Büşra MURATDAĞI- Köy Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, Halk Tv’de yayınlanan Yeni Bir Sabah programında Gazeteci İsmail Küçükkaya’nın sorularını yanıtladı.

Neptün Soyer, siyasi iktidarın tarım alanındaki tercihlerine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.
Programda İz Gazete’nin 12 Eylül’de manşette verdiği, ‘Çocuklar İçin Fındık-Üzüme İzin Çıkmadı’ başlıklı haber de gündem oldu. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin okullarda öğrencilere 20 gram fındık, 50 gram kurum üzüm ve meyve dağıtmak istediğini ancak Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onay çıkmadığını gündeme getirmiştik.

Nasıl yok sayarsın!

Köy Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, MEB’in bu tavrının çok üzücü olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Bu haberde bahsi geçen fındık Fiskobirlik’ten, üzüm ise Tariş’ten alınıyor. Belediye bunu bir tüccardan almıyor! Bu kurumlar Cumhuriyet tarihinde kurulmuş, üreticiyi destekleyecek örgütlenmiş yapılardır. Bunları nasıl yok sayarsınız? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer; ‘Ben üreticiyi, köylüyü destekliyorum ve onun ürününü alıp çocuklarımıza dağıtmak istiyorum” diyor ama Milli Eğitim Bakanlığı onay vermiyor. Eğer ki Bakanlık, ‘Bunu sen yapma, ben yapayım’ diyorsa, bu da zaten devletten beklenendir. Ama bunu da yapmayıp engelliyorlar” diye konuştu.

Bu bir tercih!

Neptün Soyer, Gazeteci İsmail Küçükkaya’nın her sabah hatırlattığı; okullarda her öğrenciye bir öğün sağlıklı ve ücretsiz yemek kampanyasına da değindi. Devletin her öğrenciye bir öğün yemek dağıtmasının mümkün olduğunu ama bunun tercih edilmediğini dile getiren Soyer, “Aslında Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı niye var? Bunlar için var. Siz gıdayı; tarımın, üretimin olduğu yerlerden sağlayabilirsiniz. Çağırın bizim gibi örgütlü üreticileri, kooperatifleri. Biz ortaya koyalım bu işin nasıl yapılacağını. Hepimiz birlikte bu işin üstesinden gelebiliriz ama bu tercih edilmiyor. Bakın; TÜİK’in verilerine göre Türkiye 2021 yılında toplam 18 milyon ton buğday üretmiş ama 78 milyon ton da çimento üretmiş. Yani bu bir tercih. Son 22 yıl ve hatta son 50 yıl boyunca biz hep çimento ve beton üretmenin peşinde olduk, buğdayı hep öteledik. Şimdi de ne yapıyoruz? Ukrayna’nın, Rusya’nın buğday koridorunun bekçiliğini yapıyoruz. Aslında biz dünyada buğdayı az üreten bir ülke de değiliz, ön sıralardayız ama ithalatında da ön sıralardayız. Yani buğday ithal edip sonra bundan yapılmış mamullerin ihracatıyla övünüyoruz. Peki kendi toprağımız, Anadolu’nun toprağı niye boş? Biz bu çocukları doyurmak için o toprakları işlemek zorundayız. Ama dediğim gibi bizi de masaya oturtmaları ve bunu tercih etmeleri gerekiyor” diye konuştu.

Katılımcılık yok!

Programda, Resmi Gazete’de dün yayımlanan ve çiftçinin izin almadan üretim yapmasını engelleyen Tarımsal Üretimin Planlanması Yönetmeliği de gündeme geldi. Planlama için her ilde komite oluşturulacağı ve çiftçinin üretim izni için tarım il müdürlüğüne başvuracağı ifade edildi.

Köy Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, bu yönetmeliğin son derece doğru olduğunu ancak sorunlu alanlarının bulunduğunu da şu sözlerle aktardı: “Tarımda havza bazlı üretimin, yani her bölgenin, ilin, ilçenin bir planlamasının yapılmasını çok doğru olduğunu uzun zamandır söylüyoruz ve bunu istiyoruz. Ama Bakanlık bu yönetmeliği çıkarırken yerel yöneticilere, kooperatiflere niye danışmıyor? İzmir’in havza bazlı planlaması yapıldı, mesela çoban haritası çıkarıldı; nerede kim hangi sütü üretiyor belli. Ama siz bir yönetmelik çıkarırken belediye başkanlarına, kooperatiflere masanızda yer vermiyorsunuz. Köylü ve üretici için planlama yapılması çok doğru. Peki siz o üreticiye ne kadar destek olacaksınız? Üreticiye sen şu ürünü üret, bunu üretme demekle sonuç alınamaz ki! Üreticiye, ‘Biz bu ürünü beraber üreteceğiz. Sana şu kadar destek vereceğim’ diyebilmelisiniz. Ama burada bir katılımcılık ne yazık ki yok.”

Editör: Özlem Çimen Durmaz