İzmir Barış Forumu “Kimseyi geride bırakmadan barış!” sloganıyla, İzmir Büyükşehir Belediyesi Mustafa Necati Kültür Merkezi'nde gerçekleşti. Düzenlenen etkinliğe, İzmir Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Tunç Soyer de katıldı. İzmir Barış Forumu'nu 'ilham ve umut verici' diyerek tanımlayan Soyer, etkinlikte yaptığı konuşmada şu sözleri kullandı:

"Hayatta, kaybettiğimiz  zaman en çok aradığımız, yokluğu halinde en çok bedel ödediğimiz şey barıştır.  Barış alınteri, gözyaşı, kararlılık, fedakarlık gerektirir ama en çok cesaret ister. Barış cesurların ödülüdür.  Son yirmi yılda otoriter ve popülist iktidarlar giderek güçlendi ve bu süre içinde dünya tek kutuplu olmaktan çıktı.  1970 - 2005 yılları arasında tüm dünyada demokrasi güçlenip yaygınlaştı. 2005’ten sonra ise otoriter iktidarlar güçlenmeye başladı ve her geçen gün demokrasiden uzaklaşıldı.  1970 öncesi dünyadaki ülkerin 1/3’i demokratik iken, 2005’e kadar bu oran 2/3’ye çıkmıştı. 21. Yüzyılın ilk çeyreği biterken ise, Trump, Putin, Erdoğan gibi popülist ve otoriter liderlerle beraber demokrasinin tabutuna son çiviler çakıldı. Türkiye küçük Amerika olmaya özenirken, ABD büyük Türkiye oldu. Demokrasiden uzaklaşmanın en kötü sonucu, savaş tehdidinin artmasıdır. Dünyanın, tek kutuplu olmaktan çıkmasıyla, çeşitli bölgelerde yeni paylaşım kavgaları ortaya çıkmaya başladı.  Otoriter yönetimler nedeniyle küresel ekonomiden alınan payı arttırmak için yürütülen ticari rekabet ve mücadeleler yerini daha sert siyasi mücadele alanlarına bıraktı. Daha önce yaşanan dünya savaşlarında olduğu gibi, mevcut bölgesel savaşların 3. Dünya Savaşına dönüşmesi ihtimali bu nedenle giderek güçleniyor. Bu sürecin en somut göstergesi ise savunma harcamalarında kendini gösteriyor."

Efes Selçuk'ta örnek dayanışma: 10 TL'ye öğle yemeği Efes Selçuk'ta örnek dayanışma: 10 TL'ye öğle yemeği

"İnsanlık büyük bir aymazlık içinde"

Ülkelerin silahlanma harcamalarını artırdığını, dünyanın küresel bir savaşa 'koştuğunu' dile getiren Soyer, sözlerine şöyle devam etti:

"Ülkelerin silahlanma harcamaları son 10 yılda olağanüstü arttı ve maalesef artış hızı ivmelenerek yükseliyor. Türkiye dahil, neredeye tüm ülkelerde sanayi büyüme rakamları en çok savunma sanayindeki büyümeden kaynaklanıyor. Tüm ülkeler, bütçe içindeki savunma harcamalarını büyük bir hızla arttırıyor. Almanya 500 milyar Euro, AB 800 milyar euro savunma harcaması, silah alımı yapacaklarını açıkladı.  Ne yazık ki tüm dünya doludizgin küresel bir savaşa koşarken ve tüm göstergeler açık açık bunu doğrularken, insanlık büyük bir aymazlık içinde.  Bu dönemin en önemli özelliklerinden biri bu derinleşen aymazlık. Otoriter iktidarların yarattığı korku ve  dezenformasyonların büyüttüğü cehalet iklimi nedeniyle ortaya çıkan aymazlık, bu büyük savaş tehditlerinin gözardı edilmesine yol açıyor. Bedensel körlük ve sağırlıktan çok daha vahim sonuçlar ortaya çıkartan bu toplumsal duyarsızlık, topyekun daha büyük bir çöküntünün işaretlerini veriyor.  Örneğin, “Savaşta mıyız ki şimdi barış istiyorsunuz” sorusunu duyuyoruz. Bu soruyu soranlar, 40-50 yıldır, onbinlerce cana ve 100 milyarlarca liraya mal olan trajedinin devamını mı istiyorlar acaba? 45 yıl önce 150 kişinin öldüğü Maraş katliamının acısını hala tazeyken, 6 -13 Mart tarihleri arasında sadece bir hafta içinde burnumuzun dibinde 1476 çocuk, kadın, ve yaşlının katledildiği bir soykırım yaşandı. Tamamı sivil olan bu kayıpların sayısı Suriye İnsan Hakları Gözlemcileri tarafından açıklandı. Gizlenenler, gömülenler saklananlar nedeniyle bu sayı muhtemelen daha fazla. Bu soykırım halen devam ediyor ve korkunç bir sessizlik adeta bu acı gerçeği unutturmaya çalışıyor.  Yıllardır, Ukrayna’da devam eden savaşta ve sözde ateşkese ulaşılan Gazze’de 6-7 ay içinde onbinlerce insan hayatını kaybetti ve şimdi uygulanan blokajla, insanlara ulaştırılmak istenen gida desteğinin önü kesiliyor, ve kalanların adeta açlıktan ölmesi isteniyor.  Bu toplumsal körlük ve sağırlık kötü huylu bir ur gibi tüm toplumu zehirlemeye ve vicdanları köreltmeye devam ediyor. Barışı konuşmak istememiz bu hastalık tehdidi karşısında hep beraber silkelenmeye ihtiyaç duymamızdandır. Yani  bir tür tedavi ve iyileştirme  umudunu taşıdığımızdandır."

"Barış kolay değildir, silah endüstrisi çok karlıdır"

Soyer'in konuşmasının devamı şöyle:

"Barışa bu kadar yaklaştığımız bu anı ıskalarsak, içinde bulunduğumuz konjonktür çok daha vahim tablolara yol açacaktır. Uyanık olmalı, gözümüzü, kulağımızı açık tutmalı, her fırsatta, her ortamda, çok yıkıcı bir savaşın eşiğinde olduğumuzu anlatmalıyız, haykırmalıyız.

"Barış kolay değildir. Çünkü; Savunma sanayi yatırımları yani silah endüstrisi çok karlıdır. O büyük karlar peşinde koşanlar ya iktidar sahipleri ya da iktidara en yakın olanlardır. İçeride toplum desteğini kaybedenlerin en kolay tercihi, kutuplaştırdıkları ile yapacakları  savaşlardır. Sefalet ve umutsuzluğa dönüşmüş yoksullluk, savaşların beslendiği en uygun toplumsal zemindir.  Savaşların can damarı ise yalan ve dezenformasyondur. 

Bu 5 koşulun tamamı bugünün Türkiyesi’nde geçerlidir. Kısaca barış zordur. Barış meşakkatlidir. Ancak başka çaremiz yoktur. Üstelik 40-50 yıldan sonra barışa bu kadar yaklaşmışken sahip çıkmaya mecburuz. Çünkü barış demokrasi, barış adalet, barış refah, barış huzur, barış mutluluk, barış özgürlük, barış kardeşlik, barış dayanışma, barış haktır.  Barış yoksa hiçbiri yoktur.  Barışı yaşatacak olan da elele verecek olan bizleriz.."

Kaynak: HABER MERKEZİ