Merkez Bankası (MB) Para Politikası Kurulu (PPK), 6 Mart’ta faiz toplantısını yapacak. Toplantı öncesi şubat enflasyonu, faiz indirimi konusunda belirleyici olacak. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, enflasyon hedefini 24’e yükseltirken, bazı kamu hizmetlerinde yapılan zamların enflasyon üzerinde büyük etkisi oldu. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in katkı payı zamlarından habersizliği ise ekonomi yönetimindeki koordinasyon eksikliklerini gözler önüne serdi.
Şubat enflasyonu ve faiz indirimi beklentisi
Merkez Bankası’nın şubat ayı enflasyon raporuna odaklanan piyasa uzmanları, enflasyon oranlarında yaşanan değişikliklerin faiz kararlarını doğrudan etkileyebileceğini belirtiyor. 3 Mart’ta açıklanacak olan şubat enflasyonunun, özellikle gıda ve sağlık sektöründeki fiyat artışlarından ötürü, beklentilerin altında kalması, Merkez Bankası’nın faiz indirimine gitme olasılığını artıracak. Öte yandan, katkı payı zamları, sağlık hizmetleri ve otoyol ücretlerindeki artışlar da, enflasyonu yüksek tutan unsurlar arasında yer aldı.
Katkı payı zammı ve enflasyon üzerindeki etkisi
Ocak ayında SGK tarafından yapılan katkı payı zammı, özellikle sağlık hizmetlerinde büyük bir yük oluşturdu. Ayakta muayene ve ilaçlarda yüzde 233 ile yüzde 542 arasında değişen artışlar, enflasyonun yükselmesine neden oldu. Ancak, SGK'nın yaptığı geriye dönük düzenlemeyle, zamların şubat ayında etkisi ortadan kaldırıldı. Bu, şubat enflasyonunun beklentilerin altında kalmasına yardımcı olacak olsa da, zamların geriye dönük olarak iade edilmemesi, vatandaşlar için ek bir sorun yarattı.
MB’nin faiz indirimi alanı ve ekonomik gelişmeler
Şubat enflasyonunun %40’a yakın açıklanması, Merkez Bankası’na faiz indirimi için alan sağlayabilir. Yüzde 39-40 aralığında bir yıllık enflasyon oranı, MB'nin politika faizini 250-300 baz puan düşürmesine olanak tanıyacak. Ekonomi yönetimi, faiz indirimi konusunda çeşitli senaryolar üzerinde duruyor ve bu faiz indiriminin, Mart ve Nisan aylarında iki aşamada yapılması ihtimali gündemde. Ancak, enflasyon beklentilerinin yüksekliği ve enflasyon hedefinin sürekli revize edilmesi, MB ve ekonomi yönetiminin güvenilirliğini sorgulatıyor.
Toplumsal algı ve güven sorunu
Tüketici güveni, enflasyon beklentileri ve ekonomi yönetiminin söylemleri arasındaki uyumsuzluk, ekonomideki temel sorunlardan biri haline gelmiş durumda. BETAM’ın yaptığı ankette, hanehalkı enflasyon beklentisi yüzde 62,8'e yükselirken, MB’nin piyasa katılımcılarından aldığı anket sonuçları da yüksek enflasyon beklentilerini işaret ediyor. Hanehalkının ve reel sektörün beklentileri, MB’nin politikalarına duyulan güvenin azalmasına yol açıyor. Bu da, enflasyonla mücadeledeki inandırıcılık sorunu yaratıyor.
Şimşek programının çatırdama işaretleri
Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’in ekonomi programı, son dönemde ciddi sorunlarla karşı karşıya. Dış ticaret açığı, ihracatın ithalatı karşılayamaması, döviz talebinin artması ve kurlar üzerinde baskının hızlanması, ekonomi yönetiminin hedeflerine ulaşmada zorlandığını gösteriyor. Ocak ayında döviz satışlarına geçilmesi ve 10 milyar dolara yaklaşan döviz satışı, Şimşek’in ekonomi programının işlediği yönündeki tartışmaları derinleştiriyor.
Piyasadaki dönüşüm ve ihracat sorunları
Ocak ayındaki dış ticaret verileri, ihracat artışına rağmen ithalattaki artışın iki katına çıkması, dış ticaret açığının genişlemesi ve ihracatın ithalatı karşılama oranının düşmesi, Türkiye'nin ekonomik hedeflerine ulaşmada karşılaştığı zorlukları gözler önüne seriyor. Döviz talebindeki artış ve döviz mevduatlarının yükselmesi, Merkez Bankası’nı rezerv satışlarına yönlendirdi.
