Batuhan KAYA/İZ Gazete- Abalıoğlu Lezita işçilerinin direnişi 48’inci gününe girerken, Türkiye Komünist Partisi (TKP) İzmir Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK), Alsancak İskelesi karşısındaki çimlerde Abalıoğlu Lezita’nın kadın işçileriyle bir araya gelerek, sorunlarını dinledi.
Abalıoğlu Lezita işçilerinin iş yerlerinde yaşadığı mobbing, sorun ve yıldırma politikalarının Abalıoğlu Lezita’nın kadın işçileri tarafından anlatıldığı eylemde konuşan TKP İzmir KDK Sorumlusu Sevda Kıran, “Direnişlerinin 48’inci gününde Abalıoğlu Lezita’nın kadın işçileriyle bir aradayız. Onlar, evlerinde yaşamı örgütlediler, iş yerlerinde emeği ve direnişi örgütledir. Onlar, 48 gündür örgütlü mücadele ve yan yana gelmek dışında bir yol olmadığını gösterdiler” ifadelerini kullandı.
“Patron kafasını çevirip bir kere bile bakmadı”
Yıllardır Abalıoğlu Lezita’da çalışan ve greve çıkan işçilerden biri olan Aysun, greve çıktıktan sonra patronlarının bir kez dahi ‘Ne istiyorsunuz?’ demediğini söyleyerek Lezita’da yaşadıklarını anlattı. Aysun, “Abalıoğlu Lezita’da işe saat kaçta girdiğimiz kaçta çıktığımız belli değildi, mesailere kaldık, çocuklarımızı göremedik ve çok zor şartlarda çalıştık. Bir anne olarak orada çalışmayı şöyle anlatabilirim, evimden sabah çıkıp gece döndüğüm için çocuklarımı bile göremiyordum. Fabrikada, 2-3 kişinin yapması gereken işi 1 kişi yapıyordu, hangi bölümde çalıştığımız belli bile değildi ve fabrikanın her bölümünde çalışıyorduk. Çok ağır şartlarda çalıştık ve haklarımızı alamadık, haklarımızı alamadığımız için sendikalı olmaya karar verdik. Bunun içinde çok savaştık, baskı gördük. Fabrikada sendika üyesi olup olmadığımızı soruyorlardı, sendika üyesi olanlara, ‘E-Devlet’ini aç, seni sendikadan çıkaracağız. Orada olup ne kazanacaksın?’ diyorlardı ve çıkarıyorlardı, bana da aynısını yaptılar ama eve geri dönünde sendikaya yeniden üye oldum. Kendileri baş edemediği zaman müdürlerin yanına yolluyorlardı. 1 ayda 56 saat mesai yaptım ama bunun bile ödemesini yapmadılar. Biz, iyi şartlarda çalışalım çocuklarımızın bir hayatı olsun istediğimiz için bu yola çıktık. Sendika tüm mahkemeleri kazandı ama patron bize kafasını çevirip bakmıyor bile, ‘Bu işçiler ne diyor ne istiyor? diye bile sormadı’ diye konuştu.
“10 senede bittik, tükendik”
10 senedir Abalıoğlu Lezita’da çalıştığını söyleyen ve bu 10 senede bitip tükendiklerini ifade eden Ayfer Gediktaş, “Hep eksik işçi az paraya çalıştık, ilk zamanlar iyiydi ama sonradan katları hızlandırdılar ve iş arttı ama kesinlikle eleman almadılar. İşler artınca biz zorlandık, son zamanlarda arkadaşlarımız ya emekli oldu ya da sendikaya üye oldukları için işten çıkarıldı ve 15 kişi kaldık. Günde 3-4 farklı yerlerde çalıştığımız bile oldu. Rapor alan arkadaşlarımıza, ‘Neden rapor aldın, neden işe gelmedin’ diyorlar. Bize mobbing yaptılar ve biz de çaresiz kaldık, sendikaya üye olduk. Bana, ‘Greve çıkma, burası senin için iyi’ dediler, ben de onlara, ‘Ben kararımı verdim hakkımı arayacağım’ dedim çünkü biz 10 senede bittik, tükendik” dedi.
“Bayram nedir bu sene anladım”
Abalıoğlu Lezita’da 7 yıldır kesim işçisi olarak çalışan Ziynet Adıyaman, greve çıktıktan sonra ailesiyle doya doya bir bayram geçirdiğini ve yıllar sonra bayramın ne demek olduğunu hatırladığını ifade ederek, “Oradaki ilk zamanlarım güzeldi, ücretlerimizi tam alıyorduk ama sonradan değişti. İş yükünden ötürü günde 3-4 kez tişört değiştirdiğimiz oluyordu, gözlerimiz yanıyordu ama yine de biz kötü olduk ve ücretlerimizi alamadık. Sabahın 4 buçuğunda evimden çıkıyordum, fazla mesai, gelmeyen elemanların yerine çalışmaktan ötürü takatimiz kalmıyordu. İzin alamıyorduk, hastamızın yanına gidemiyorduk. Sonunda artık dayanamadım ve ‘Yeter artık ben sendika istiyorum, hakkımı istiyorum’ dedim. Bana da ‘Greve çıkma, sendikaya üye olma. Eğer dışarı çıkarsan bir daha bu fabrikaya giremezsin’ dediler. Keşke diyorum daha önceden greve çıksaymışım çünkü yıllardır bu bayram ilk defa ailemle güzel vakit geçirdim, bayramı yaşadım. Yaşadığımı anladım, güneşi gördüm ve ‘Artık yeter’ dedi. İyi ki greve çıkmışım hiç pişman değilim” dedi.