Volkan sismolojisi alanında çalışmalar yapan Prof. Dr. Karaoğlu, Ege Denizi'nde ortalama 7,5 yılda gözlenen sismik etkinliğin bir günde gerçekleştiğini söyledi. Depremlerin büyüklüğünün giderek arttığını dile getiren Karaoğlu, depremlerin magmatik mi yoksa tektonik mi olduğunun araştırıldığını vurguladı. Söz konusu bölgeye yakın Anhydros Havzası'nda 2003'te benzer sarsıntıların yaşandığını anımsatan Karaoğlu, bu depremlerin deniz tabanına 4,5 kilometre uzanan magma kültesine sahip Kolumbo Volkanı ile ilişkilendirildiğini hatırlattı.
Bilgilerimiz altımızda magma odasının olup olmadığını göstermiyor
Yeteri kadar veri toplamadan depremlerin nedenleriyle ilgili yorumda bulunmanın şu aşamada erken olduğunu aktaran Karaoğlu, şöyle devam etti:
"Ben eminim birkaç yıl içerisinde bu eldeki verilerin değerlendirilmesi ve o bölgede denizin altında daha ileri tekniklerle sismoloji çalışmaları veya daha farklı jeofizik çalışmalar sonucunda eğer bir magma kütlesi var ise ancak o zaman ortaya çıkacak. Yani bizim bugüne kadar bildiğimiz bilgiler bunun altında henüz magma odası olup olmadığını göstermiyor. Dolayısıyla bu depremlerin magmatik kökenli mi yoksa yalnız tektonik kökenli mi olup olmadığıyla ilgili kesin bir yargıya şu an varmak oldukça zor. Volkan sismolojisi ile uğraşan birisi olarak bu deprem davranışının bir magma girişimi olabileceğini düşünüyorum ve bunun daha sonraki tekniklerle ortaya çıkarabileceğini düşünüyorum."
Bölgedeki sismik hareketlilikle ilgili veriler sınırlı
Volkanolog (Volkan bilimci) Prof. Dr. Karaoğlu, Manisa'nın Kula ilçesindeki volkanik bölgenin altında magma kütlelerini tespit ettiklerini, Santorini ve çevresinde de benzer bir çalışma planladıklarını ifade etti. Püskürme riskinin ancak magma kütleleriyle belirlenebileceğinin altını çizen Karaoğlu, "Bölgedeki sismik hareketlilikle ilgili veriler sınırlı. Bize birtakım işaretler veriyor ama kesin bir şekilde tıpkı bizim Manisa Kula'da yaptığımız yöntemle ancak biz buradaki magma kütlesinin olup olmadığını söyleyebiliriz ve sonrasında bunu bir volkanik risk konusuna o zaman gelebiliriz." ifadelerini kullandı.
Hibrit depremler olabilir
Ege Denizi'ndeki depremlerin "hibrit depremler" olabileceğini düşündüğünü belirten Karaoğlu, şunları kaydetti:
"Burada aslında yüzbinlerce yıllık gerilme ve üretilen depremlerle beraber aynı zamanda bu faaliyetin henüz bilmediğimiz bir magma ergi zonunu, basınç ferahlamasıyla etkileyerek bunu yükselttiğini düşünüyorum. Bundan dolayı ekibimizin yaptığı henüz yayınlanmamış çalışmalarda iki farklı karakterde deprem davranışı görüyoruz. Büyük olanlar var, küçük olanlar var. Bir de yaklaşık 2 ila 10 kilometre arasında çok sığda olan depremler var. Tüm bunlara baktığımızda Ege'nin gerilmesiyle büyük depremlerin oluştuğunu ama aynı zamanda yukarıya doğru magma girişimi nedeniyle de bunun daha küçük depremler ürettiğini düşünüyorum."
