İzmir’in dünya markası olduğunun kanıtı: New York’ta Smyrna halısı İzmir’in dünya markası olduğunun kanıtı: New York’ta Smyrna halısı

Türkiye, büyük felaketlerle sınanmaya devam ediyor. 6 Şubat depreminin üzerinden iki yıl geçti, ancak afetlere hazırlık konusunda yeterince ilerleme sağlandı mı? Deprem, sel, yangın, bina çökmesi… Yaşanan her felaketten sonra alınması gereken önlemler konuşuluyor ama uygulamada hala eksiklikler var.

İz Gazete’ye konuşan, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden emekli Prof. Dr. Ramazan İnci, afetlere hazırlığın önemini vurgulayarak, 72 saat kuralına dikkat çekiyor: “Afet sonrası ilk 72 saat hayati önem taşır. Her evde bir afet çantası olmalı, her birey acil durumlara hazırlıklı olmalı. Japonya’da şiddetli depremler yaşanmasına rağmen ölüm oranları yok denecek kadar az. Çünkü önlem alıyorlar.”

Türkiye’de ise afetlerin ardından yaşanan çaresizlik manzaraları tekrar ediyor. Ege Denizi’nde Santorini Yanardağı’ndaki hareketlilik ve tsunami riskleri endişe yaratırken, ülkede hala birçok evde bir afet çantası bile yok!

Afet çantasının önemi

Bir afet durumunda ilk 72 saat boyunca hayatta kalabilmek için evlerde bulundurulması gerekenler: Afet çantasında mutlaka iki adet pilli el feneri bulunmalı. Sesimizi duyurabilmek için düdük hayati önem taşır çünkü felaket anında sesimiz çıkmayabilir, ancak bir düdük sayesinde yardım çağrımızı iletebiliriz. Pilli bir radyo, afet sırasında olup biteni takip edebilmek için gereklidir. Evlerde sesli ısı ve duman dedektörleri bulundurulmalı ve alarm sistemi kurulmalıdır. Her evde iki adet afet çantası, içerisinde eksiksiz bir sağlık kiti ile birlikte hazır olmalıdır. Ayrıca çantada kuru gıda, bisküvi ve içme suyu bulundurulmalıdır. Apartmanlarda 6 kg’lık yangın tüpü, evlerde ve özellikle mutfak köşelerinde 2 kg’lık yangın tüpü bulunmalıdır; çünkü yangınların büyük çoğunluğu mutfakta çıkmaktadır. Afetlere karşı hazırlıklı olmak için AFAD videoları izlenmeli, tatbikatlar düzenlenmeli ve eğitimler ihmal edilmemelidir. Ancak bu eğitimlerin sadece yetişkinlere değil, çocuklara da erken yaşta verilmesi büyük önem taşımaktadır. İlkokul çağındaki çocuklara afet bilinci, korunma ve kurtulma yolları öğretilmeli, afet eğitimi müfredata eklenerek zorunlu hale getirilmelidir.

Komşuluk ve bilinç şart!

Prof. Dr. İnci, toplumsal dayanışmanın da afet anında kritik rol oynadığını belirtiyor: “Komşuluk ilişkileri güçlendirilmeli, afetlerde ilk yardım çoğu zaman yanımızdaki kişiden gelir. Ayrıca çocuklara acil durum eğitimi verilmeli, 112’yi nasıl arayacakları öğretilmeli.”

Afetlerde hayatta kalmanın yolu: BİS kuralı

Afetlere karşı hazırlıklı olabilmek için BİS kuralı’nı uygulamalıyız. Bilgili, ilgili ve sorumlu bireyler olarak hareket etmeli ve bunu süreklilik haline getirmeliyiz. Felaketlere karşı ne kadar bilinçli olursak, hayatta kalma şansımız da o kadar artar. “Felaket canavarı” hakkında yeterli bilgiye sahip olursak, afetlerin yarattığı kaos ortamından kurtulabilir ve zararları en aza indirebiliriz. Afetler önlenemez, ancak doğru önlemlerle can kayıplarını ve yıkımları en aza indirmek bizim elimizde.

Peki, Türkiye büyük bir felakete hazır mı? Yoksa yine aynı acıları yaşamaya mahkum muyuz?

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ