Yeni eğitim-öğretim yılının başlamasıyla mevcutta var olan sorunlar bir kez daha gün yüzüne çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullara ayırdığı ödenek, öğrencilerin sağlıklı koşullarda eğitim görmesine yetmezken okullarda hijyen ve güvenlik giderleri velilerden talep ediliyor.
Konuya ilişkin konuşan Veli-Der İzmir 2 Nolu Şube Başkanı Turgut Aydın, tasarruf tedbirlerinin eğitimde uygulanmasını eleştirirken, eğitim-öğretim yılının başında bakanlık tarafından veli ve öğrencilere mektup gönderilmesine de tepki gösterdi.
Tasarruf tedbirleri nedeniyle velilerin mali yük altına sokulduğunu belirten Aydın, şunları söyledi:
“Eskiden okullarda okulun temizlik işlerini gören, okulu ertesi günün eğitim ortamına hazırlayan hizmetliler istihdam edilirdi. AKP iktidarı döneminde bu uygulama kaldırıldı. İŞKUR'un bünyesinde ‘Toplum Yararına Program’ adı altında yeni bir uygulamaya geçildi. Bu eğitim öğretim yılından itibaren tasarruf tedbirleri kapsamı altında bu program da kaldırıldı. İş gücü uyum programına geçildi. Bu yeni uygulamaya göre ilk dört hafta yine İŞKUR'un istihdam bürolarından bu hizmetleri görecek personel gelecek. Ve ilk dört hafta, haftanın beş günü temizlik ve diğer hizmetleri görecekler. İlk dört haftadan sonra ise haftanın üç günü günde 7,5 saat olmak üzere saati 566 liradan ve emeklilik sigortası yok. Sadece kaza sigortası yapılacak. Bakanlık tarafından okullara yeterli ödenek gönderilmiyor. Eğitim öğretimle ilgili birçok ihtiyaç, velilerin bağışlarıyla sağlanmaya çalışılıyor. Temizlik hizmeti ve tamir, bakım, onarım hizmetini verecek olan emekçilerin maaşları ve sigorta primleri, okul tarafından yani veliler tarafından ödenecek. Zaten veliler okullara kayıt yaptırırken ya da çeşitli adlar altında bağışlarda bulunuyorlar. Bunun haricinde, hizmet sağlamak amacıyla istihdam edilen emekçilerin maaşları da bu veliler tarafından karşılanacak. Tasarruf tedbirleri adı altında yapılan bu uygulama kabul edilemez. Çünkü ‘itibardan tasarruf olmaz’ diyenler velilerden çocuklarımızın eğitim ve sağlığı için tasarruf etmeye zorlanıyorlar.”
Bakanlık bir an önce vazgeçmeli
Zorunlu ilkokul eğitiminin kamu okullarında ücretsiz olması gerektiğini hatırlatan Aydın, hijyenden yapılan tasarrufun beraberinde yeni sorunları getireceğinin altını çizerek şöyle konuştu:
“Bakanlık aslında eğitim öğretimi gözden çıkarmış gibi görünüyor. Eğitimle ilgili devletin yapması gereken harcamaları, velilerin üzerine yıkmaya çalışıyor. Anayasa’nın 42. maddesinde eğitim öğretim, ilköğretim zorunlu ve parasızdır der kamu okullarında. Halbuki bugün kamu okullarında velilerden talep edilen ücretlere zaman dezavantajlı bölgelerdeki okullarda yaklaşık 5-6 bin liradan başlıyor. Görece sosyoekonomik durumu daha iyi olan ailelerin yoğunluklu olduğu bölgelerde ise 150-200 bin liraya kadar yaklaşıyor. O zaman biz devlete niye vergi veriyoruz? Biz eğitim, sağlık gibi temel haklarımızı kullanamayacaksak bunun için para vereceksek biz niye vergi veriyoruz? Devlete bizim vergi vermemizin amacı, bu temel hizmetleri bize ücretsiz sağlaması içindir. Haftanın üç günü okullarda temizlik yapılacak. Peki iki gün ne olacak? İki gün ya okul öğretmenlerden ve velilerden okulun temizliğini yapmasını isteyecek. Ya da temizlik yapılamayacak. Temizliğin yapılamaması demek burada salgın hastalıklara davetiye çıkarmak demektir. Bu çok önemli bir konu. Böyle bir uygulamadan bakanlığın bir an önce vazgeçmesi gerekmektedir. İki türlü hata var burada. Bir, temizlik personelinin emeğinin sömürülmesi kölelik şartlarında çalıştırılması. İkincisi çocuklarımız açısından sağlık problemi oluşturması.”
"Veliler açısından da kaygı verici bir durum"
Okullarda hijyenin yanında güvenlik sorunlarının da yaşandığını belirten Aydın, şu ifadeleri kullandı:
“Bir de güvenlik problemi var. Okulların girişlerinde güvenlik personeli bulunuyor. Aynı şekilde o güvenlik personeli de hizmet alımı yoluyla orada istihdam ediliyor. Onların da maaşları ve sigortaları okullar tarafından ödeniyor. Halbuki devlet, her bir vatandaşın can, mal ve ırz güvenliğinden doğrudan sorumludur. Dolayısıyla bu sorumluluğu devletin yerine getirmesi gerekiyor. Özellikle dezavantajlı bölgelerde okul idareleri, bağış toplayamadığı için, orada istihdam edilecek güvenlik personelinin maaş ve sigorta primlerini ödeyememe noktasında oldukları için güvenlik personeli istihdam edemiyorlar. Bu tabii ki veliler açısından da çocuklarının can güvenliği anlamında veliler açısından da kaygı verici bir durum.”
“Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler”
Okulların açılmasıyla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okula yeni başlayan öğrencilere ve velilerine gönderilen mektuplara da değinen Aydın, şunları kaydetti:
“Halk arasında bir tarafta bir söz var. Amiyane tabirle… Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu derler. Siz bir taraftan tasarruf tedbirleri altında temizlikten, sağlıktan, eğitimden tasarruf etmeye zorluyorsunuz velileri. Ama diğer taraftan kuşe kağıda öğrencilere, öğrenci velilerine mektuplar gönderiyorsunuz. Bu çok mu gerekliydi? Bunu siz görsel ve yazılı basın yoluyla bu açıklamaları rahatlıkla kamuoyuna duyurabilirdiniz. Öğrenci velilerine, öğrencilere ulaştırabilirdiniz mesajlarınızı.”