Yeşilçam fimlerinin Sezercik ismi ile bilinen çocuk yıldızı Sezer İnanoğlu, annesine ait bir dava yüzünden cezaevine girdi. 1 haftadır hapiste olan Sezer İnanoğlu'nun annesi Aysel İnanoğlu, "Oğlum Sezer İnanoğlu benim yüzümden 8 sene hapis yedi. Boş yere yedi ve çok üzgünüm. Bunlar benim hatam yüzünden oldu. Bizim Sapanca'da villalarımız vardı. 8 tanesini eski belediye başkanına sattık ve hiçbir sorun olmadı. Bir tanesini de Kıbrıslı bir doktor aldı onda da bir sorun olmadı. Sitedeki bir dişçide kalan son evi almak istedi. Doktorla buluşarak evi gezdik ve sonunda 320 bin TL'ye anlaşarak evi almak istedi. Bana 'Abla benim 300 bin liram var, 20 bin TL'yi 3 aylık senet yapsam olur mu?' dedi. Ben de kabul ettim. Tapuya gittiğimizde çeki istedim o da 'ne acele ediyorsun arabada' dedi. Adapazarı'nda bankaya gittiğimizde 200 bin TL verdi. Yan sokakta olan şoförüme de evi sattığımız doktorun arkadaşı 6 aylık bir senet vermişler. Şoförüm bana 'senedin 3 aylık değil 6 aylık' dediğinde de almasını söyledim. Senedin günü gelince bankaya gittik ve bozdurmak istediğimizde de karşılıksız olduğunu öğrendik" dedi.
Anne İnanoğlu sözlerine şöyle devam etti: "Ben de bu durumu gurur meselesi yaparak avukatıma parayı almak için dava açmasını istedim. Dava açıldı ve çekin karşılıksız olduğu ile imzanın sahte olduğu ortaya çıktı. Doktor da çekin kendisinin değil de bizim olduğunu söylemiş. Mahkemede şoförüm ve muhasebecim de ifade verdi. Benim şirketimde 20 bin lira alacaklı olduğumuz falan kayıtlı. Olayın sonunda da suçu benimle Sezer'in üzerine çıktı. Ben daha önce bir olaya karışmadığım için beraat ettim ama Sezer'in daha önceden cezası olduğu için o 8 sene cezası çıktı ve 8 ay hapis yatacak.Sezer bu durumdan dolayı hapse girdi ve çok üzgün. Oğluma bunları yaşattığım için çok üzgünüm. Bu yaşanılanların düzeltilmesini istiyorum. Benim yüzümden oldu. Sezer daha yeni evlendi ve evliliği çok güzel gidiyor. Kendisi de çok düzeldi."
Sezer İnanoğlu'nun avukatının ise cezaya itiraz ederek dava dosyasını istinaf mahkemesine taşıdığı öğrenildi.
