CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iki günlük Balıkesir programının ilk gününün sonunda Gönen Belediye Başkanı İbrahim Palaz’ı makamında ziyaret etti. Özel, ardından belediye binası önünde halka seslendi.
Özel’in gündeminde ise daha önce birçok platformda sıklıkla dile getirdiği erken seçim vardı. Özel, ekonomi üzerinden yaptığı hesapla “Kaybettiğimizi, kaybettiğimiz yerde bulacağız” diyerek, erken seçim çağrısını yineledi.
Üst üste iki kez belediye başkanı seçilen Palaz’ı tebrik ederek konuşmasına başlayan Özel, ''Hiçbir başarıda tesadüf aramayın. Eğer bir belediye başkanı 'Gönen'de iki kez seçilmek zor, sürekli değişiyor' denirken iki kişiden birinin desteğini alıyorsa o yaptıklarının hemşerileri tarafından takdir edilmesidir. Gerçek notu Gönenliler 31 Mart'ta vermiştir'' dedi.
Milletin sesini duy
CHP'yi baba ocağı olarak niteleyen ve üreticileri baba ocağına dönmeye davet eden Özel, şunları söyledi:
''Baba ocağı denince... Herkes baba ocağına doğuyor zaten. Babanız değilse dedeniz bu partideydi. Kimi sonra daha büyüğünü arayıp gidiyor. Kimi daha küçüğüne rıza gösteriyor. Kimi uzakta oturuyor kimi daha yakında oturuyor. Ama herkes biliyor ki bir baba evi var ve bacası tütüyor. Başı sıkılırsa gideceği yer belli. Şimdi çeltik üreticinin buğday, pamuk üreticisinin de Gaziantep'teki fıstıkçının da artık baba evine dönme zamanı geldi. Çünkü geçmişte iyi olsun diye oy verilenler, memlekete iyi gelmediler. Emekliler bunlar geldiğinde 1.5 asgari ücret alıyordu. Hiç elleşmeseler bugün maaş 26 bin lira olacak ama bugün 12 bin 500 lira. O gün 8 çeyrek altın alıyordu. Ama bugün 3 tane alamıyor. Yani her ay bir emekliden 5 çeyrek altın kayıp. Ne yapacağız? Kaybettiğimiz yerde arayacağız. Biz bu 5 çeyrek altını 3 Kasın 2002'deki seçim sandığında kaybettik. Kaybedilen şey kaybedilen yerde bulunur. Nerede kaybettik, seçim sandığında. Nerede bulacağız? Gelecek seçim sandığında. Eğer ben 31 Mart seçimini kendime, partime sadece CHP'ye mal edersem yanlış yaparım. Türkiye İttifakı dedik. Yeter ki bayrağını, milletini, Atatürk'ü sevsin, gelsin bizimle olsun dedik. Geldiler, bu iktidara sarı kart gösterdiler. Ondan sonra dedim ki bak hemen seçim çağrısı yapmayacağım. Bu seçim sonucunu kendime mal edip erken seçim demeyeceğim. Ama milletin sesini duy. Bu meydanları emekliler dolduruyor. 10 bin liraya geçim olmaz dedim. Meydanları asgari ücretliler dolduruyor, '17 bin lirayla geçinemiyor’ dedim. Kira mı versin çocuk mu okutsun, karın mı doyursun, üstüne kıyafet mi alsın? Bu maaşa 'olmaz' dedim. Çayın üretim maliyeti 19 lira, '17 lira üretim maliyeti olmaz' dedim. Mazot 2 kat, ilaç 3 kat, yevmiye 3 kat artmış. Ama sen çiftçiye aynı fiyata buğday, fındık, fıstık sat, narenciye dalında kalsın. Sen bu çiftçiye 'sahip çık' dedim. Borçlar, borçlar, borçlar... Pandemide aldığı krediyi ödeyemez. Zaman değişti, seçim geçti, hadi bakalım faizini artırdın. ‘Yapma bunu’ dedim, yaptı. 10 bin lirayken 25 kilo dana kıyma alıyordu. 12 bin 500 lira yaptı, 20 kilo dana kıyma alamıyor. Öyle olunca geçim olmuyor. Geçim yoksa seçim var. Getir sandığı, başka çaresi yok. Türkiye'nin dört bir yanını geziyorum. Kimse geçinemiyor. Bu şartlar altında kaçamazsınız. Ama kaçıyorlar. Vallahi kaçıyorlar. AK Parti'nin Balıkesir milletvekillerini gören var mı? Yöneticilerini gören var mı? Tayyip Bey'i gören var mı? Buraya gelebiliyor mu? Hatırınızı sorabiliyor mu? 'Maaşınıza zam yaptım' diyebiliyor mu? Gözünüzün içine bakabiliyor mu? Bakamıyorsa kaçmayacak. Halep oradaysa arşın burada, seneye Kasım'da sandığı getirecek, iktidarı değiştireceğiz. Lamı cimi yok.''