İzmir’de bugün aktif olan iki adet altın maden ocağından birinin İzmir’in en önemli su kaynağı olan Tahtalı Barajı’nın bitişiğinde, diğerinin ise Türkiye çevre mücadelesinin sembollerinden Bergama’da bulunduğunu söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Erzincan’da Çöpler Altın madeninde yaşanan facianın bir gün başka bir altın madeninde yaşanmayacağı konusunda hiç bir güvencemiz yok”  dedi. 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, sosyal medya hesabından şu paylaşımı yaptı: 

“Erzincan’da Çöpler Altın madeninde yaşanan facianın bir gün başka bir altın madeninde yaşanmayacağı konusunda hiç bir güvencemiz yok.
İzmir’de bugün aktif olan iki adet altın maden ocağı mevcut. Biri İzmir’in en önemli su kaynağı olan Tahtalı Barajı’nın bitişiğinde, diğeri ise Türkiye çevre mücadelesinin sembollerinden Bergama’da.
Görev sürem boyunca sulak alanlar gibi tüm ekosistemlerin korunması için elimden geleni yaptım. Ancak günümüz kamu politikaları maalesef bazı şirketlerin kazancını hepimizin sağlık ve refahından önde tutmaktadır.  Elbette ki madenciliğe karşı olmak değil konu, konu kamu yararını, sağlığını, doğayı öncelemek.

ÇED kararları hakkında 

Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) kararlarının %90’dan fazlasının ÇED gerekli değildir veya ÇED olumlu şeklinde sonuçlandığını biliyor muydunuz? Kamu yararı denilerek yapılan bu faaliyetler gerçekten kamu yararını mı koruyor?
Kamu, biz, hepimiziz. Refahımızı büyütmeliyiz, evet, ancak bu büyüme adil olmalı ve unutmamalıyız ki doğanın üzerinde kurulacak bir tahakküm o adaleti ortadan kaldıracaktır.
Doğanın üzerinde bir güç olmadığımızı anlamamız için daha ne kadar kayıp yaşamamız, daha ne kadar kirletmemiz, yok etmemiz ve yok olmamız gerek? Ekoloji ile ekonomi arasında bir denge kurmadığımız sürece refah içinde olmamız mümkün değildir.

Toplumsal bilinç yaygınlaştırılmalı

ÇED süreçlerinde halkın katılımının gerçek anlamda sağlanması, bölge halkının konu ile ilgili gerektiği gibi bilgilendirilmesi, talep ve isteklerinin dikkate alınması çok önemli. Bundan sonra bu gibi felaketlerin yaşanmaması için konu ile ilgili toplumsal bilincin yaygınlaştırılması ve dayanışmanın güçlenmesi elzemdir.
Unutulmamalı ki yaşam hakkı her şeyden değerlidir.”