öne çıkmaktadır.
Bergama’nın tarihi dokusu sokaklarında da kendini göstermektedir. Geleneksel Bergama evleri, kalın duvarları ve iç sofalı planlarıyla dikkat çekmektedir. Az sayıda evde Sakız Adası mimarisine özgü ahşap cumbalar bulunuyor. Atmaca Mahallesi ise özellikle klarnet ustalarıyla ünlü olup, Türkiye’nin müzik üretiminde önemli bir yere sahiptir.
Bölgeyi ziyaret edenlere, Bergama Antik Kenti, Asklepion ve Kızıl Avlu’yu gezmeleri mutlaka önermekteyiz. Ayrıca Bergama Müzesi ve Bergama Kütüphanesi de tarih meraklıları için önemli duraklar arasında yer almaktadır. Yakındaki Kozak Yaylası ise doğayla iç içe vakit geçirmek isteyenler için ideal bir kaçış noktası olarak öne çıkmaktadır.
Bergama'nın tarihi
İzmir’in en büyük yüzölçümüne sahip ilçesi olan Bergama, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dikkat çekmektedir. Güneyinde Aliağa, doğusunda Kınık, kuzeyinde Balıkesir’in ilçeleri ve batısında Dikili ile komşu olan Bergama, tarım, sanayi ve ticaretin yanı sıra turizm açısından da büyük bir öneme sahiptir. İlçe, İyonya, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait anıtsal yapılarla kültürel turizmin önde gelen merkezlerinden biri olarak öne çıkmaktadır.
Bergama’nın tarihi, M.Ö. 3 bin yıla kadar uzanmaktadır. Helenistik dönemde Pergamon Krallığı’nın başkenti olan bu antik kent, bilim, sanat ve kültürün merkezi olarak kabul edilmektedir. Dönemin en önemli yapılarından olan Pergamon Kütüphaneleri ve sağlık merkezi olarak bilinen Asklepieion burada inşa edilmiştir.
M.Ö. 133’te Roma İmparatorluğu'na devredilen Pergamon, Roma döneminde de önemli bir metropol olarak varlığını sürdürmüştür. Nüfusu M.Ö. 2. yüzyılda 120 bine ulaşan şehir, aynı dönemde Smyrna ve Efes ile rekabet halindedir. Ancak 262’de meydana gelen depremle büyük ölçüde zarar görmüştür.
7. ve 8. yüzyıllarda Arap akınlarına maruz kalan kent, Arap komutan Mesleme tarafından fethedilmiştir. Bu süreçte büyük yıkıma uğrayan Bergama, yaklaşık 200 yıl boyunca harabe halinde kalmıştır. 1170’te Bizans İmparatoru I. Manuil tarafından yeniden inşa edilen şehir, 1302’de Bizanslılar tarafından terk edilmiştir. Kısa bir süre sonra Karesioğulları'nın yönetimine geçen Bergama, 1341’de Osmanlı hakimiyetine girmiştir.