RÖPORTAJ: GÖNÜL SOYOĞUL

İlk ve son görüşmemiz 24 Aralık 2019 tarihini taşıyor; Karşıyaka Belediye Başkanlığı koltuğunda 9 ayını tamamladığında. İlçe belediye başkanı olarak söyleşi yaptığım üç belediye başkanından biriydi. Farklı olduğunu sezdiğim, ezber sözcüklere artık tahammül edemediğim için seçmiştim Cemil Tugay’ı ve o röportaj sonrasında kendime hak da vermiştim; evet, farklıydı. En azından tanınmış siyasetçi profilinden uzak ezbersiz bir portre çizmişti.

O koltukta yaptığımız söyleşiye ‘Güç aslında bir yük’ sözünü başlığını yakıştırmışız, kendisi olmaktan çıkmak zorunda kaldığını, sıradanlığın konforundan uzaklaşınca kendini ‘sıkışmış’ hissettiğini anlatıyordu bir anlamda.

Ama artık o gücün hazzını keşfetmiş gibi duruyor, öyle de ifade ediyor zaten. Artık gücü de sorumluluğu da tıpkı oturduğu koltuk gibi büyük. Artık 5 yıllık bir deneyime sahip. O deneyim Büyükşehir Belediyesi’ne nasıl yansıyacak, biz vatandaşlar hayatımızda varlığını nasıl hissedeceğiz, boğucu kent yaşamında nasıl bir nefes alanı açacak bizlere? Yaşayıp göreceğiz…

Devasa sorunlarla devraldığı Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunda henüz birinci ayını tamamlamış bir başkan olduğunu unutmadan, aklımdaki yüzlerce soru için henüz zamanın erken olduğu düşüncesiyle, küçük dokunuşlardı sorularım. Tıpkı onun röportaj sonunda bize ‘bana biraz zaman tanıyın’ dediği gibi, o zamanı tanıyarak… Böyle okuyun lütfen söyleşiyi…

Gönül Soyoğul: Karşıyaka Belediye Başkanlığı’nızın ilk yılında yaptığımız sohbette tanınır olmaktan pek hoşlanmadığınızı konuşmuştuk. ‘Görev gereği’ küpe takmaktan vazgeçtiğinizi, kravat takmaktan hoşlanmadığınızı öğrenmiştik. Biraz daha kendinizi tanıttıktan sonra “Yeniden kendim olmayı deneyeceğim” demiştiniz. Şimdi büyükşehirdesiniz, yükünüz, üzerinizdeki baskı daha ağır. “Kendi” olma hayalinizden biraz daha uzaklaştınız sanırım, ne dersiniz?

Cemil Tugay: Yeni başladığım zamanlarda biraz duruma adapte olmaya çalışıyordum ve kendimi biraz sıkışmış hissediyordum ama şu anda açıkçası belediye başkanlığını işini biraz daha detaylı olarak aklımda oturttuğum için daha hazırım, zihinsel olarak da... Dolayısıyla kendimi çok baskı altında ve sıkışmış hissetmiyorum. Tam tersine daha tanıdık bildik bir ortamda gibi hissediyorum. 5 sene belediye başkanlığı yaptım ve arkasında bu sürece başladım. Keyifli ve güzel taraflarını biraz daha fazla hissediyorum. Orada da beni en fazla mutlu eden şey birincisi insanlarımızın gösterdiği sevgi ve saygı gerçekten çok etkileyici oluyor, diğeri de şehirde iyi değişiklikler yapabilme imkanı. Gördüğümüz problemlere anında müdahale edip de onları bir an önce düzeltebilme gücü çok iyi bir şey. İnsana çok iyi hissettiriyor. Şu anda istediğim şekilde rahat giyinebileceğimi de düşünüyorum açıkçası. Özel bir şeyim yok, kısıtlama varmış gibi bir durum yok. Benim tercihim bu, bugün biraz önce İtalyan Konsolosu geldi, dün İngiliz Büyükelçisi geldi. Böyle insanların karşısına tabi kravatla çıkmanız gerekiyor. Protokol üyeleri için giyiniyorum ama mesela geçen hafta sonu kot pantolonla Kayadibi köyünde etkinliğe katıldım, Makedonya göçmenlerinin etkinliğine katıldım. Zaten herkes bana alıştı, ben herkese alıştım, şu an öyle bir konu yok.

"KARŞIYAKA İÇİN KENDİME NOTUM 75-80"

Gönül Soyoğul: Karşıyaka’da istediklerinizi, hayal ettiklerinizi hayata geçirebildiniz mi? Farklı olmak, iz bırakmaktan bahsediyordunuz. Ne düşünüyorsunuz bu 5 yıllık süre için, aslında başkanlar hep ikinci dönemi ister. Başladıkları projelerini bitiriebilmek için… Bir not vermeniz gerekse, Karşıyaka’daki 5 yıllık süreç için kendinize kaç verirdiniz?

Cemil Tugay: Karşıyaka’daki belediye başkanlığıma samimi olarak söylüyorum 75-80 arası bir not verirdim. Geriye kalan süreç de kenti tanımak, belediye başkanlığıyla ilgili o şeyin kapsamını daha iyi oturtabilmek açısından bir deneyim sürecine ihtiyaç vardı. O deneyim sürecinden kaynaklanan bir eksiklik olarak ifade edebilirim. Yani şunu söylemeye çalışıyorum, insan ister istemez başladığı zaman belediyenin yetki ve sorumlulukları, mevzuattan gelen hakları, gücü, insan kaynaklarını yönetmek, maliyeti yönetmek, iletişimi yönetmek gibi konularda çok deneyimli olması lazım. Bunun bir okulu yok. Sonuçta bir noktadan başlıyorsunuz ve deneyimliyorsunuz. O deneyim sürecinde istediğim performansı gösterememiş olabilirim ama bir noktadan sonra çok güzel, çok başarılı işler yaptık. Onun orada izleri var.

Şöyle anlatayım, dün Karşıyaka’da bir yerde yemek yiyordum, arkadaşlarımız geçiyordu Karşıyaka Belediyesi’nin çalışanları. Beni gördüler restoranın içerisinde ve çok içten bir sevgiyle el salladılar, ben de aynı şekilde onlara karşılık verdim ve o an şunu hissettim, aramızda bir bağ kurulmuş ve biz gerçekten bir şekilde birbirini iyi hatırlayacak insanlarız. Sorunlar yaşandı, yaşanır ve yaşanacaktır ama herkes kimin ne niyette olduğunu ve ne kadar çaba gösterdiğini çok iyi biliyor. Aynı şeyi kentte yaptığımız pek düzenlemeyle ilgili olarak, bugün gururla anlattığımız işler olarak Türkiye’ye örnek olacak pek çok iş yaptık orada. Girişimcilik merkezinden tutun, Sivil Toplum Yerleşkesi’ne, Mutfak Sanatları Merkezi’nden tutun çok yenilikçi bir sürü restoran, işletme, kafeterya, spor tesisi, macera planı gibi onlarca şey. Yeşil dokusunu çok arttırdık, çöp toplama sistemini değiştirdik filan, kurum içerisinde sürdürülebilirlik ilgili çok yenilikçi bir çalışma yaptık. Karşıyaka Belediyesi’nin arşivi tamamen dijitalleşti. Bunların hepsi kalıcı izlerdi, Bunlar çok önemli işler ve başarılardı, herkesin yapamayacağı işlerdi. O nedenle çok başarılı olduğuma inanıyorum ama kendime eksik bıraktığım noktada o yeni başladığım dönemde deneyimleme dönemiydi.

Gönül Soyoğul: O dönemde Büyükşehirin desteğini maddi anlamda alabilmiş miydiniz? Yanılmıyorsam onun eksik kaldığını söylemiştiniz o dönemde. Karşıyaka’yı çok yüksek borçla devraldığınızı da herkes biliyor zaten.

Cemil Tugay: Geçen gün İzmir Büyükşehir Belediyemizin Genel Sekreteri ile bir başka ilçe belediyesi ile ortak proje yapma hakkında konuşurken bana, dedi ki, ‘Geçen dönem İzBB’nin proje yapmadığı tek ilçe Karşıyaka’ydı’ ben de o an anlamış oldum. Bir Karşıyaka bir de sanırım Selçuk’a proje yapmamış. Neyse ama ortak proje yoktu yani, biz kendi projelerimizi kendimiz yaptık. Başka anlamda da katkı almadık.

Gönül Soyoğul: Şimdi Büyükşehir sizsiniz, bu eksikliği kapatmak için bu durum Karşıyaka’ya bir artı getirir mi?

Cemil Tugay: Ben adaletli davranmak eğilimindeyim. Önceliğimiz İzmir’in tamamına öncelikli ihtiyaçlar çerçevesinde çalışma yapmak. İlçe belediye başkanı arkadaşlarımızla kendimi çok yakın olarak görüyorum, samimi olarak söylüyorum. Her biriyle abi kardeş gibi hissediyorum. Öyle bir yakınlıkla çalışıyoruz. Herkes birbirini anlıyor. Bana bir belediye başkanı arkadaşım bir konuyu ilettiği zaman onun için önemli olduğunu hissettiğim anda derhal harekete geçiyorum. Bekleyen birçok konuyu çözüyoruz, çözeceğiz. Daha önce bazen iki başkan konuşuyor ama konu beklemeye, uykuya alınıyordu ve nedenini hiç kimse bilmiyordu. Bizde öyle olmuyor, konuştuğumuz an telefonu elime alıyorum ve hallediyoruz.

Gönül Soyoğul: Büyükşehir’de henüz bir ayı doldursanız da bir fotoğraf çekmişsinizdir elbet… Nasıl bir tabloyla karşılaştınız?

Cemil Tugay: Bir kere İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olmaktan gurur duyuyorum. Burada gördüğüm kurum da gerçekten çok büyük, güçlü ve bu güç ve büyüklüğü nedeniyle de herkesin gurur duyması gereken bir kurum.

Sorun var mı? Var. İdari yapı benim tahayyülümdeki gibi değil, o da doğaldır çünkü her başkanın bakışı farklıdır. Ben biraz daha hızlı çalışan, biraz daha öncelikleri halkın öncelikleriyle örtüşen bir belediye istiyorum. Çalışmamız da bu yönde olsun istiyorum. Yaptığımız işlerin halka zarar vermesini değil onların yaşamını kolaylaştırmasını ve rahatlatmasını istiyorum. Bir tane örnek vereyim, 2 tane otobüs hattını yeniden açtık. Bir tanesi Menderes-Konak 508 diğeri de Mavişehir-Konak 121. Bu 121 yıllardır söylenir bana, ben de defalarca iletmişimdir. 508’i de seçim kampanyam sırasında Menderes halkı istedi. Bunların yapılmasını istediğim zaman karşımda bir bürokratik duruş gördüm. Onlara şunu söyledim, dedim ki, ‘Bizim halkın bu kadar yoğun istediği bir talebi görmezden gelme hakkımız var mı?’ İşin mali, idari ya da bana bahsedilen başka yönleri kesinlikle çok büyütülecek şeyler değildi. O nedenle bu 2 hattın devreye alınması gerektiği konusunda ısrar ettim ve alındı. Arkasından çok büyük bir memnuniyet ifadesi oldu insanlardan ve hala devam ediyor.

BİSİKLET YOLU ESKİ HALİNE DÖNECEK

Bir bulvarımız var tek yöne çevrildi ve bisiklet yolu konuldu. (Alsancak Şehit Nevres Bulvarı ve Vasıf Çınar Bulvarı’na açılan bisiklet yolu nedeniyle yolun tek şeride düşürülmesini kastederek) Bu yapıldığı zaman çok fazla itiraz oldu. Ben de eskiden Alsancak’ta muayenehanem olduğu için oradaki trafiği ve yoğunluğu çok iyi biliyorum. Konuştuk bunu o zaman Büyükşehirin planlama ekibiyle, başkandan böyle bir talimat geldiğini ve yapıldığını söylediler. Oradaki rahatsızlık bitmedi. Ben şimdi oranın eski haline dönmesi için konuştum arkadaşlarla ve eski haline dönecek. Bundan bahsettiğim herkes çok doğru bir karar olduğunu söylüyor. Bu işte yönetime bakış açısıdır. Başkanın bu açıdan bazen çok önemi oluyor. Belediye bürokrasisinin de başkanı yanlış yönlendirmeyen isimlerden oluşması gerekiyor.

"KADRODAKİ DEĞİŞİMİN DOĞRULUĞUNDAN EMİNİM"

Gönül Soyoğul: Herkes en yakınında çalıştığı insanları seçmek, kilit noktalarda kendisine yakın, iş yapma biçimini bildiği isimlerle çalışmak ister. Ama hamlelerinize bakınca, bu revize daha büyük olacakmış, devam edecekmiş gibi geliyor.

Cemil Tugay: Ben Karşıyaka Belediye başkanlığı yaptım 5 yıl, büyükşehirle çok ilişkimiz oldu. İzmir’de yaşıyorum, metropolde yaşıyordum ve belediye bürokrasisinde nerede hatalar yapıldığını gördüm. Sonuçta bu görev 6 Nisan günü mazbata almamla başlayan bir süreç değil. Ben, İzmir’i her şeyiyle yaşayan, belediye başkanlığı yapan ve buranın ekibiyle de doğrudan teması olan, mesela Karşıyaka Belediyesi’nden aldığımız birçok kararı büyükşehir karara gönderen, ortak bazı karara sokmaya çalışan yoldan geldim. Halkın beklentileriyle örtüşen kararlar almak ve hızlı çalışmak açısından söylüyorum. Bu 2 açıdan söylüyorum. Bu 2 açıdan revizyona ihtiyacı vardı, her birisinin gerekçesi var. Her birisini uzun uzun anlatabilirim. Kimi neden görevden aldığımı ve yerine neden o yeni atamayı yaptığımı uzun uzun anlatabilirim ama bu kurum içi bir konudur. Kimsenin üzülmesini istemem o nedenle bu kararları sessiz bir şekilde alıyoruz ama kararların doğruluğuna da eminim. İnsanlar bunu zaman içerisinde görecek. Şu anda da aslında küçük küçük dokunuşlar görülüyor olmalı. İzmir’de halkın hizmetleriyle örtüşen bir belediyecilik anlayışını herkes görecek.

Gönül Soyoğul: CHP’li bir belediyeyi devraldınız, ‘baltanın sapı’ sizden yani… AKP’li bir belediye olsaydı, sanırım daha açık konuşurdunuz, belki de suçlardınız. AmaBüyükşehir’in bütçesinin zorlandığı, çok borç olduğu, bazı şirketlerde ödemelerin geciktiği konuşuluyor çokça. Gelirler ve giderler açısından, nedir gerçeklik payı?

Cemil Tugay: Basitçe büyükşehir belediyesinin aylık gelir ve gideri ortada ve oradaki problem de belli. Gelirler giderleri karşılamıyor ve iş ekside gidiyor. Basitçe böyle bir gerçek var, bunun düzelmesi için de gelirin artması giderin azalması gerekiyor, bunun başka bir yolu yok. Bir kere şunu altını çizmek lazım, 2019-2024 yılları arasında bütün belediyeler çok zor bir dönem geçirdi. Bu, İstanbul’u da Ankara’yı da kapsar ve emin olun hiçbir yerde hiçbir belediye ekonomik açıdan rahat değil. Dolayısıyla İzBB’de de sıkıntılar var ama bunu geçen dönem içerisinde yaşanan öncelikle pandemi, ekonomik kriz, arada İzmir depremi ve 6 Şubat depremi etkiledi. Ülkenin ekonomisini etkiledi ve belediyenin dengesini de bozdu. Bunların etkileri İzBB’de de var. Sonuçta ortaya çıkan olumsuz bir durum var ama dönüp de, şunun suçudur bunun suçudur diye konuşmak istemem. Sadece CHP’li oldukları için değil, aynı zamanda bunun kimseye faydası yok. Ben dönüp de halkımıza ‘Belediye ekonomik açıdan çok kötü durumda’ desem insanların morali bozulacak. Benim görevim bunu bir an önce düzeltmek, gerekli önlemleri almak. Biraz zamana ihtiyaç var sadece.

"HER TÜRLÜ İSRAFTAN KAÇINACAĞIZ"

Gönül Soyoğul: Bütçedeki sorunları nasıl çözeceksiniz? Denge nasıl kurulacak? Genelde bütçe açıklarının ceremesini zam olarak vatandaş öder. Kadro operasyonları ile mi tasarruf edilecek? Yoksa doğrudan halkın cebine mi yansıyacak?

Cemil Tugay: Karşıyaka’daki deneyimim yol gösterici oldu. Orada şöyle oluyor, çok anormal bir baskı altında çalıştık. İddia ediyorum hükümetin ekonomik açıdan en fazla baskı altında tuttuğu belediye Karşıyaka Belediyesi’dir. Son 2 yıldır çok haksız ve hukuksuz bir şekilde vergi SSK borçları nedeniyle bütün mallarına tedbir konmuş durumda. 10 kez kaldırılması gereken tedbir kararı kaldırılmıyor. Onun haricinde İller Bankası’ndan gelen payla belediyeler ayakta kalır. İller Bankası’ndan gelen paylara bakın ne kadar düştüğünüzü görebilirsiniz. Genel anlamda çok ağır bir şeye mahkum edildi. Karşıyaka gerçekten bir şekilde cezalandırılıyormuş gibi davranılıyordu. Bu anlamda benim belediye başkanlığı yapış şeklimin de etkisi olmuş olabilir. TOKİ’nin arazi satamadığı tek yerdir Karşıyaka. Bunların yaşandığı ve ayrıca bakın bakalım Karşıyaka’da anormal bir gökdelen ya da imar kararı var mı? Yok, çünkü Karşıyaka’yı ranta kapattık. O nedenle muhtemelen baskı altında tuttular ve böyle bir süreçten sonra ağır bir ekonomik sıkıntı yaşarken diğer taraftan hangi noktalarda nasıl önlem alınabileceğini ve nasıl çalışılabileceğini öğrendik. Çok dramatik örnekleri vardır ama israf anlamında hiçbir harcama yapmadığımızı, yatırımları belediye eliyle yaptığımızı, mesela o zaman hep anlatmıştım. Gaziantep’te bir ilçe belediyesinin 20 milyon TL’ye yaptırdığı bir bisiklet parkını kendi imkanlarımızla 750 bin TL’ye nasıl yaptığımızı insanlara anlatmıştım.

Büyükşehir’e dönersek mantalite aynı eylemler farklı olacak. Her türlü israftan kaçınacağız. Burada harcadığımız paranın halkın parası olduğunu unutmadan herkes çalışacak. Diğer taraftan yatırımlarını planlarken hangisinin öncelikli olduğunu, hangisinin önemli olduğunu, hangisinin halkın ihtiyacını daha fazla karşılamak için yapılması gerektiğini gözeterek planlayacak herkes. Belediye, kendi operasyonel kabiliyetini güçlendirecek, şu anda da bunu yapıyoruz. Mesala yıllardır İz Beton bütün işlerini müteahhitlere vermiş ve kendisi hemen hemen hiçbir şey yapmamış. Şimdi kendisi yapacak. Bunları yapınca ister istemez bir gelir gider dengesi kendi kendine kuruluyor.

İŞTEN ÇIKARMALAR İÇİN NE DİYOR?

Gönül Soyoğul: Şu anda Büyükşehir’de kaç kişi çalışıyor?

Cemil Tugay: Şu anda 37 bin civarı insan çalışıyor. Aziz Kocaoğlu 26 bin kişiyle devretmiş. 37 binin de biraz üzerinde, 11 bin civarı bir ilave var.

Gönül Soyoğul: Başkanlar değişeceklerini, aday yapılmayacaklarını öğrendikten sonra Büyükşehir dahil tüm ilçe belediyelerinde işe alımlar oldu ama rakamları tam bilemiyoruz. Ayrıca tüm belediyelerde ‘bankamatik çalışan’ diye bir durum var. Bu konularla ilgili ne yapacaksınız?

Cemil Tugay: Dediniz ya, idari yapıyı neden değiştiriyorsunuz diye. İdari yapıyı değiştirme nedenlerimden birisi budur. Ben 37 bin kişiyi tek başıma takip edemem. Nasıl takip edeceğim? Genel Sekreter, genel sekreter yardımcıları, daire başkanlıkları ve müdürler, idari yapı üzerinden takip edeceğiz. Dolayısıyla burada bu konulara da dikkat edeceğimizden emin olduğumuz insanları getirdiğimiz zaman onlar buna müsaade etmeyecekler. Şu ana kadar bana yansıyan bir bankamatik memuru olayı yok. Ama arkadaşlarımız öyle birini tespit ederlerse derhal gereğini yerine getireceklerdir. O yüzden sormuyorum bile.

Gönül Soyoğul: Sizin göreve getirdiğiniz kişiler, özellikle ocak ayından, seçim hattına girildikten sonra işe alınanların işten çıkarılacağı konuşuluyor. Böyle bir şey var mı?

Cemil Tugay: Hayır, böyle bir şey kesinlikle yok. Kesinlikle yok.

Gönül Soyoğul: Dün bu konuyla alakalı bir haber okudum. Sendika yetkilileriyle bir görüşme olduğu ve 3 maddede anlaşıldığı söyleniyor?

Cemil Tugay: Bana, ‘Kimleri çıkarıyorsunuz, neden?’ dendiğinde 3 tane başlık söyledim, bir tanesi güvenlik soruşturması tamamlanmadan ve o konu netleşmeden alınmış isimler var, bir diğeri 0toplu iş sözleşmesine bir madde konmuş, ‘Bizde çalışan bir işçi emekli olunursa onun yerine çocuğu alınacak’ diye böyle bir şey taahhüt edilmiş. Ona binaen çocuğu işe alınmış ama kendisi de emekli olmamış insanlar var. İZSU’nun insan kaynaklarının olumsuz görüş verdiği ama buna rağmen işe alınan insanlar var. Şu anda net bir rakam bilmiyorum. Ama herkesi işten çıkaracağız ya da şu tarihten sonra gelenler çıkacak diye bir şey kesinlikle yok. Demin söylediğim gibi, üzgünüm bunu söylemekten ama işe başladığının ertesi günü ücretsiz izne çıkarılanlar var. Bunu da anlamlandıramadım. Böyle bir grup da var, bir kişi değil bir grup. Bunların neden böyle olduğunu anlamıyorum ama arkadaşlarımız çalışıyor, inceliyor.

Gönül Soyoğul: Şirketlerle ilgili durum nedir? Onların da raporunu aldınız mı? Bütün yönetim kuruları değişiyor mu? Şu anda bazı ödeneklerin ödenemediği, bazı gecikmeler olduğu konuşuluyor. Nedir bu sıkıntı, ne zaman giderilir?

Cemil Tugay: Kamuoyunda bilinen ödeme sıkıntısının en yoğun yaşandığı şirket İz Beton şirketi, İz Beton Nisan’dan aralık sonuna kadar toplam 2 buçuk milyar TL’lik çek karşılığı borçlanma yapmış. Burada bir tuhaflık var. Bunlar bir taraftan araştırılıyor. Alacaklılarla ilgili de arkadaşlarımız görüştüler ve bir uzlaşmaya vardılar. Ödeme güçlüğü çektiğimiz bir durum yok. Personel maaşları da dün yattı (6 Mayıs Pazartesi günü). Sıkıntı olmasın diye önlem alıyoruz, azami tasarruf yapıyoruz, yatırımları ona göre yönlendiriyoruz ve harcamalarımızı ona göre yapıyoruz. Şu anda her şey yolunda.

Gönül Soyoğul: İlçe belediyelerinin de sıkıntıları var.

Cemil Tugay: Onların sıkıntıları daha fazla gibi görünüyor. Onlara desteğimiz var ve olmaya da devam edecek.

Gönül Soyoğul: Belediye binanız yok. Ne düşünüyorsunuz? Sizin bu 5 yıllık görevinizde bitirebilir misiniz?

Cemil Tugay:Bitiririz. 2-3 yıl içerisinde bitirmeyi düşünüyoruz. Mümkünse bitirip oturmayı düşünüyoruz.

"LUNAPARK KÜLTÜRPARK'TAN KALKACAK"

Gönül Soyoğul: Kültürpark için neler yapacaksınız? İzmir’in akciğeri diye nitelenen yer kötü durumda. Aziz Bey döneminde hazırlanan proje çok tartışıldı, Tunç Bey döneminde ise proje bile tartışılamadı, oysa pek çok STK’ya fikri sorulmuştu neler istendiğinle ilgili. Sizin kafanızda ne var?

Cemil Tugay: Kültürpark İzmir’in tam merkezinde, çevresinde çok yoğun yerleşimin olduğu en potansiyelli sosyal kullanım alanı ve aynı zamanda şehrin akciğeri diyebileceğimiz bir yeşil alan. Kamuoyunda insanların yüzde 90’ının ortaklaşmış olduğu, beklediği yeşil dokusunun korunması, geliştirilmesi, yeni bir beton yapı sert zemin oluşturulmayan ve biraz daha fonksiyonel olarak işgallerden kurtarılmış, halkın daha fazla spor, kültür tesisiyle kullanabildiği bir alana dönüşmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için daha önce varılmış uzlaşmalar benim için bir rehberdir, onun gereğini yerine getirdiğim zaman sorun ortadan kalkacak. Adım adım orayla ilgili, o temizliği, düzenlemeyi ve insanlar için daha aktif kullandıkları bir alana dönüşmeyi sağlayacağız. Daha fazla yeşil dokusu olacak, var olan korunacak. Gereksiz bütün sert zeminleri kaldırmayı düşünüyorum. Orayı insanlarımızın daha güvenle ve yoğun kullanılan bir alana dönüştürmeyi hedefliyorum. Yeni bir bina asla yapmayacağız. Var olan ve tamir edilmesi gereken yerleri tamir edeceğiz. Var olan spor tesislerini iyileştirmek ya da bazı yapıların spor alanı olarak daha iyi kullanılması için çalışma yapacağız. Detaylı planları arkadaşlarımız çalışmaya başladılar. Genel anlamda belediye ve toplumun uzlaşmış olduğu konular benim için rehberdir.

Gönül Soyoğul: Pazar da olacak mı?

Cemil Tugay: Pazar olmaması lazım, bu şekilde olmaması lazım ama şunu da bilmek lazım. O pazarı seven insanlar da var. Bir tarafındaüreticiler bir tarafında tüketiciler olarak. Başka bir yer bulacağız. Lunaparkı büyük ihtimalle kalkacağız. Sözleşme süresi dolmak üzere zaten,  lunaparkta çok yoğun bir talep olmadığını gördük. Bir oyun, eğlence alanı tasarlanabilir ancak şu andaki haliyle değil. Dünyanın pek çok güzel yerinde, şehir parklarında gezdim ve gördüm. Şu anda sahip olduğumuz lunaparkın uygun olmadığını düşünüyorum. Eğlence parkı ya da ünitenin park içerisinde olmayacağı anlamına gelmiyor. Temizliği, düzeni ve görüntüsü açısından İzmir’e biraz daha uygun bir şey düşünüyorum.

Gönül Soyoğul: Eskişehir’i görmüşsünüzdür. Büyükerşen orada birçok oyun parkı yaptı.

Cemil Tugay: Onlar şehrin dışında var. Aslında dünyanın çoğu yerinde bu eğlence parkları artık şehrin biraz kenarında, dışında oluyor. Çok uzak bir alanda değil ama dışarıda. Legoland tarzı bir şeye aslında ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Şu anda kesin bir projeye dönüştürmediğimiz için biraz söylerken çekiniyorum ama Kültürpark’ta mı yapmak yoksa başka bir konumu, daha rahat kullanılacak bir alanı düşünebilir miyiz? Diye düşünüyorum.

"SU FATURALARI KADEMELİ OLARAK DÜŞECEK"

Gönül Soyoğul: Su faturalarıyla ilgili kısmi bir indirim oldu. Bunun arkası gelecek mi? İstediğiniz bu muydu?

Cemil Tugay: Şöyle söyleyeyim, dedim ki, ‘Bütçenin gerçeklerini gözden gelerek bu iş yapılmaz’. Mutlaka indirilmelidir ama bunun için hazırlık yapmamız lazım. İZSU’nun işleyişini felç etmeden indirim yapmamız lazım. Kademe kademe indireceğimizi söyledim ve öyle yapacağız. Şu anda ilk 4 metreküp üzerinden, emekliler için bir indirim yaptık. Şimdi öğrenci evleri için bir indirim yapacağız. Bazı işletmeler için özel indirimler yapmayı düşünüyorum. Böyle kademe kademe, işin adaletini gözeterek ve İZSU’nun işleyişini felç etmeden devam edeceğiz.

Gönül Soyoğul: Seçim döneminde muhalefetle iktidarın yarıştığı konulardan biri ulaşım indirimiydi. Nasıl olacak?

Cemil Tugay: İzmir’de ulaşım muadili sayılabilecek büyükşehirlere göre pahalı değil ancak avantaj sağlamak için çalışmalar yapıyoruz. ESHOT genel müdürümüzü değiştirdik şimdi 90 dakika için yakında bir karar alacağız ve 90 dakika uygulamasını geri getireceğiz. Tunç Soyer ayrılmadan için UKOME’ye karar götürdü ama o rasyonel değildi. Şu anda daha uygulanabilir 90 dakika aktarma için çalışacağız ve UKOME’ye götüreceğiz.

"BUCA METROSU'NDA 2.5 YILLIK GECİKME VAR"

Gönül Soyoğul: Tunç Soyer Narlıdere metrosunu açmak için acele etti. Ben kullanmadım ama kullananlar istasyonlar dahil ‘en az 6 ay işi var’ diyor ve güvenli olmadığı söyleniyor istasyonların…

Cemil Tugay: (başıyla onaylıyor)Raylı sistemlerin yönetimiyle alakalı sıkıntı benim gözümde net olarak vardı. Göreve başlamadan önce de görüyordum bunu ama başladıktan sonra aldığım bilgilerle daha net anladım. Raylı Sistemler Daire Başkanı’nı bu yüzden değiştirdim. Daha uzun açıklama yapmak istemedim ama Narlıdere Metrosu’nun gecikmesi ve bu halde açılması, Buca Metrosu da ön görülenin gerisinden gidiyormuş. Normalde Ekim 2025’te geri ödemeleri başlayacak. O tarihe kadar planlanmış bir işti, şu an itibariyle 2, 2 buçuk yıl gibi bir gecikme var.

Gönül Soyoğul: Nereden kaynaklanıyor bu gecikme?

Cemil Tugay: Yönetim hataları, tamamen… Tekrar söylüyorum işleyişin yeterince hızlı olmaması, projelerin sürekli yenilenmesi ve projelerin revizelerde nitelik kaybetmesi esas problemdir.

Gönül Soyoğul: 2,5 yıllık gecikme Buca metrosu için çok ciddi bir sorun.

Cemil Tugay: Ben firmayla konuştum. Biz de özverili davranacağız. Sabah Buca-Otogar arasındaki ONAT Tüneli’ne gittim, onu yapan firmayla konuştum ve mümkün olan en kısa sürede bitmesi için destek vermelerini rica ettim. Biz de üstümüze düşeni yapacağız çünkü o yola çok ihtiyaç var. Yeşildere trafiğini, Ankara Caddesi’nin trafiğini epey azaltacak bir bağlantı yolu orası, firma çok hızlandı ve 7/24 çalışıyorlar. İnşallah orası da hızlıca bitecek ve önümüzdeki yıl açacağız.

"EŞİM BELEDİYE İŞLERİNE ASLA MÜDAHE ETMEZ"

Gönül Soyoğul: Tunç Bey zamanında en çok eleştirilen ya da gıybeti yapılan konu eşinin belediye işlerine çok müdahil olduğu yönündeydi. Hatta ‘Büyükşehir’de eş başkanlık var’ diye espriler yapılıyordu.. Sizin eşinizin katılımı, müdahalesi olur mu?

Cemil Tugay: Belediyeyi belediye başkanları yönetmeli, onların eşleri belediye başkanları için kıymetli insanlardır ama yani belediye başkanının üzerinden olmayan her türlü müdahale yanlıştır. Ben geçen dönemle alakalı eleştiri yapmıyorum ama benim eşimin geçen 5 yıl içerisinde Karşıyaka’da bir duruşu vardı ve burada da aynı şekilde devam ediyor. Her zaman yanımda, olması gereken yerde olan, zaman zaman ondan beklenen sorumlulukları da yerine getiren ama asla belediyenin idari yapısına ve işlerine müdahale etmeyen bir insandı, böyle de devam edecek.

Gönül Soyoğul: Eşrefpaşa Hastanesi’nde olanları sormak istiyorum. Başhekim ve yardımcıları istifa etti. Sizin elinizi rahatlamak açısından mı ne anlamda istifa ettiler?Dün başhekimle görüştük, onların açıklaması şu; ‘Başkan’la alakalı değil, süreçte çok geç kalındı. Ek hizmet binası olmadığı takdirde Eşrefpaşa Hastanesi’nin işlevini yerine getiremeyeceğini, bu konuda muhatap da bulamadıklarını’ ifade ettiler.

EŞREFPAŞA HASTANESİNE YENİ MİSYON

Cemil Tugay: Öncelikle bunu söyleyebilirim, bu doğru değil, bunu bilmek gerek ama kendi kararlarıdır bunu da söylüyorum. Ben onları görevden almadım ama istifalarının projeyle bir alakası yok. Bunu belki onlara mı sormanız lazım bilemiyorum. Meselenin bu olmadığına eminim. Gönül hanım, ben doktorum biliyorsunuz. Eşrefpaşa Hastanesi’nin 750 çalışanı var ve uzun süredir o hizmet binası boş, yeni kapanmış değil. Bu binanın ‘depreme dayanıksızdır’ kararı çok önce alınmış. İhalesine de biz hiç karışmadık. İhalesi yapıldı, 4-5 firma dosya almasına rağmen ihaleye girilmedi. Neden olduğunu bilmiyorum ama proje çok büyük ve yeni belediye binası kadar kapsamlı bir proje. Buradan dolayı arkadaşlarımızla yarın bu konuyla alakası olan herkesle bir araya gelerek bunun nedenleri konuşacağız, bir yol haritası çizeceğiz. Mutlaka bir yol haritası çizilecek ve Eşrefpaşa Hastanesi var olmaya devam edecek. Bir doktor olarak, yıllarca TTB’de görevler almış bir doktor olarak şehrimizde toplum sağlığıyla alakalı çalışmalara ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sıradan, basit sağlık hizmetlerini verecek sağlık kuruluşu ve personeli var. Bunu ilk defa söylüyorum, Eşrefpaşa Belediye Hastanesi sağlık hizmetlerinde eksik olan neyse onlarla alakalı hizmet verecek, toplumun hasta olmaması için çalışacak. 2 tane örnek vereyim, iş ve işçi sağlığı üzerinde çalışacak, yara yanık üzerinde çalışacak çünkü bunlarda eksik. Diyabet merkezlerimiz olması lazım, diyabet hastalarının bir süre sonra gözleri kör oluyor, bacakları kesiliyor. Bunların olmaması için onların sürekli kontrol altında olması, hastalıkları ilerlemesin diye eğitilmeleri lazım. Dünyanın her yerinde bunlar vardır ama bizim sağlık sistemimizde yok. O bina yapılacak ya da Eşrefpaşa Hastanesi misyonunu devam ettirecek ve insanlarımıza hizmete devam edecek.

Gönül Soyoğul: Olmak istediğiniz yeni nesil siyasetçiler vardı. Karşıyaka başkanıyken,  ‘Her ne kadar onlar kadar genç değilsem’ diyerek örnekler göstermiştiniz. Kendinizi nasıl tarif edersiniz? Sol, liberal sol, komünist, Marksist? Kendinizi nasıl çizersiniz? Hala örnek aldığınız siyasetçiler onlar mı, yoksa yeni modelleriniz var mı?

"ORTANIN SOLUNDA SOSYAL DEMOKRAT BİR SİYASETÇİYİM"

Cemil Tugay: Yeni bir siyaset anlayışının olması gerektiğini o günde söylüyordum bugün de söylüyorum ama bugün bir mesafe aldık. CHP’de gördüğümüz değişim hareketi benim siyasette görmek istediğim hareketti ve bunun halkta karşılık bulduğunu da gördük. Ama bu süreç henüz bitmedi, daha da değişmesi gerekiyor. Parti anlamında söylemiyorum, siyaset anlayışının değişmesi gerektiğini söylüyorum. Şu anda parti meclisimize ya da MYK’ya bakın, onlar gerçekten bu yenilikçi anlayışa sahip insanlar. Parti Meclisi’ndeki kişileri birer birer incelemenizi isterim. Çok genç, yenilikçi siyaset anlayışını benimsemiş isim var. MYK’yı da benimsiyorum ben bu konuda, kadro değişikliği oldu, o değişikliğin ortaya koyduğu o siyaset anlayışı değişikliği emarelerini ortaya koyuyor ama bunun partinin kılcallarına işlemesi gerekiyor. Bu anlayışı aynı zamanda topluma yaymamız, pek çok yeni üye kazanmamız lazım. Üyelerin genç, dinamik olması lazım. Katılımcı demokrasiyi benimsememiz lazım. Kişisel olarak siyasete bakışım, hayata bakışım değişmedi, aynen devam ediyor. Orada her şeyden önce bir demokrat düşünceli insan var ama ben ortanın daha solunda olan Sosyal Demokrat dünya görüşüne sahip bir insanım. Eşitliğe ve adalete önem veriyorum ve bunun olabildiğince gerçekleşmesi için dezavantajlı kesimi koruyan bir yaklaşım olması gerektiğini düşünüyorum. Kamu güçlü olmalı, devlet güçlü olmalı ama bu güç asla otorite gibi bir güç olmamalı, herkesin sorununu çözebilecek bir güç olmalı. Bu anlamda biraz gelir adaletini sağlayabilecek, vergi adaletini sağlayabilecek, emeğin karşılığını ödeyebilecek ve kamu imkanlarından herkesin eşit yararlanmasını sağlayabilecek bir devlete ihtiyacımız var. tabii ki liberal, kapitalist ya da neo liberal bir ülkeden bahsetmiyorum. Biraz daha kamucu, devletin güçlü olan, devletin güçlü ama demokrat, hukuk devleti, adaletin gerçek anlamda işlediği, özgürlüklerin asla kısıtlanmadığı ve ülkenin kaynaklarının sömürülmediği bir ülke düzeni istiyorum. Siyaset yapış amacımız budur. Bugün bir insan açsa bu devletin hatasıdır, barınma problemi yaşıyorsa bu devletin hatasıdır. Bir çocuk doğduğu zaman varlıklı ya da yoksul olmasıyla alakalı bir eğitim ya da temel hizmet alıyorsa bu devletin ve siyasetin hatasıdır. Yıllardır söylediğim bir şey var, ‘Bence temel ihtiyaçlar düzeyinde devlet herkese imkan sağlamalıdır’. Burada toplu ulaşımın ücretsiz olmasını, suyun ihtiyaç kadar kullanımda ücretsiz olmasını hatta temel vatandaşlık maaşını savunuyorum. Herkesin devletten, çalışmayan insanların belli bir miktar maaş alması gerektiğini düşünüyorum. Bunlar için kaynak sağlanabilir. Dönüp de adaletsiz şekilde zenginleşmiş, devletin kaynaklarını kullanmış insanlara bakmak gerek diye düşünüyorum.

Editör: Murat Attila