Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, CHP Genel Merkezinde gerçekleştirilen İl Genel Meclisi Üyeleri Buluşmasında konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özgür Özel, "Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Darbeyi sana yaparlarsa ben karşısındayım. 15 Temmuz’da gördün. Soruyorum, sen bu darbenin neresindesin? Akın Gürlek’in yürüttüğü, adli tarafını yürüttüğü, Ankara’da yürütülen, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, baba evimize, baba ocağına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye darbe yapmaya çalışanlar. Adayımızı belirlemeye çalışıyoruz, aday adaylarının başvuru günlerindeyiz. 23 Mart’ta yapacağımız ön seçimi yaptırmamaya çalışanlar, çıkaracağı cumhurbaşkanı adayının seni yeneceğini bildiğiniz için mi bu darbenin içindesiniz, yönetimindesiniz? Değilseniz çıkın, bu darbe girişimine karşı bir tutum alın. " dedi.
Özel, şunları söyledi:
“Şu anda Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi açısından işler rakamlara baktığınızda çok iyiye gidiyor. Nereden bakarsanız iyiye gidiyor. Sizin alanınızda bundan iki seçim önce 154 il genel meclis üyesi varken, bugün 300 il genel meclisi üyemiz var. Tam ikiye katlamış durumdayız. Bir önceki seçimde 184 olan rakamı, bu seçimde yüzde 63’lük bir artışla, büyük bir sıçramayla 300’e çıkarmış durumdayız. Cumhuriyet Halk Partisi, aslında geçtiğimiz seçimlerde oy oranını önceki genel seçimde beş ittifak ortağı ile birlikte toplamda 25’ten 38’e çıkarırken ve orada çok önemli adımlar atarken, burada da yüzde 63’lük bir büyük sıçramanın aslında başarının tam da geçmişte söylendiği gibi kıyı şeritlerine sıkışmadığını, ‘Sivas’ın doğusunda yoksunuz’ şeklinde olmadığını, esas büyük dinamizmin, büyük hareketlenmenin kabuğunu kırmanın, cam tavanı tuzla buz etmenin esas olarak kırsalda yaşandığını da bize rakamlar gösteriyor. Geldiğimiz nokta kesinlikle yeterli değil. Ancak bu yüzde 63’lük sıçrama, potansiyelimizin olduğunu ve aslında bu durumun nasıl bir başarıya gebe olduğunu çok açıklıkla ortaya koyuyor.”
Saldırdığı şey bedava yemektir, anne karttır
“Erdoğan hazımsızlık duygusuyla 31 Mart seçimlerinde yüzde 38 oyu önce kızdı, hazmedemedi. Hatta bir aralar biliyorsunuz ‘Seçimin kazananı AK Parti‘dir’ dedi. Ama rakamları denkleştiremedi. Sonra bizi tebrik etti. Önce açıktan tebrik etmedi, ama sonra tebrik etti. Ve kendi partisinin başarısız olduğunu ifade etti. Ama onu kısmen hazmetmişti 38’i, 31 Mart seçimlerinin sonucu olan. Ama 31 Ekim anket sonuçlarını, Aralık sonuçlarını Kasım sonuçlarını hazmedemedi. Ve gördüğü Cumhuriyet Halk Partili belediyelerden, yerel yönetimlerden memnuniyet oranını biz 58 ölçtük, o 61 ölçtürmüş. İkimiz de biliyoruz, aylardır da söylüyorum. ‘Hayır ben 61 ölçtürmedim’ demiyor. Yaptırdığı şirket belli. CHP’den memnuniyet yüzde 61’e çıkmış onun ölçümünde. ‘Bugün yerel seçim olsa’ sorusunda, 38’in bizde 49, onda 50.5 göründüğünü ikimiz de biliyoruz. Bunun için dönüyor ve diyor ki ‘Silkeleyin. Paralarını kesin, hizmet edemesinler.’ Çok ayıp bir şey. Çünkü saldırılan şey, kent lokantasındaki dört kap yemeğin çorba fiyatına satılmasıdır. Hatta büyükşehirlerde lokantadaki çorbanın yarı fiyatına satılmasıdır. Saldırdığı şey, aşevindeki bedava yemektir. Saldırdığı kreştir, anne karttır, hoş geldin bebek diye verdiği bedava pişik kremidir. Hoş geldin bebek diye verdiğimiz o çocukla ilgili ilk bir ayda ne alınacaksa, ona alınacak parası olmayan babanın küçücük bebesinin daha doğar doğmaz bir eşitsizliğin içine doğmamasıdır. Onun saldırdığı iş, doğalgaz destekleridir. Kapıya konulan süttür, kapatılan veresiye defterleridir, verilen protein destekleridir. İşte aylık bir kilo iki kilo ettir. Sadece o tencereye giren ete saldırıyor. Ayda bir kere et giriyor, o ete saldırıyor. Erdoğan’ın ‘Silkele’ dediği budur. Yoksa lanet olsun, onun AK Partili belediyenin, MHP’li belediyenin yapıp yapıp ödemediği, ‘Nasılsa bana haciz gelmez’ diye şişirdiği SGK parası onun olsun, vergi borcu onun olsun. Ama saldırdığı başka bir şey. Bunu görmek lazım, bunu göstermek lazım.”
Adaleti katletti
“Bu durumun, bu silkeleme meselesinin bir de başka bir tarafı var. O Ankara’ya çektiği, geçmişte bütün berbat kararları, mahkeme mahkeme gezdirerek, biliyorsunuz bir hakem iyiyse yerine tutarlar, kötüyse sürerler. Oysa bir hakim, Akın Gürlek, geçmiş dönemde İstanbul’da dünyanın en çok hareket eden hakimi. Bakın hani çip takıyorlar ya araçları izlemek için falan. Çip taksan haritada en çok dolaşan hakim. Çalıştı arkadaşlar, dünyada ondan daha mobilize bir hakim yok. O kadar sürede o kadar mahkeme değiştiren bir başka hakim yok. Nerede lazım, gitti orada adaleti katletti. Nerede lazım, gitti orada adaleti katletti. Ben de ona ‘Adalet giyotini’ dedim, ‘Seyyar giyotin’ dedim. ‘Siyasi giyotin’ dememişti. Şimdi yanlış söyleyecek gibiydim ama, aslında yaptığı iş aslında hukuk değil, siyaset. Siyaseten aldığı talimatları yerine getiriyor. Sonra ‘Aferin Akın.’ Ankara’ya gelmişti, siyasi bir makama geçmişti. Sonra ‘Ya Akın gibisi yok’ diye, ‘Hadi Akın’ dediler, akın akın yine adaleti katletmeye gitti. Şimdi İstanbul’da 9 Ekim’den beri saldırmadığı hiçbir alan kalmadı. Hiçbir alan kalmadı. Ne gazeteci bıraktı, ne akademisyen bıraktı, ne belediye meclis üyesi bıraktı, ne belediye başkanı bıraktı, ne öğrenci bıraktı, ne sanatçı bıraktı, ne parti genel başkanı bıraktı. Bırakmıyor, kimi bulursa saldırıyor ve içeri atıyor. Yani birinci duygu umutkan, ikinci duygunun karamsarlık olması için çaba sarf ediyor. Bizim bütün seçilmişlerimiz, hep beraber umudu yükseltmeye çalışıyoruz. Tayyip Bey ve atanmışları korkuyu yükseltmeye çalışıyor. Bu iki duygunun mücadelesi, bugün Türkiye’nin temel duygu durumudur. Burada hepimize düşen ensey, karartmamak, morali bozmamak, bu karamsarlığa teslim olmamak, dimdik ayakta durmaktır. Bunun dışında başka bir çaremiz yoktur. Çünkü o umudu örgütleyemeyenler, bekleneni veremeyenler, umudu örgütleyenlere ve umutlananlara karşı korkuyu örgütlemeye çalışıyorlar. Dünyada bütün diktatörler böyle yapar. Ya kardeşim zaman zaman mesela Ekrem Başkanımız dün diyor ki, ‘Kent lokantası yapmaktır yarışmak.’ Doğru söylüyor, yerden göğe kadar. Ama adamın öyle bir dünyası yok. Adamın memnun ederek koltukta kalma gibi bir derdi yok. İlk geldiğinde dünyadan gelen sıcak paralarla, bir önceki hükümetin krizden çıkmak için koyduğu acı reçetenin acısı önceki hükümete, getirdikleri kendisine kalmışken, bir dönem vatandaşın memnuniyetine önem veriyormuş gibi davrandılar. Ama sonra o koltukta yerini sağlamlaştırdıktan, tırnakları koltuğa geçirdikten sonra umurunda değil onun vatandaşın memnuniyeti. Dünyanın bütün diktatörleri gibi Türkiye’yi yöneten siyasi akıl da şu anda sadece ve sadece kendi iktidarının devamına, bunun da ancak baskı ve korkuyla olacağına inanmış durumdadır.”
Sivil darbe mekaniği işliyor
Bugün bir sivil darbe mekaniği işliyor ve Recep Tayyip Erdoğan’ın bu sivil darbe mekaniğine karşı ne söyleyeceğini merak ediyorum. Bugün birileri Cumhuriyet Halk Partisi'nin hepinizin gözü önünde, hepimizin gözü önünde, bütün dünyanın da takdir ettiği şekilde, Türkiye’de demokrasi bir partide olsun işliyormuş dedikleri şekilde yapılmış demokrasi kurultayını birileri 1,5 yıldır bekleyip bizi düşüremedikleri tuzağa, düşürdüklerini bulup da onları ifadeye çağırarak başlattıkları bir süreçte, ellerindeki kiri partimize bulaştırmaya çalışıyorlar. Ve tertemiz kurultayı, dün 81 il başkanımız geldi, diyorlar ki ‘46’mız genel başkanın karşısındaydık, 35’imiz yanında. Bütün delegeler bize bağlı. Aynı uçakla, aynı otobüsle geldim, aynı otelde kaldım, aynı kahvaltıyı ettim. Ben bu kurultayda bu söylenenlerden bir tanesini duymadım’ diyen 81 ilin 81 il başkanı geldi dün baba evinde açıklama yaptı. Ama bir darbe mekaniği. O sonucu hazmedemeyenlerin, karşımızda daha doğrusu darbe ittifakı var.”
Erdoğan'a sesleniyorum
“Sonucu hazmedemeyenlerin, o sonucun ürettiği 31 Mart’ın mağluplarının ve esas olarak da bugün yükselen umudu korkuya çevirmeye çalışanların örgütlediği bir darbe mekaniği var. Siyasi darbe, yürütmenin başına yapılır. Siyasi darbe, eskiden başbakana yapılıyordu şimdi cumhurbaşkanına yapılır. 15 Temmuz’da sahip çıktım, bu gece yapsınlar yine karşısındayım, yine sonuna kadar seçilmişlerin arkasındayım. Ama bugün bir siyasi darbe yapılıyor bir cumhurbaşkanına, mevcut cumhurbaşkanına değil. Bu milletin seçeceği bir sonraki cumhurbaşkanına darbe yapmaya çalışıyorlar. Bir sonraki cumhurbaşkanına. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum: Darbeyi sana yaparlarsa ben karşısındayım. 15 Temmuz’da gördün. Soruyorum, sen bu darbenin neresindesin? Akın Gürlek’in yürüttüğü, adli tarafını yürüttüğü, Ankara’da yürütülen, Cumhuriyet Halk Partisi’ne, baba evimize, baba ocağına, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye darbe yapmaya çalışanlar. Adayımızı belirlemeye çalışıyoruz, aday adaylarının başvuru günlerindeyiz. 23 Mart’ta yapacağımız ön seçimi yaptırmamaya çalışanlar, çıkaracağı cumhurbaşkanı adayının seni yeneceğini bildiğiniz için mi bu darbenin içindesiniz, yönetimindesiniz? Değilseniz çıkın, bu darbe girişimine karşı bir tutum alın. Alamıyorsanız, susuyorsanız biz 15 Temmuz’da susmadık, yarın olsun yine susmayız. Ama sana darbe yapıldığında sana sahip çıkan, bu demokrasinin mimari Cumhuriyet Halk Partisi’ne darbe yapmaya çalışanlara da içinde olanlara da işbirlikçilerine de göz yumanlara da yazıklar olsun. Söz veriyorum başaramayacaksınız. Söz veriyorum başaramayacaksınız. Söz veriyorum başaramayacaksınız. İl Genel Meclisleri ayağa kalkmış, Belediye Başkanları ayağa kalkmış, milletvekilleri ayağa kalkmış. Biz ayaktaysak oturanlar utansın. Biz ayaktaysak susanlar utansın. Hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun.”