Diyarbakır'da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedeni bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin tutuklu 4 sanığın ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı davanın ikinci duruşması devam ediyor. 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ikinci duruşması için tutuklu sanıklar Diyarbakır Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'nden cezaevi nakil araçlarıyla geniş güvenlik önlemi alınarak Diyarbakır Adliyesi'ne getirildi.

Bugün görülen duruşmada Salim Güran'ın 15 yaşındaki işçisi Ramazan Atasoy'un ardından çoban Ahmet Akgün'e söz verildi. O sırada Erhan Güran'ın evinin önündeki kamera görüntüsü ekrana verildi. Sanık avukatlarının itirazına rağmen, "Aile Meclisi" olarak belirtilen kamera görüntüsünün izlenmesine karar verildi. Hiçbir şey bilmediğini söyleyen Akgün, "Beni dövdüler" diyerek ağlama krizine girdi. Mahkeme Başkanı, Akgün'ün yanına giderek sakinleştirdi. Öte yandan çoban Akgün'ün dövülmesine ilişkin savcılık suç duyurusunda bulunacak.

15 yaşındaki tutuklu sanık R.A. dinlendi

Tanıkların kimlik tespiti ile başlayan duruşmada, 15 yaşındaki tutuklu R.A., pedagog eşliğinde Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla ifade verdi. Sanık R.A., Narin'in kaybolduğu 21 Ağustos günü neler yaptığını anlattı. Salim Güran'ın o gün tarlaya geldiğini aktaran R.A., şunları söyledi:

"Her gün nasılsa o gün de aynıydı. Suyumuzu açar kapatırdık. Köye gittiğim saati hatırlamıyorum. Tarlaya gittik. Salim Güran da tarlaya geldi. Olay günü geldiğinde sabah 8-9 gibi geldi yanımıza. Bir saat kaldıktan sonra gitti. Daha sonra saat 15-16 gibi Salim tarlaya yanımıza geldi. Oturduk biraz, çay yaptık. Babamı aradı Salim. Babam da kendisine yemek yiyip geleceğini söyledi. Ben ve Salim Güran ile çay içerken babam yanımıza geldi. Salim Güran her gün nasılsa o günü de öyle görünüyordu. Babam yanımıza geldiğinde ona da çay doldurdum. Daha sonra Salim üstünü değiştirmek için yanımızdan ayrıldı. Kıyafetlerinin kirli olduğunu söyledi. Akşam 18.00 gibi de ben Salim ve babam yemek yapıp yedik. Birisi Salim Güran’ı o sırada aradı. Kim olduğunu hatırlamıyorum. Kız kaybolmuş dediler. Salim, araca binip gittiler babamla. Onlar gidince ben ve kardeşim tarlada kaldık."

Mahkemede, R.A.’ya Salim Güran ile telefon görüşmesine ilişkin soru sorularak ses dinlettirildi. Ses kaydına ilişkin R.A., "Mısır tarlasındaki fıskiyeler yere düşüyor. Onu konuşmuşuz. Orada bir fıskiye düşmüş. Onu söylemiş. Olay günü mü konuştuk hatırlamıyorum. Sadece o gün tek aramadı. Her zaman arardı" diyerek savunma yaptı.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, R.A.’ya "Tutuklandığında tutulan bir tutanakta Salim’e küfür ederek ‘senin yüzünden başımız belaya girdi. Komutanım Salim geldiğinde kıyafetleri kirliydi ayakları ıslaktı’ demişsin ve ağlamışsın. Neden böyle yaptın" diye sordu.

R.A., "Komutanlar karakolda sorduğunda ayakları ıslak olduğuna dair sorularına ‘yok’ demiştim. Ben böyle bir şey demedim. Salim’in ayaklarına fazla bakmadım ama normaldi. Fazla dikkatimi çekmedi" sözleriyle yanıt verdi.

Ardından Mahkeme Başkanının, "‘Salim 15-16 gibi yanımıza geldi’ dedin. 15.52 gibi telefon görüşmen oldu. Neden aramış? Yanında olduğunu söyledin. Çelişkiyi gidermek için soruyoruz" demesi üzerine R. A. "Salim Güran bir kez kıyafetini değiştirmek için eve gidip geldi. 15 dakika sürdü. Bu saat 18.00 gibiydi" dedi.

R.A.'ya daha sonra duruşma savcısı soru yöneltti. Savcının, "Salim ile 15.52’de telefon görüşmeni hatırlıyor musun? Babanı iki kez aramış. Buna ilişkin ne diyorsun" sorusu üzerine R.A., "Salim 15.00-16.00 gibi yanımdaydı. Hatırlamıyorum. Tahmini olarak söylemişim. Saatleri net hatırlamıyorum" dedi.

Mahkeme Başkanı, R.A.ya, "Salim yanına geldikten sonra ne zaman aradı" diye sordu. R.A ise, "Yanıma gelir gelmez babamı sorarak aradı" diye yanıtladı.

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren ise, R.A.’ya, "Soruşturma aşamasında herhangi bir telkinde bulunuldu mu? Saatler konusunda sana uyarılarda bulundular mı" sorusunu yöneltti. R.A. buna, "Kimse bana bir şey söylemedi. Saat konusunda kimse uyarıda bulunmadı" yanıtını verdi.

Eren’in, o gün Salim Güran'ın kıyafetini değiştirip, değiştirmediğini sorması üzerine de R.A., "Üzerindeki kıyafetleri net hatırlamıyorum" dedi.

Tanık çoban dinlendi

Mahkeme Başkanı: Olay günü bir kız gördün mü? Enes'i gördün mü ?

Tanık çoban: Hayır görmedim

Mahkeme Başkanı: Sana soru soranlar Enes'e küfür ettiler mi?

Tanık çoban: Hayır

Mahkeme Başkanı ne sorduysa tanık çoban Akgün "Bilmiyorum" şeklinde cevap verdi.

Tanık çoban: " Ben çok üzüldüm Narin'e,10 gün yemek yemedim ama bir şey bilmiyorum" diyerek yine ağladı.

Savcı: Kendi aralarındaki konuşmada 'Enes vahşi' sözleri geçiyor, onun hakkında ne diyorlar?

Avukatlar "Aynı şeyleri soruyorsunuz" şeklinde itiraz ediyor.

Savcı tekrar sordu: Köylüler Enes hakkında aralarında ne konuşuyordu?

Tanık çoban: Bilmiyorum görmedim.

Mahkeme Başkanı tekrar sordu: Neden Enes için "Şerefsizin" dediler aralarında neden öyle söylediler? Neden bu şekilde aralarında bir konuşma geçti?

Tanık çoban: (Ağlayarak) Ya ben bir çobanım sayın başkanım, ben bir şey bilmiyorum.

Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren,Erhan Güran'ın evinin önündeki kamera görüntüsüyle ilgili çoban Akgün'e "Aile Meclisi" olarak belirtilen kamera görüntüsünü sordu.

Nahit Eren: Ahmet Bey, Erhan'ın olduğu yer burası. Buradaki kişi siz misiniz?

Tanık Çoban: Evet, benim.

Baro Başkanı Eren, Kürtçe "Aile Meclisi"nin o toplantıda çobanı sorgulamalarını soruyor: Sana konuş eş… oğlu konuş dediler mi?

Tanık çoban: (Ağlayarak ve Kürtçe) Benim okuma yazmam yok, ben garibanım benden ne istiyorsunuz? Beni dövdüler. Allah hakkımı bırakmasın.

Sanık Enes Güran, tanık çobana soru sormak istedi.

Enes: Benim adımı kim kullanmış, bilmek istiyorum.

Tanık çoban: Ben bilmiyorum.

Enes yerine geçti ve sanık Nevzat Bahtiyar'ın avukatı Ali Eryılmaz soru sormaya başladı:

Avukat Ali Eryılmaz: Narin için bildiğin doğruları söylemeni istiyoruz.

Tanık çoban: Bilmiyorum.

Kaynak: ANKA-HABER MERKEZİ