Cengiz Aldemir/ ANKARA- AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni "finansal alternatif" olarak açıkladığı "kur korumalı TL mevduat" sisteminin devreye alınması döviz kurlarına sert düşüş olarak yansırken, muhalefete göre düşük faiz ısrarını sürdüren Erdoğan, kur baskısına direnemediği ve hedeflediğinin tersine "limitsiz faiz sistemi"ni yaşama geçirmek zorunda kaldığı şeklinde yorumlanıyor.
Konuyu İz Gazete'ye değerlendiren CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, yapılanın enflasyonu, vergileri artıracak, bütçe açığına neden olacak bir politika olduğunu ve saray yönetiminin iktidarda kalabilmek için siyasi mühendislik çabasından başka bir şey olmadığı şeklinde değerlendirdi.
DOLAR KURUNU ALGI İLE YÖNETİYOR
Döviz kuru politikalarının bir algı yönetimi ile ortaya konulduğunu belirten ekonomist Böke, Türkiye'de özgür basın olmadığı için iktidarın kendi yarattığı yandaş medyası üzerinden bir algıyı yönetmeye çalıştığını, aynı şeyi dolar kuru üzerinde de yaptığını, ancak güven duygusunu yitiren iktidarın toplumda herhangi bir karşılığının kalmadığını söyledi.
YAPILAN SİYASİ MÜHENDİSLİK ÇABASI
Döviz kuru ile ilgili alınan son kararın iktidarda kalabilmek için siyasi mühendislik çabasından başka bir şey olmadığını belirten CHP'li Böke, "Kur korumalı bu uygulama Türkiye ekonomisine çok büyük bir yük yüklemiş vaziyette. Bu siyasi Mühendislikle sorunlar çözmez. Şimdi vadeli Türk lirası mevduatı açabilecek şekilde sınırlı sayıda kişiye diyor ki; "size biz TL parasını dövize yatırıyormuş gibi yatırın, biz dövizden kazanç elde ediyormuş gibi aradaki farkı hazineden öderiz" diyerek hazine garantili mevduat öneriyorlar. Yani hazine demek vatandaşın vergileri demek. Yani yükü enflasyonla, vergilerle vatandaşın sırtına yüklüyorlar. Bu klasik bir AKP iktidarı anlayışı halktan alıp kendi yanlışına kendi taraftarını kazandırma politikası" sözleriyle tepki gösterdi.
DEMEK Kİ DOLARLARI VATANDAŞ SATMAMIŞ
Doların 18 den 13'e indiren iktidarın, kamu bankalarının arka kapısından döviz sattığının bir göstergesi olduğunu vurgulayan Böke, "Bakın iktidar 7 milyar dolara yakın parayı bozdurarak doları indirdi. Bu gerçeği Merkez Bankası rezervlerinden görmüş olduk. Bu dolarları demek oluyor ki vatandaş satmamışım. 128 milyar dolarda olduğu gibi yeni arka kapı yöntemleriyle müdahale yapıldığını görüyoruz. Tek adam rejimine geçilen 2018 Haziran'da dolar 4 lira 53 kuruştu, Kasım 2021 tarihinde gelindiğinde doların üç buçuk kat arttı ve şimdi geldiğimiz nokta Kasım sonundaki durum" tespitinde bulundu.
MAKRO EKONOMİK RİSK UYARISI
Ekonomik buhranı körükleyen pansuman politikalarla sorunların çözülemeyeceğini ve çok büyük makro ekonomik riskler biriktirdiği uyarısında bulunan CHP'li Böke, "Pansuman önlemlerle tedavi edilemeyecek bir sorunla karşı karşıyayız. Oysa ki Bu politika araçları bir pansuman denemesi bakın pansuman diyorum çünkü ne olacağını öngörmek çok zor.
SERVET AKTARIMI YAPILIYOR
Eğer bu kur farkı ödemeleri çok yüklü miktarda olursa hem bütçe açığına hem de çok büyük miktarlarda yüksek enflasyona neden olma ihtimali var. Demek ki bu kur uygulaması sonrası oluşacak olan risk çok büyük olacaktır. Ancak tek adam yönetimi oluşacak ekonomik yükü halka yükleneceğini de ortaya koymuş oldu. Bu durum çok ciddi makro ekonomik riskler biriktiriyor. O derece bir keyfilik var ki bu da güven riskini tetikliyor ve iktidara artık güven duyulmuyor. Yaptıkları kısacası servet aktarmı aktarımı yapılıyor. Bu aynı zamanda yoksulluğun devamını bırakın kalıcılaşmasına neden oluyor" değerlendirmesinde bulundu.
ENFLASYONU KÖRÜKLEYEN UYGULAMA
Türk Lirası değer kaybettiğinde vatandaşa zam olarak, dövizin değer kaybettiğinde ise vatandaşa vergi olarak döndüğünü kaydeden CHP'li Böke, "İktidar diyor ki; "ben halktan alırım ve kime vereceğime de kendim karar veririm" diyor. Bakın akaryakıt düzenlemesi iktidarın bir itirafıdır aslında. Yani "bu zamları geri almayı seçmiyorum" diyor iktidar. Dolar garantili TL uygulamasına finansman sağlıyor ve şimdi de hazine ve bütçe üzerinden bir kumar oynuyor. Marketlerde pahalılık sürecek bu gerçeklik değişmeyecek ,"vatandaş için hayatın pahalılığı devam edecek diyor" aslında. Bu uygulamayla zam yükünü vergi yüküne dönüştürüyor. Bu kur politikası esasında enflasyonu tetikleyecek bir uygulama" diye konuştu.
ACİLEN SEÇİME GİDİLMELİ
Türkiye'nin ivedi bir seçime ihtiyacı olduğunu vurgulayan Böke, "Ülkenin daha kötü durumlara düşmemesi ve Türkiye'nin nefes alması için acilen seçime gitmesi gerekiyor. Milletvekili arkadaşlarımızla beraber gezdiğimiz illerde vatandaşlarla konuştuğumuzda seçim talepleri ile karşılaşıyoruz. Bu talep sadece siyasilerden değil halkın istediğini de görüyoruz. Halkın talepleri de bu yönde olmasından dolayı derhal seçime gidilmesi gerekiyor."