Siyaset Bilimci Emrah Gülsunar, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması, muhalefetin gözaltına verdiği tepkiler ve CHP’nin Cumhurbaşkanlığı önseçimi üzerine İz Gazete’ye özel değerlendirmelerde bulundu. Gülsunar, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını, “Bu aslında; seçim kapısı kapandı demek” ifadeleriyle değerlendirirken, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Batılı ülkeleri çıkar ilişkileriyle bağlayarak, bu gözaltına tepki vermemelerini sağlamış olabileceğini ifade etti. Gülsunar, İmamoğlu’nun gözaltına alınması sürecinde Batı’dan güçlü bir tepki gelmemesini,  “Otoriter konsolidasyona karşı en güçlü tepki Batılı demokratik ülkelerden gelebilirdi. Erdoğan Batı’yı çıkar ilişkileri üzerinden bağlamış gibi gözüküyor” diye değerlendirdi.

Gülsunar değerlendirmesinde, “Toplumun yüzde 60-65 gibi bir kesimi için bu karar meşru değil. Bu kararı alanlar da bunun meşru görülmeyeceğini bilerek bu kararı aldılar. Muhalefet açısından bu karar tabi ki meşru değil, yenilir yutulur bir tarafı yok. İktidar seçmeninin de savunabileceği bir karar değil. Tabi kemik bir seçmen var, onlar ne söyleseniz inanıyor ama onun haricindekiler bunu savunamaz” diye konuştu.

“Seçim kapısı kapandı”

AKP iktidarının bu hamleyle demokratik bir seçim kapısını kapattığını söyleyen Gülsunar, “Muhalefet açısından oldukça travmatik bir karar. Sizin en güçlü ve seçimi kazanması da muhtemel Cumhurbaşkanı adayınız ‘suç örgütü kurma’ suçlamasıyla gözaltına alınıyor. Bu aslında şu demek; seçim kapısı kapandı. Muhalefetin bir kesimi buna tepki gösteriyor ama bir kesiminse ne düşündüğünü bilemiyoruz. Bir kesim, ‘bir şeyler değişmiyor’ da diyebilir, öfkesini içine atıyor da olabilir” dedi.

“CHP’nin süreci kötü yönettiğini düşünmüyorum”

Gülsunar, CHP’nin gözaltından sonraki süreci iyi yönettiğini düşündüğünü söylediği değerlendirmesinde, “Sadece sokağa odaklanarak siyaset yapılmıyor, bence pazar günü kurulan sandık daha kapsayıcı olabilir çünkü yaşlı bir insan da oraya gidip oyunu verebilir” ifadelerine yer vererek, “İlk etapta tepki göstermek adına başka bir şeyler deneniyor. Sokağa genelde gençler çıkıyor ve bunun getirdiği 2 risk var, birincisi, sokağa çağırırsınız ve kimse gelmez, bu da sizi, sözü dinlenmiyor gibi gösterir ve elinizde patlayabilir. İkinci riskte insanları sokağa çağırsanız bile muhalefetin, toplumun tüm kesiminin desteğine ihtiyacı var sadece gençlerin ve solun değil. Sokağa sadece gençler ve sol eğilimli insanlar çıkar, belki muhalefet bunu gözetmiş olabilir. Sokak protestoları aslında genelde kendiliğinden gelişir, bunu siz organize edemezsiniz. Mesela Gezi’nin çok kapsamlı bir protesto olacağını kimse düşünmüyordu. Ben şu anda CHP’nin süreci kötü yönettiğini düşünmüyorum” şeklinde konuştu.

“Erdoğan’ı düşünmeye itecek şey önseçime katılımın yüksek olması olur”

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve AKP’yi düşünmeye itecek şeyin 23 Mart Pazar günü yapılacak önseçime yüksek katılım olması olabileceğini belirten Gülsunar, “Önseçime katılım yüksek olursa bence Erdoğan’ı düşünmeye iten şey bu olur. Sokak protestosu olursa Erdoğan bunu, ‘marjinal gruplar sokakları karıştırıyor’ diye kullanabilir, kaybettiği meşruluğu seçmenin gözünde yeniden kazanabilir. Ama pazar günü o sandıklar patlarsa yani insanlar akın edip oy verirse o zaman başka bir tablo ortaya çıkar. Tabi iktidar o zaman geri adım atar mı bilmiyoruz ama ‘bizim yaptığımızı kabullenmeyen milyonlarca insan var’ diye düşünürler ve bu daha büyük bir etki yaratır” dedi.

İstanbul Valiliği İBB çevresini trafiğe kapatıyor: İşte kapatılan yollar! İstanbul Valiliği İBB çevresini trafiğe kapatıyor: İşte kapatılan yollar!

“Erdoğan Batı’yı çıkar ilişkileri üzerinden bağlamış olabilir”

Gülsunar ayrıca, Erdoğan’ın Avrupa ve ABD’yi gözaltından önce “bağlamış” olabileceğini ifade ettiği değerlendirmesini, şöyle noktaladı:

“Burada Batı ile olan ilişkiler azami derecede gözetilmiş gibi duruyor. Burada zaten, ‘seçime bu kadar uzun zaman varken neden bu yapıldı?’ gibi bir soru da var. Bu da uluslararası konjonktürle bağlantılı olabilir. Uluslararası konjonktür sizin içeride yapacağınız hamleye her zaman uygun olmayabilir, siyaset biliminde bu yapılan şeye ‘Otoriter Konsolidasyon’ diyoruz. Siz içeride rejimi konsolide ederken dış ilişkileri gözetmek zorundasınız. Otoriter konsolidasyona karşı en güçlü tepki Batılı demokratik ülkelerden gelebilirdi. Erdoğan Batı’yı çıkar ilişkileri üzerinden bağlamış gibi gözüküyor. Trump zaten dünyadaki demokrasiyi umursamıyor ve hatta kendi ülkesindeki demokrasiyi bile geriye götürüyor. Avrupa da şu anda Trump’ın Avrupa’yı koruma planından vazgeçmesinden ötürü Türkiye’nin iş birliğine mecbur kaldılar. Dolayısıyla Erdoğan önce orayı bağlayıp sonra bu adımı atmış olabilir, bence bu olası bir durum.”

Muhabir: BATUHAN KAYA