Laiklik Meclisi'nden yapılan yazılı açıklamada, katıldığı bir programda laiklik ile ilgili konuşan Milli Eğitim Bakanı Tekin'in istifası istendi. "Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunu işgal eden saltanat ve hilafet sevdalısı Yusuf Tekin, laiklik ve Cumhuriyet düşmanlığını bir kez daha ilan etmiştir" denilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "'İttihatçılar bu ülkede egemen oluncaya kadar Osmanlı tüm herkesin kardeşçe yaşadığı bir ülkeydi' diyen Tekin, 'Camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kuran-ı Kerim öğrenmesini yasaklamak... Sizin laiklikten anladığınız şey bu. Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şeyle benim anladığım şey aynı değil. Ben laiklikten bütün vatandaşların hangi dine inanırlarsa inansınlar dini inanç ve ibadet hürriyetinin devlet garantisi altına alınmasını anlıyorum. Sen ne anlıyorsun? Sen Müslümanların inanç özgürlüğünü prangalar altına alınmasını, yasaklanmasını anlıyorsun' diyerek kendi anlayışının evrensel laiklik olduğunu iddia edebilmiştir."

"Tarihi gerçekleri çarpıtıyor"

Açıklamanın devamında ise; "Yusuf Tekin’in, tarihi gerçekleri çarpıtarak, açıkça yalan söylemesi, mimarı olduğu “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Müfredatı” içeriğinin ne olduğunu da ortaya koymaktadır. Tekin, doğrudan 1923 Cumhuriyeti'ne ve onun devrimlerine saldırmaktan çekindiği için “ittihatçılar' üzerinden gerçekte laiklik ve Cumhuriyet düşmanlığı yapmaktadır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin bakanı, “benim anladığım laiklik” diyerek, işgal ettiği koltukta karşı devrimin eğitim bakanı olarak yürüttüğü gerici saldırıları bir kez daha itiraf etmiştir.

Biz kendisine hatırlatalım laikliğin ne olduğunu: Her şeyden önce laiklik, dinsizlik ya da din düşmanlığı değildir. Herhangi bir dinin veya mezhebin, inancın, grubun toplum üzerinde baskı oluşturmaması demektir. Laiklik, toplumun din, mezhep, aşiret, tarikat-cemaat gibi gruplar üzerinden ayrışmasının engellenmesidir. Laiklik, hiç kimsenin inancı veya inançsızlığı nedeniyle diğerine göre daha ayrıcalıklı olmaması demektir. Çünkü Laik bir ülkede yurttaşlar sahip oldukları inançları nedeniyle değil, yurttaş oldukları için hak sahibidir. Laiklik, hiçbir yurttaşın inancı nedeniyle herhangi bir ayrıcalığa da sahip olmaması, ayrımcılığa da tabi tutulmaması gibi, din ve inanç özgürlüğünün güvencesidir. Laiklik, dinin toplumun ortak yaşam alanlarından elini çekmesidir. Laiklik, yaşam tarzları ve cinsiyetler üzerinde baskının engellenmesidir. Laiklik, kadın haklarının ve eşitliğinin temelidir. Laiklik, herhangi bir dinin veya mezhebin kurallarına göre değil, insan aklının bütün tarihsel ilerlemelerin birikimiyle oluşturduğu kurallara göre yaşamaktır. Devletin ve toplumsal ilişkilerin buna göre düzenlenmesidir. Gündelik yaşam, hukuk ve eğitim başta olmak üzere bütün toplumun akla ve bilime dayalı ortak kurallara sahip olması, din baskısından kurtulmasıdır. Laiklik, yurttaşların inançlardan, dinsel dogmalardan bağımsız olarak toplumsal ve siyasal alanda baskıya uğramadan bir arada yaşayabilmelerinin güvencesidir. Laiklik, toplumun ve gelecek kuşakların ilerleyebilmesinin, haklarına sahip çıkabilmesinin güvencesidir. Çünkü laiklik, mutlaklığı değil, soru sormayı, sorgulamayı ve eleştiriyi sağlar.

Laikliğin din düşmanlığı olduğunu iddia edenler, din sömürüsü ile siyasi iktidarı ve devleti ele geçirip, ülkenin tüm kaynaklarını kendilerine ve emperyalist projelere akıtmak isteyenler, devlet kurumlarında güçlenmeyi hedefleyen cemaat tarikatlar ve onlarla iş tutanlardır. Bir kez daha Anayasa suçu işleyen Yusuf Tekin işgal ettiği makamı derhal terk etmelidir. Laiklik Meclisi, sırtını 'yeni rejimin' karanlık zihniyetine dayayan Tekin ve Tekin gibilere, ülkemizin büyük zenginliği ve güçlü iradesiyle bu zihniyeti yerle bir edecek ilerici birikime sahip olduğunu bir kez daha hatırlatır."denildi.

Laiklik ihlal edildi

Laiklik Meclisi Sözcüsü Özkan Rona da yaptığı açıklamada, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli'nin laikliği ihlal ettiği vurgulayarak, şunları söyledi: "Tarikat ve cemaatlerin Maarif Platformu, öğretmenlere mesleki eğitim veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okul ve kurumlarda görev yapan 1 milyon öğretmenin Kasım ayı ara tatili mesleki çalışma ara tatilinde izlemesi zorunlu olan video eğitimde Maarif Platformu adlı yapının yönetim kurulu üyesi Prof. Dr. Bayram Özer de eğitmenler arasında yer almıştır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli Erdem, Değer Eylem Çerçevesi başlığıyla öğretmenlere eğitim veren ve isminin başında Profesör Doktor unvanı bulunan Bayram Özer’in Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli isimli gerici ve bilim dışı müfredatın hazırlanma sürecinde de görev aldığı ortaya çıktı.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Maarif Modeli’ni tanıtmak amacıyla bu kişinin çok sayıda öğretmene eğitim verdiği dikkate alındığında Maarif Modeli’nin kimler tarafından hazırlandığı da anlaşılmaktadır.

Bakan Yusuf Tekin’in yeni müfredat çalışmalarına başlanacağı duyurusundan kısa süre sonra içinde Bayram Özer’in de yer aldığı Maarif Platformu aracılığıla yayımlanan “Milli Eğitim Çağrısı” adlı metinle dinsel ögelerin tüm müfredata yedirildiği, karma eğitimin kaldırıldığı, merkezi bir eğitimin olmadığı, Cumhuriyet düşmanı, şeriatçı Said Nursi’nin ırkı ve şeriatçı Nurettin Topçu’nun fikirlerine dayanan bir Maarif Modeli oluşturulması gerektiği savunulmuştur.

AKP iktidarın son seçimde aldığı yenilgiden ders çıkarılması, dinci fikirlerin toplumda Maarif Modeli Müfredatı ile yaygınlaştırılarak, AKP’nin fikri iktidar ihtiyacının karşılanması gerektiğini de büyük bir pişkinlikle savunabilmişlerdir. Siyasal iktidarın ve onun ideolojisinin toplumda yaygınlaştırılması için siyasal bir araç olarak gören Bayram Özer’in bir eğitim fakültesinde öğretmen yetiştiriyor olması bir faciadır.

Cumhuriyet düşmanı Said Nursi’nin düşüncelerinden hareketle Maarif Modeli önerisini ortaya atan Bayram Özer ve Maarif Platformu, yakın zamanda hazırladıkları ‘Karma Eğitim Raporu’ adlı belgeyi de Milli Eğitim Bakan yardımcıları ve bürokratlara ulaştırarak, karma eğitim karşıtı kulis çalışmalarını sürdürmektedirler. Karma eğitim karşıtı tarikat liderlerini referans alarak, dinselleştirilmiş eğitimi savunan Bayram Özer’in laik Cumhuriyet’in öğretmenlerine bu gerici fikir kodlarını dayatması kabul edilemez. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin tarikat ve cemaatlerin oluşturduğu platformlar eliyle hazırlandığı her gün biraz daha gün yüzüne çıkmaktadır.

Laiklik Meclisi olarak, laik eğitimi çökertmeye hedefleyen bu saldırıya karşı hukuki mücadelemizi her alanda yükseltirken, bu somut verileri maddi delillerimiz olarak yargıya da taşıyacağız. Toplumu insanlığın aydınlık değerlerinden koparmak üzere tasarlanmış gerici eğitim modeli olan Türkiye Yüzyılı Maarif Müfredatı ile öğretmenlik mesleğini müderrisliğe dönüştürecek olan bu müfredatın ihtiyaç duyduğu kadroları yetiştirmeyi amaçlayan Milli Eğitim Akademisi’ne karşı bütünlüklü mücadelemizi sürdüreceğiz.

Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturan Yusuf Tekin’e, kamuoyuna da soruyoruz: Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) ile ortak çalışmalar yürüten, çalıştaylar düzenleyen Maarif Platformu nedir? Bu platformun kurucusu olduğu ilan edilen ve gerici ve bilim dışı alternatif 'müfredat' metinleri olan Dalgıç Yardımlaşma Vakfı, Kartal Esentepe Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği, Disiplinler arası Eğitim ve Araştırma Derneği nedir? Gülen cemaatinin yayın organlarında faaliyet yürüten, yazılar yazan, programlara çıkan, karma eğitime karşı olduğunu açık açık ifade eden ve Platformun Başkanı olan Osman Çakmak kimdir? Cumhuriyet düşmanı Said-i Nursi ile şeriatçı ırkçı Nurettin Topçu gibi isimlere referans veren Bayram Özer kimdir? Bütün bu oluşum ve isimlerin “müfredat” hazırlığındaki ağrılıkları ve görevleri nasıl tayin edilmiştir?"

Ekim ayında 150 başlıkta ihlal

Laiklik Meclisi, yayımladığı Ekim 2024 Laiklik İhlalleri Raporu'nda da ekim ayı boyunca yargı, devlet kademeleri, eğitim ve toplumsal alanda laiklik ile ilgili ihlallerin sistematik bir biçimde artarak sürdüğünü vurguladı. Raporda, 150 başlık altında laiklik ihlali yapıldığı belirtildi.

Kaynak: ANKA