Cengiz Aldemir/İz Gazete- Ülkelerinde yaşanan çatışma sonucu iç savaş ya da ekonomik şiddet sebebiyle yaşadıkları toprakları terk ederek Türkiye’ye gelen sığınmacıların statü olarak tanınmasa da mülteci pozisyonunda milyonlarca insanın bulunduğunu belirten HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, "Bunlar arasından Suriyeliler, Geçici Koruma Yönetmeliği ile birlikte “geçici koruma” altına alınmış ve ülkelerinde istikrarlı bir ortam oluşuncaya dek Türkiye’de ‘misafir’ olarak kalacakları yönünde bir söylem topluma empoze edilmiştir" dedi.
SURİYE BARIŞ VE İSTİKRARDAN UZAK
Türkiye’ye sığınan Suriyeliler açısından böyle bir realiteden söz etmenin mümkün olmadığını belirten Kemalbay, savaşın sona ermesi ve ülkenin tekrar istikrara kavuşmasının, bölgede izlenen çözümsüzlük politikası ve dünya güç merkezlerinin yürüttüğü vekalet savaşları nedeniyle Suriye'nin barıştan ve istikrardan uzak olduğunu söyledi.
HUKUKİ GÜVENCEDEN YOKSUN ŞARTLAR
Bölgede savaşın ve çatışmaların yakın gelecekte sona ereceğini söylemenin mümkün olmadığını ifade eden Kemalbay, izlenen yanlış politikalar ve söylemler yüzünden mülteci, sığınmacı ve göçmen statülerinin hukuki güvenceden yoksun şartlardan dolayı yaşamlarının her geçen gün daha da ağırlaştığını vurguladı.
SIĞINMACILAR HEDEF HALİNE GETİRİLDİ
Uluslararası sözleşmelere konan coğrafi çekince nedeniyle Türkiye’de milyonlarca sığınmacının statüsüz ve güvencesiz kalmasının, insani krizi daha da derinleştirdiğini söyleyen Kemalbay, "Son dönemlerde artan nefret söylemi, ırkçı, şoven kışkırtmalar ile Türkiye artan şekilde mülteci/göçmen ve sığınmacıların can güvenliklerinin olmadığı bir ülke haline dönüşmüştür. Suriyelileri ve Ortadoğu’dan gelen göçmenleri Batı’ya karşı şantaj aracı olarak kullanan hükümet politikaları yanı sıra, iç politikada da ırkçılığı körükleyerek siyasi rant peşinde koşan sorumsuz politikacılar eliyle sığınmacılar, göçmenler, mülteciler Türkiye’de hedef haline getirilmektedir" eleştirisinde bulundu.
NEFRET SÖYLEMLERİ BARIŞI TEHDİT EDİYOR
Uygulamaların, temel insan haklarını yok sayan ve hiç kimsenin can güvenliği bulunmayan ülkelere geri gönderilmek şeklinde ortaya konulduğunu, insanların yaşam hakkının kriminalize edilerek ırkçı politika, söylem ve tutumlarla nefret saldırılarına yol açtığını vurglayan Kemalbay, sığınmacı, göçmen ve mültecilerin can ve mal güvenliği yanında, toplumsal barışı da tehdit ettiği uyarısında bulundu.
ŞİDDET VE CİNSEL İSTİSMAR ARTTI
Başta kadınlar ve çocuklar olmak üzere sığınmacı, göçmen ve mültecilere yönelik cinsel istismar, fiziki şiddet, işkence ve kötü muamelenin arttığını aktaran Kemalbay, Ankara Altındağ, İstanbul Esenyurt’ta yaşanan olayları anımsattı.
OSMANİYE'DEKİ IRKÇI SALDIRI
2 Temmuz 2022 sabahı Osmaniye merkeze bağlı Cevdetiye Beldesi'nde ki Geçici Barınma Merkezi ve etrafında yaşanan ırkçı saldırıya tepki gösteren Kemalbay, "Geçici Barınma Merkezi’nden kaçtığı söylenen sığınmacıların grup halinde sokakta koşarken sivil saldırganların ellerinde silahlarla sığınmacıları kovaladıkları, darp ve işkence ettikleri, linç girişiminde bulundukları ve mültecilere ait olduğu belirtilen ve ölü olup olmadığı anlaşılamayan yaralı bedenlerin görüntüleri basına yansımıştır" bilgisini paylaştı.
YAKALANANLARIN SAĞLIK DURUMU NE?
Kemalbay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'ya şu soruları yöneltti:
- Sivillerin saldırılarına ve linç girişimlerine maruz kalan ve Valilik tarafından “yakalandıkları” ifade edilen sığınmacıların sağlık durumları nedir? Yaralanan, durumu ağır olan veya hayati tehlikesi bulunan ve yaşamını yitiren sığınmacı, mülteci, göçmen var mıdır? Bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapılacak mıdır?
- Sığınmacıların tutuldukları yer Geri Gönderme Merkezi değil, de Geçici Barınma Merkezi iken nasıl oluyor da sığınmacılar kaçmaya ihtiyaç duymaktadırlar?
- Valilik tarafından “yakalandıkları” ifade edilen sığınmacılara yönelik ne gibi bir tutum sergilenmiştir? Geçici Barınma Merkezleri’nde sığınmacılara suçlu muamelesi mi yapılmaktadır?
- Osmaniye’de Geçici Barınma Merkezi’nden firar eden yabancı uyruklu kişilere müdahale etmek üzere sahada bulunan jandarma ekipleri ve kolluk güçlerince kalabalıklar halinde motorlara binerek, yollara düşerek, elde sopalar mülteci avına çıkan ırkçı güruha neden müdahale edilmemiştir? Kolluk ırkçı saldırganlarla birlikte mi sığınmacıları aramıştır? Değilse ırkçı linç saldırılarını önlemek için ne yapmıştır?
- Osmaniye’de merkezden kaçan sığınmacılara yönelik insanlık dışı muameleler neden önlenmemiştir? Irkçı saldırganlar kimden/kimlerden cesaret almaktadır?
- Osmaniye’de ırkçı saldırganlar tespit edilmiş, suçlular yakalanmış ve etkin bir soruşturma başlatılmış mıdır?
- Etnik kimlikleri nedeniyle kişilere yönelen hakaret, yaralama ve öldürme eylemlerinin tamamı nefret suçu olup bu nefret suçunu işleyenlere karşı başlatılan etkin bir soruşturma bulunmakta mıdır? Bulunmakta ise soruşturma başlatılan kişi sayısı kaçtır?
- Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne bağlı, Osmaniye merkeze bağlı Cevdetiye Beldesi'nde bulunan Geçici Barınma Merkezi'nde mültecilerin terk etme nedenleri olarak insan hakları ihlalleri, can güvenliği ve koşulların kötü olması iddiaları bulunmaktadır. Bu iddialar doğru mudur? Bu konuda merkeze yönelik herhangi bir denetleme/ inceleme/soruşturma başlatılmış mıdır?
- Son beş yıl içinde Türkiye’de yaşayan mülteci/göçmen/sığınmacılara yönelik kaç saldırı olmuştur? Bu saldırılar sonucu kaç mülteci-göçmen-sığınmacı yaralanmış ve yaşamını yitirmiştir?
- Son beş yıl içinde mültecilere/göçmenlere/
sığınmacılara yönelik saldırıları gerçekleştiren kaç kişi tutuklanmış ve ceza almıştır? - Bakanlığınızca mültecilere/göçmenlere/
sığınmacılara yönelik nefret söylemi ve ırkçı saldırıların önlenmesi ve mültecilerin/göçmenlerin/ sığınmacıların güven içinde yaşamlarının sağlanması amacıyla alınan tedbirler nelerdir? - Bakanlığınızın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ayrımcılık yasağını düzenleyen ve 18 Nisan 2021 tarihinde imzalanmış bulunan 12 No’lu Protokolün onaylanması ve uygulanmasına yönelik herhangi bir girişimi bulunmakta mıdır?
- Van’da içinde Afgan mültecileri taşıyan bir minibüsün kolluk tarafından taranması sonucu 1 çocuk yaşamını yitirmiş, 4’ü ağır 10 kişi yaralanmıştır. Bakanlığınız sorumluluğundaki bu ağır insan hakkı ihlali ve yaşam hakkı ihlali içeren eylem konusunda bir yaptırımınız olacak mıdır? Hukuki, insani vicdani olmayan bu asimetrik güç kullanımının sorumluları açığa çıkarılıp yargılanacak mıdır?