AYM’nin, Türkiye İşçi Partisi Hatay Milletvekili Can Atalay'ın Gezi Davası’nda aldığı hapis cezası gerekçe gösterilerek vekilliğinin düşürülmesine yapılan itirazlarla ilgili kararı bu gece Resmi Gazete'de yayımlandı. Yüksek Mahkeme, açıkladığı gerekçeli kararla Can Atalay’ın milletvekilliğinin düşmesinin “yok hükmünde” olduğunu ilan etti.
Kararın ardından Can Atalay’ın tutukluluğuna yönelik tepkiler sürerken, TİP Sözcüsü Sera Kadıgil de Alan Youtube kanalında gazeteci Onur Öncü’nün canlı yayınına konuk olarak değerlendirmelerde bulundu.
Siyasi esir olarak tutulduğunun tasdikidir
Onur Öncü’nün “Can Atalay'ın avukatı Deniz Özen ‘Kararı uygulayacak mahkeme arıyoruz ama bulamıyoruz’ dedi. Gerçekten en üst mahkemeler kararları veriyor ama uygulayacak bir yerel mahkeme bulunmuyor. Ne söylemek istersiniz Can Atalay meselesi hakkında?” şeklindeki sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bu kararın açıklanma tarihi bile, o kadar saçma sapan bir zamanlama ki… Bakın biz daha geçen ay AYM'yi ziyaret ettik ve bu karar aslında şubat ayında verilmiş bir karar. Yani 8 ayda bir gerekçe yazıp imza atmaları, ne tesadüf ki ancak Meclis’in kapanmasının ertesi gününü buldu. Bu karar ne demek? Meclis’te okunan, Can Atalay'ın milletvekilliğinin düşmesine dair kararın olmadığı yönünde bir karar. Yani diyor ki, ‘Adam hakkında verilen kesinleşmiş bir hüküm yok, o yaptığın iş usule aykırı. O usule aykırı iş üzerinden gittin bir mahkeme kararı daha aldın, o hukuka aykırı. Geldin, onu Meclis’te koştur koştur okuttun vekilliğini düşürüyorum sandın, bu zaten yok hükmünde’. AYM artık ‘Ne yapıyorsun sen?’ diyor gerçekten diğer kurumlara.
Yani bu kararın özü bu ve Can Atalay'ın siyasi bir esir olarak tutulduğunun tasdiki bu karar. Bakmayın öyle isminin başında süslü süslü sıfatları olan, ama hukuktan hiçbir şey anlamayan eskinin komünisti bugünün Saray yanaşmalarının neler söylediklerine. Bunların zaten işi bu manipülasyon üzerine ama şu anda Türkiye'de yargı diyor ki, ‘Bir, Can Atalay hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı yoktur; iki, Can Atalay seçilmiş bir milletvekilidir; üç, senin Meclis’te yaptığın iş bir rezilliktir, yok hükmündedir. Sen bu ülkenin Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni de yedi düvele rezil etmiş durumdasın. Derhal bu adamı sal, bu zamana kadar vermediğin haklarını geri ver ve o Meclis’i aç, bu insan yeminini etsin’. AYM’nin dediği bu ve yoruma açık bir kısım da görmüyorum ben burada açıkçası.”
Dünya aleme ilan etmek demek
Sera Kadıgil, Onur Öncü’nün “Bundan sonra ne olacak, ne olması lazım? Muhalefete, siyasete, demokratik kitle örgütlere ne gibi görev ve sorumluluk düşüyor Can Atalay meselesi hakkında?” şeklindeki sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“15 Ağustos'ta bir özel oturum konulacak, gündemli olarak. Ondan da önce Can Atalay'ın derhal bugün tahliye edilmesi gerekiyor. Silivri zindanından ve yarın itibariyle bir olağanüstü toplantı çağrısıyla ve tek gündem Can Atalay'ın yemini olacak şekilde Meclis’in toplanması ve Hatay halkının gasbedilen iradesinin Hatay halkına iadesi gerekiyor.
Bu bir Can Atalay meselesi değil. Bu ne Türkiye İşçi Partisi'nin meselesi ne Can'ın tutuklu olmasına dair bir mesele. Bu ne demek biliyor musunuz? Bu kararın uygulanmaması demek Türkiye'de artık anayasanın ya da hukukun üstünlüğünü denetleyecek ya da uygulatacak en küçük bir merci kalmamış demek. Yani vereceğimiz tepkiyi ya da ortaya koyacağımız tepkiyi ölçerken buradan biçmek gerekir. Biz bu mücadeleyi ne Can Atalay'ı çok sevdiğimiz için, ne Can Atalay TİP milletvekili olduğu için, ne sadece Hatay halkının iradesi için veriyoruz. Yani Anayasa Mahkemesi’nin bu kararlarının uygulanmaması demek buranın faşist bir rejim olduğunu, bir muz cumhuriyeti olduğunu dünya aleme ilan etmek demek. ‘Can Atalay'ı serbest bırakın’dan ibaret değil bu konu.”