Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul İl Örgütü, kamuoyunda 'Yenidoğan çetesi' adıyla tanınan suç örgütünün faaliyetlerini ve sağlık sisteminin özelleştirilmesini protesto etti. Acıbadem Medipol Hastanesi önünde yapılan eylemde TİP PM Üyesi Nazır Kapusuz basın açıklaması yaptı. Kapusuz, söz konusu skandalın esas failinin AKP ve MHP iktidarı ile özelleştirmeye dayalı sağlık politikaları olduğunu dile getirdi.
Kim var biliyor musunuz?
Nazır Kapusuz’un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Bebeği öldürüyorlar. Bebeğin öldüğü gece, yoğun bakım burası, uzman doktor olması lazım. Uzman doktor yok, normal doktor yok, uzman hemşire yok, normal hemşire yok. Kim var biliyor musunuz bebeğin başında? Hemşire yardımcısı… Daha üç ay önce hastane temizliğini yapan hemşire yardımcısı… Panik halde WhatsApp'tan görüntülü arıyor doktoru, hemşireyi, ‘Bu çocuk ölüyor’ diye. Peki o patron, sahibi kim? ‘Ben bu soruşturma için Bilal'i arayacağım’ diyen biri. Bilal'i arayabiliyor. İşte böyle ‘Ankara'da tanıdığım var, İstanbul'da tanıdığım var; MHP'yi tanıyorum, AKP'yi tanıyorum, bakanı tanıyorum, il müdürünü tanıyorum. Allah belanızı versin. Yetmiyor, yetmiyor... Bakın bu hastanelerden 2 tanesinin sahibi Reyap, daha 5 yıl öncesine kadar sağlık sektöründe yok. Derici, deri satıyor, deri tüccarı. Diyor ki ‘Rusya'da olaylar karışık, ihracat düştü’, röportajı var Dünya Gazetesi’ne. Diyor ki ‘Ben hastanecilik işine girmeye karar verdim, kârlı, Esenyurt'ta nüfus 800 bin, sadece bir tane devlet hastanesi var, potansiyel yüksek’. Bu bir gazeteye verilebilecek bir demeç mi? Ama o kadar meşrulaştırdılar ki sağlıktan para kazanmayı, bunu açıkça söylüyor. ‘Devlet yok ben gelirim, deri satamıyorum, hastane satarım’ diyebiliyor. Ne oldu? İki tane hastanesinde onlarca çocuk öldü.
Bu yağma çete işi değil, hastane sahipleri sağlık bakanları
Hastanelerin bir tanesinde Reyap’ta, bu çete sadece hasta yataklarını satmıyor ilaçları da satıyor. SGK'ya yazdılar 9 bin 250 liralık solunum yetmezliği için verilen ilacı almış, 10 tanesini götürmüş çete. Hemşire yalvarıyor, bir tanesini götürünce burada çocuklar ölüyor. Devletten alıp sokakta 600 liraya satıyorlar. Bu yağmayı kim yapıyor? Bakın, bu yağma bir çete işi değil. Çetenin aldığı komisyon yüzde 30, yüzde 70’i kime gidiyor? Hastane sahiplerine… Hastane sahipleri kim? Sağlık bakanları, lanet olsun, sağlık bakanları! Çete diyor ki ‘Müezzinoğlu’nu arayalım, halletsin’. Orada, çete soruşturmasıyla hastanesinde yoğun bir soruşturma var, denetim var, tüm belgeler toplanıyor, 25 Eylül 2023. Panikler, Müezzinoğlu da panik, başhekim de panik. Sonra ne oluyor biliyor musunuz? O başhekimi yönetim kurulu başkanı yapıyor 7 ay sonra. Hadi diyelim ki senin hiçbir şeyden haberin yoktu başhekimin yaptı. E denetim geçirdin, öğrendin. Ödül veriyor ödül! Neyin ödülü? Ciro ödülü. O ciro ödülü o kadar baskın ki… Yine bir örnek vereyim. MHP, Devlet Bahçeli'nin koruma müdürü çeteye baskı yapıyor, diyor ki ‘Benim 30 yoğun bakım yatağım var, bir aydır 27-28’de’. Bakın, açgözlülüğe bakın. 2-3 tanesi boş kalmış diye çeteye baskı yapıyor. Bunların nedeni ne peki? Bunların nedeni sağlığı satılabilir hale getirmeleri."
Bu çetenin başı AKP, MHP'dir
2003’ten bu yana özel hastane sayılarının 240’lardan 550’lere geldiğini belirten Nazır Kapusuz şöyle devam etti:
"Soruyorum, son 20-30 yılda şu Üsküdar'da yeni açılan bir tane devlet polikliniği var mı? Hâlâ Üsküdar Devlet Hastanesi'ne gidiyoruz, hâlâ Numune Hastanesi’nin depremden yıkılan binaları yüzünden barakalara taşınan polikliniğine gidiyoruz. Ama hastane sahipleri iki katına çıkmış. Bundan nasiplenenler de iktidara yakın ekipler olmuş. Bu çetenin başı AKP ve MHP'dir, onlarla ilişkisi olmayan tek bir hastane sahibi yok. Biz bu yağma düzenini engelleyeceğiz. Biz bu yağma düzenine izin vermeyeceğiz. Bugün bebekleri öldürenler, yarın yaşlıları öldürecekler. Bu haberler yoğunlaşınca bize akan ihbarın sonu yok. Özel engelli eğitimlerinde çocuklar üzerinden nasıl para kazanıldığı, yaşlılar üzerinden nasıl para kazanıldığı ortada. Bakın, 2025 bütçesine, ülkenin yaşlı nüfusu artıyor değil mi? Devletin yaşlı bakım merkezlerinde kaç kişi kalıyor biliyor musunuz? 7 bin 500 kişi. Bütçede demiş ki ‘Kapasiteyi artıracağım’, 7 bin 550’ye çıkartmış, 2026’da 7 bin 600’e çıkartmış, 2027’de 7 bin 750’ye çıkartmış. 50’şer 50’şer arttıracak. Ne olacak bunlar? Özele gidecek. Engelliler nereye gidecek? Özele gidecek. Özel eğitim isteyen çocuklar nereye gidecek? Özele gidecek. Orada açılan hastanelerin, kurumların haddi hesabı yok. Açık söylüyoruz: Hayatımız, ömrümüz, tüm mücadeleniz bununla da geçse tüm bu hastaneleri kapatacağız! İçindeki personelleriyle birlikte kamulaştıracağız. Halkın olan hizmet halkın olacak! Bu yağmacılara izin vermeyeceğiz.
Biz bunlara izin vermeyeceğiz
Bakın yine söylüyorum, bu yağmayı bilmemezlik yapamazlar. Bir örnek veriyorum, Medipol. Sahibi kim? Fahrettn Koca. Polis kayıtlarında, onlar dinlerken ölüyor çocuklar. Diyor ki hemşire ‘Yardım edin’. Polis de bunu dinliyor, müdahale edemiyor. Niye edemiyor biliyor musunuz? Bu soruşturma Fahrettin Koca'nın masasında 7 ay izin bekliyor. Niye? Kendisi de var. Aynı Medipol her yeri hastane yapıyor, nasıl yapıyor? Buradaki kamu arazilerini işgal ederek. Biz bunlara izin vermeyeceğiz, bu hastaneleri kamulaştıracağız. Geçmişe yönelik 20 yıllık tüm dosyaları açacağız. Sağlık gibi temel bir hizmeti artık halkın ücretsiz ulaşabileceği, kolay ulaşabileceği bir hale getireceğiz. Tüm mücadelemiz bunun için."