Öncü Mali Müşavirler Grubu,  İzmir Pozitif Mali Müşavirler Grubu, İzmir Çağdaş Demokrat Mali Müşavirler Grubu, Türkiye Cumhuriyetçi Mali Müşavirler Grubu, İZSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Ertuğrul Davudoğlu,  İZSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Doğan,  İZSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Beyazıthan Güngelen,  İZSMMMO Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Yaşar, İzmir Pozitif Grup Başkanı Halil Kırlı imzasıyla bir süredir sosyal medyada yer alan ve kaynağı belirtilmeyen kanun tekliflerine ilişkin ortak basın bildirisi açıkladı.

Bildiride şu ifadelere yer verildi:

“Bildiğiniz üzere bir süredir kaynağı belirtilmeyen bir kanun teklifleri sosyal medyada dolaşmaktadır. Bu teklifte; mali müşavirin hizmet verdiği mükelleflerinin %10 ‘u hakkında rapor bulunması halinde bir sene süre ile meslekten geçici men cezası alacakları, tam tasdik raporlarının kapsamının genişletileceği ve tam tasdik kapsamında olan firmaların beyannamelerinin mali müşavirler tarafından imzalanma zorunluluğunun kaldırılacağı gibi bilgiler yer almaktadır.   Elbette sahte belge düzenleme fiiline bizzat karışan veya bilerek doğrudan sahte belge düzenleyen mükelleflerin beyannamelerine aracılık eden mali müşavirlerin mesleğimize zarar vermesine en çok biz karşı çıkarız. Ancak suçluları cezalandırmayı hedeflerken, mesleğinin gereklerini yerine getiren meslektaşlarımızın da zarar görmesine izin veremeyiz.

Mali müşavir sahte belgeden sorumlu tutulamaz!

Gerek mevcut mevzuatta gerekse de sistemsel olarak meslek mensubunun sahte belge hakkında herhangi bir araştırma imkânı ve yetkisi yoktur. Çağdaş maddi hukukun en önemli ilkelerinden biri olan “suç ve cezanın şahsiliği” ilkesine de aykırı olan bu madde kapsamında; bilgisi ve sorgulama imkânı olmayan kişinin sahte belgeden sorumlu tutulması sadece anayasaya değil, akıla ve mantığa da tamamen aykırıdır.
Ayrıca Danıştay’ın konuya ilişkin kararlarında; “Mali müşavirin sorumluluğu, imzaladığı beyannamelerde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından doğmakta olup, şirketin veya işyerinin düzenlediği faturalardan komisyon geliri elde ettiği varsayımına dayanılarak, 213 sayılı VUK’ nun 227.maddesi uyarınca muhasebecinin sorumluluğuna gidilemeyeceği” hükmüne varılmıştır.
Yine anılan teklifte “Haklarında 359. madde kapsamında sahte ve muhteviyatı itibari ile yanıltıcı belge düzenleme yönünden rapor bulunan mükellefler” ifadesi yer almaktadır.  Meslek mensubunun örneğin 10 mükellefi olması halinde tüm kariyerini; dosyaları inceleyen teftiş elemanının düzenleyeceği tek bir raporda yer alacak kanaatine bırakmak kabul edilemez.
Kaldı ki 05.2016 / 09.2020 döneminde İzmir Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Disiplin Kurulu tarafından gerekçeli kararı yazılmış 628 dosyanın %63 ‘ünü teşkil eden 394 adet dosya Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından düzenlenmiş sorumluluk raporları kaynaklıdır. Bu dosyaların %52 ‘sine meslektaşın sorumluluğuna dair kanıt olmadığı tespit edilerek takipsizlik kararı verilmiştir. Hatta anılan dosyalara ait 23 adet vergi tekniği raporunda da teftiş elemanı tarafından yazılan “Meslek mensubunun fiile iştirak ettiğine dair somut bilgi ve belgeye rastlanmadığı” ifadesi olmasına rağmen sorumluluk raporu düzenlendiği görülmüştür.

İmza zorunluluğu kaldırılamaz!

Bir başka maddede yer aldığı görülen; tam tasdik zorunluluğunun genişletilmesi elbette doğru bir düzenleme olacaktır. Ancak tam tasdik kapsamında yer alan firmaların beyannamelerinin mali müşavirler tarafından imzalanma zorunluluğunun kaldırılması anlaşılır gibi değildir.
Bir genel cerrah; “kalp cerrahına, beyin cerrahına, hemşireye, teknisyene, anesteziste ihtiyacım yok. Ben hastanın tahlillerini yapar, teşhisini koyar, damar yolu açar, ameliyat eder, tüm tedavisini de yaparım” diyebilir mi?
Yasada belirlenen işleri hakkıyla yapan bir yeminli mali müşavir de uzmanlığı kapsamında olmayan başka alanlara kaymak istemeyecektir. Kaldı ki evrakları işleyen, arşivleyen, beyannameyi düzenleyerek imzalayan ardından da bu verilerle tam tasdik kapsamında rapor hazırlayan merciin aynı olması anlaşılır bir sistem değildir.

Bu teklifin gerçekte var olmadığına inanmak istiyoruz!

Vergi sisteminin aktörlerini bu şekilde karşı karşıya getirmek düzeni kökten baltalamaktır. Mali müşavirlerin yetkinliğini ve tecrübelerini hiçe sayarak bizleri ara elemana çevirmeye çalışmak vergileme sisteminin özüne de aykırıdır.
Önerilen bu düzen yeminli mali müşavire hem muhasebe sistemi kurma hem bu sistemi işletme sonra da kendi işlettiği sistemi denetleme yolunu açmaktadır. İş yapan ve denetleyen mekanizmanın birleştirilmesinin çok tehlikeli sonuçlara yol açacağı dünya çapında tecrübelerle sabittir.
Bizler İzmirli Mali Müşavirler olarak bu tekliflerin gerçekte var olmadığına inanmak istiyoruz. Planlanan düzenlemelerin ardından sisteme zarar verecek sonuçlarla karşılaşmamak için işin uygulamasında yer alan bizlerin de fikirlerinin alınması gerektiği ortadadır.
Tüm meslektaşlarımızın bizlerle aynı fikirde olduğuna inanarak desteklerini bekliyoruz.
Saygılarımızla.”

Editör: Esra Seyirden