TİP İzmir İl Örgütü, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü programına ilişkin Konak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde açıklama yaptı. TİP İzmir İl örgütü adına açıklamayı yapan Pınar Alp, kadınların iş hayatında negatif ayrımcılığa maruz kaldığını ve var olma mücadelesi verdiğini ifade eden Alp, şunları söyledi:
Umudu örgütlemek, geleceğimizi birlikte kurmak için buradayız, yan yanayız
“Kadın emeğinin yok sayıldığı; eşitlikten, özgürlükten, insanca yaşamdan uzak bırakıldığımız bu düzene karşı direniyoruz. İş yerlerinde, sokaklarda, fabrikalarda, tarlalarda, kampüslerde her yerde biz varız. Sesimizle, emeğimizle, dayanışmamızla, umutlarımızla buradayız. Biz; üreten, büyüten, değiştiren, dönüştüren kadınlarız. Hayatın her alanında, emeğimizle varız. Biz buradayız ve hiçbir yere gitmiyoruz. Bizi yok saymaya çalışanlara inat varız. Kadın emeğini ucuz iş gücü olarak görenlere, örgütlenmemizin önüne engeller dizenlere, en ağır işlerde, en düşük ücretlerle, güvencesiz koşullarda çalışmaya mahkûm etmeye uğraşanlara inat varız. İş yerinde bizleri mobbinge ve tacize maruz bırakanlara, sokakta, evde canımıza kastedenlere, sendikalaştığımız için kapının önüne koymaya çalışanlara inat biz varız. Bizim sesimiz duyulmasın, biz varlığımızı haykırmayalım diye her yolu deniyorlar, hukuksuz gözaltı ve tutuklamalarla sindirmeye çalışıyorlar. Ama biz buradayız. Umudu örgütlemek, geleceğimizi birlikte kurmak için buradayız, yan yanayız.”
Kadın yoksulluğu her geçen gün daha da derinleşiyor
Kadın mücadelesinin tarih boyunca devam ettiğini belirten Alp, hem dünya çapında hem de Türkiye’deki mücadele örneklerine değinerek şöyle devam etti:
“Kadınlar tarih boyunca yalnızca üretmedi, aynı zamanda mücadele etti. Bugün de dünyanın dört bir yanında kız kardeşlerimiz yaşam hakkı, eşitlik ve özgürlük için direniyor. Filistin’de, İran’da, Afganistan’da, Latin Amerika’da, Türkiye’de; her yerde kadınlar adalet için, insanca bir yaşam için mücadele ediyor. Bugün, kadınların emek mücadeleleri, tarih boyunca olduğu gibi yine yolumuzu aydınlatıyor. Polonez işçileri, sendikaya üye oldukları için işten atılmalarının ardından günlerce direndi ve kadınların bu direnişi kazanımla sonuçlandı. Bu direniş, yalnızca Polonez işçileri için değil, tüm kadın işçiler için bir umut ışığı oldu. Kadın işçiler, en düşük ücretlere rağmen hayatlarını geçindirebilmek için en zor işlerde çalışmaya devam ediyor. Asgari ücrete yapılan düşük zammın ardından, kadın yoksulluğu her geçen gün daha da derinleşiyor. Özellikle kırsal kesimde ve düşük ücretli sektörlerde çalışma koşulları, bize eşit bir yaşam fırsatı tanımıyor. Kadınların en kötü koşullarda çalışarak 7 dakikada ürettikleri bir pantolonun bir aylık ücretlerine denk geldiği Özak Tekstil’de de kadınlar, tüm kadın işçilerin hakları için mücadele etti. Kadınların yolunu aydınlatan bir diğer direniş, İstanbul Esenyurt’taki HepsiJET deposunda çalışan dört kadın işçinin hakları için başlattıkları direniştir. Kadınlar, çalışma koşullarındaki mobbing ve tacizlere karşı durarak haklarını savunmak için direniyorlar.”
8 Mart’ta, tüm kız kardeşlerimizi sesimizi birlikte yükseltmeye davet ediyoruz
8 Mart için çağrıda bulunan Alp, şöyle konuştu:
“İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden, 6284’ü tartışmaya açan, kadınların ve LGBTİ artıların özgürlüklerine kasteden, nafaka hakkımıza göz diken, bir de utanmadan bu düzeni ‘aile yılı’ masalıyla süslemeye çalışanlara karşı örgütlü gücümüzle buradayız. Kadınların direnişi susturulamaz, kadın mücadelesi durdurulamaz. Biz, sadece bugün değil, her gün varız. Biliyoruz ki yan yana geldiğimizde, dayanışmamızı büyüttüğümüzde değiştiremeyeceğimiz hiçbir şey yok. Bu yüzden, 8 Mart’ta, tüm kız kardeşlerimizi sokaklarda, meydanlarda, iş yerlerinde, hayatın tam içinde sesimizi birlikte yükseltmeye davet ediyoruz. Biz varız, birlikte güçlüyüz. Bugün, kadın emeğini görünmez kılmak isteyenlere, bizi aile içine hapsetmeye çalışanlara, ‘kutsal aile’ masallarıyla toplumsal rollerimizi sırtımıza yüklemeye çalışanlara inat, isyanımızla alanlardayız. Bir kere daha haykırıyoruz: Emeğimiz bizimdir, hayatımız bizimdir, geleceğimiz bizimdir! Kadın dayanışmasıyla güçleniyoruz! Sokakta, iş yerinde, mahkemede, fabrikada; birbirimizden güç alıyor, birlikte kazanıyoruz! Bizi yalnızlaştırmaya, susturmaya çalışanlara karşı dayanışmamız en büyük gücümüzdür! Bugün buradan bir kez daha haykırıyoruz: Eşit, özgür, sömürüsüz bir dünya kurulana kadar mücadelemiz sürecek. Biz varız. Buradayız. Biz kazanacağız.”