Gizem TABAN/İZ GAZETE- Ekonomik krizin her geçen gün derinleştiği Türkiye’de halk, kredi kartlarına mahkûm hale geldi. Temel ihtiyaçlarını karşılamak için borç sarmalında yaşayan vatandaş, fahiş zamlar ve ağır vergi yükü altında ezilirken kredi kartı faizleri ile ilgili yapılan yeni düzenlemeyle birlikte kısır döngüye girdi. Tüketici Koruma Derneği (TÜKODER) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir İl Tüketici Hakem Heyeti Tüketici Temsilcisi Fatih Kurdoğlu ile Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş, kredi kartlarında faiz artırımına gidilmesinin halkın ekonomisine nasıl yansıyacağını değerlendirdi. 

sür+manşet

Oranlar değişti

Kredi kartı nakit kullanımı ve Kredili Mevduat Hesapları’nda (KMH)uygulanan azami faiz oranında değişiklik yapıldı. Yeni düzenlemeyle, kredi kartları yoluyla yapılan nakit çekim veya kullanım işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranı aylık referans orana 131 baz puan eklenerek belirlenecek. Kredi kartlarına uygulanan azami faiz için referans faiz oranı esas alınıyor. Referans faiz oranında ise belirleyici olan politika faiz oranı. Daha önce nakit kullanım, KMH için de kredi kartında olduğu gibi referans orana 55 puan eklenirken, değişiklikten sonra 131 puan eklenecek. Ağustos’tan itibaren, referans oranı yüzde 1.58, kredi kartı azami faiz oranı yüzde 2.13, gecikme yüzde 2.43 olacak. Nakit kullanım ve KMH için ise uygulanacak azami faiz oranı yüzde 2.89’a, nakit çekimlerde gecikme faiz oranı da yüzde 3.19’a yükselecek.

Enflasyon hamlesi

Kredi kartları faiz oranlarına ilişkin yeni düzenlemeyi değerlendiren TÜKODER İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve İzmir İl Tüketici Hakem Heyeti Tüketici Temsilcisi Fatih Kurdoğlu, enflasyonun tüketici üzerinden durdurulmaya çalışıldığını belirterek, “Kredi kartı ile ilgili faiz oranlarının artırılmasının nedenlerinden biri; toplumun bir kesiminin parasını enflasyona karşı korumak adına kredi kartlarından nakit avans çekerek altın, gümüş, hisse senedi gibi yatırımlara yönelmesi… Vatandaşın buna yönelmesinin sebebi ise Türk Lirası’ndaki olağanüstü değer kaybı… Şimdi faiz oranlarının artırılmasıyla bunun önü kesildi. Ancak enflasyon yine yüksek seviyelerde devam ederse insanlar yine bu yönteme yönelebilir. Şu an enflasyon tüketici üzerinden durdurulmaya çalışılıyor ama para politikasını belirleyen kişiler para basmaya devam ettiği sürece enflasyonun durması mümkün değil. Sadece tüketicinin para harcamasının kısıtlanması ve tasarrufa yönlendirilmesi yetmeyecektir” diye konuştu. 

İflas dönemi yakın

Borcu borçla kapatan vatandaşın güncel faiz oranlarının ardından ekonomik olarak çok zor bir sürece gireceğini söyleyen Kurdoğlu, “Kredi kartı kullanıcılarının önemli bir kısmı borcu borçla kapatıyordu. Yani vatandaş, bir kredi kartına asgarinin biraz üzerinde ödeme yapıp sonra o karttan nakit avans çekerek diğer kartına yatırıp kredi kartı borçlarını ödeme yoluna gidiyordu. Veya ek hesaplardan para çekerek kredi kartı borcunu ödemeye çalışıyordu. Şu an nakit avans faiz oranı da aylık akdi faiz oranı da ciddi oranda arttı. Dolayısıyla insanlar zorunlu olarak tasarrufa yönelmek zorunda kalacaklar. Temel ihtiyaçlarını alma noktasında dahi zorluk yaşayacaklar. Artık, çoğunlukla kredi kartıyla ödeme yapılan; tatil, taksitli kıyafet alışverişi, seyahatler hayal oldu. Yani vatandaş kart harcamalarını kısmak durumunda kalacak.  Bunlar azalınca diğer sektörlerde de durgunluk yaşanacak. Doğal olarak ekonomik bir daralmaya doğru ilerliyoruz. Borcu borçla kapatan kesim, bu faizlerden sonra borcu borçla kapatamayacağı için iflas bayrağını çekecek ve hacizlik duruma düşecek. Bu tablo kredibilitelerini de etkileyeceği için vatandaş bir daha kart kullanma veya kredi çekme konusunda ciddi zorluk yaşayacak” açıklamalarında bulundu. 

Hem gaz hem fren…

Yaşanan ekonomik gelişmeleri değerlendiren Ekonomist Dr. Ayhan Bülent Toptaş ise şunları söyledi: “Yüksek enflasyonun aşağı çekilebilmesi için Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 40 veya üzeri yapması gerekiyor. Ama bunu yapmıyorlar. Çünkü bunu yaparlarsa tüm her yerde faizler artacak. O yüzden bu tabela faizinin gözükmemesi için arka planda kredi kartlarının faizleri yükseltiliyor, vergilere zam yapılıyor. Bir taraftan kamu gelirlerini artırarak bir taraftan da kredi faizlerini yükseltip tüketimi kısarak enflasyonu kontrol altına almaya çalışıyorlar. Fakat sürekli bir şeyi yamarken başka bir şeyin yırtıldığını görüyorlar. Aslında yapılması gereken şey Merkez Bankası’nın faizinin yukarıya çıkarılması ve aktarma mekanizması yoluyla tüm faizlerin bunu takip edecek şekilde yükselmesi… Ama şu an yapmaya çalıştıkları şey tüketimi kısarak enflasyonu baskı altına almaya çalışmak… Aynı zamanda başka çelişkiler yaşıyoruz. Yerel seçimlerde başarılı olmak istiyorlar, bu yüzden de maaşlara zam yapıyorlar. Fakat orada bir illüzyon yaratıyorlar, maaşları yüzde 30 artırıp, yüzde 40’ı vatandaştan geri alıyorlar. Yani aynı anda hem gaza hem frene basıyorlar. Şu an en büyük sorunlardan biri hala bir ekonomik program olmaması… Hazine ve Maliye Bakanlığı’na ‘Bu işi iyi biliyor’ diyerek Mehmet Şimşek’i getirdiler, Merkez Bankası Başkanlığı’na aynı şekilde Hafize Gaye Erkan’ı getirdiler. Ama ikisinin de ağzından daha bir kelime çıkmadı.”

Editör: Duygu Kaya