SEMRA İĞTAÇ- Denizlerin "süpürgesi" olarak bilinen deniz patlıcanının avlanma yasağının 5 yıl aradan sonra kaldırılması, bölge halkı ve çevreciler tarafından tepkiyle karşılandı. Çeşme Kent Konseyi'nin öncülüğünde Ildır köyünde düzenlenen toplantıda, deniz ekosistemine zarar verebilecek bu kararın yeniden değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı. Deniz patlıcanlarının yılda 150 ton kumu filtre ederek denizleri temizlediği ve özellikle Ege Denizi gibi kirlenmeye açık bölgelerde ekolojik denge için kritik öneme sahip olduğu ifade edildi.

Deniz patlıcanı avlanma yasağının kaldırılmasıyla birlikte popülasyonun azalmasının balık popülasyonlarını da olumsuz etkileyeceğine dikkat çekilen toplantıya, Çeşme Belediyesi yetkilileri, Çeşme Kent Konseyi öncülüğünde Ildır Mahalle Muhtarı Erdem Yavuz, İzmir Çeşme Kent Konseyi Başkanı Dr. Ahmet Güler, Çeşme Yarımada Çevre Derneği, Ildır Köyü Su Ürünleri Kooperatifi üyeleri, site yöneticileri ve bölge halkı katıldı. Toplantıda, deniz patlıcanlarının deniz ekosistemindeki kritik rolü vurgulanarak, yasağın kaldırılmasının tekrar gözden geçirilmesi gerektiğine dikkat çekildi.

Ildır Körfezi özel bölge ilan edildi

Ildır Mahalle Muhtarı Erdem Yavuz, İz Gazete’ye yaptığı açıklamada deniz patlıcanı avcılığının yeniden açılmasıyla ilgili tepkisini dile getirdi. Yavuz, “Ildır Körfezi'nin deniz patlıcanı avcılığına açılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü 14 Mart veya 24 Mart 2019'da Cumhurbaşkanlığı kararıyla bu körfez, Özel Koruma Bölgesi ilan edildi. Bu karar, Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi raporları doğrultusunda alındı,” dedi.

Üniversite raporları uyarıyor 

Yavuz, bu bölgenin tekrar avcılığa açılması durumunda ekosistemin zarar göreceğinin üniversite raporlarında da belirtildiğine dikkat çekti. “Ege Üniversitesi'nin raporlarına göre, bu bölgede avcılık yapılması denizin ne kadar zarar göreceğini ortaya koyuyor. İzmir Körfezi'nde kirlilik ve balık ölümleri, bu tehlikenin ne kadar ciddi olduğuna dair somut bir örnektir,” diye konuştu.

Gelecek nesiller için temiz denizler

Yavuz, denizlerin korunmasının çocuklarımıza bırakacağımız en önemli miras olduğunu vurguladı: "Biz denizlerimizi nasıl bulduysak, çocuklarımıza da aynı şekilde tertemiz bırakmalıyız. Deniz patlıcanı avcılığı, balık çiftliklerinin neden olduğu kirliliğin üzerine bir de denizlerin akciğerleri olan bu canlıların yok edilmesine yol açıyor.”

Toplantıda deniz kestanesi ve karadiken avcılığının da deniz ekosistemine zarar verdiğine değinildi. Yavuz şu ifadeleri kullandı: “Deniz kestanesi avcılığı, kıyılardaki taşları, kayaları ve denizin doğal yaşamını tehdit ediyor. Sahil güvenliği gördüklerinde, deniz patlıcanı avcıları çuvalları suya atıyor ve ipleri kesiyorlar. Bu tür yasadışı faaliyetler, ekosisteme geri dönüşü olmayan zararlar veriyor”

Yavuz, deniz patlıcanı ve deniz kestanesi avcılığının tamamen yasaklanması gerektiğini savundu. “Cumhurbaşkanlığı kararıyla Özel Koruma Bölgesi ilan edilen bu körfezde, bu tür avcılıkların tamamen yasaklanması gerekiyor. Yarın çok geç olmadan, bugün harekete geçmeliyiz. Akşam masmavi denizle yatıp sabah kahverengi bir denizle uyanmak istemiyoruz. Denizlerimizin akciğerlerini öldürmeyin; yaşatmaktan yana olalım, yok etmekten yana olmayalım,” ifadelerini kullandı.

Önemli kararlar alındı

Çeşme Kent Konseyi'nin balıkçılar, biyologlar ve halkın katılımıyla düzenlediği toplantıda, önemli kararlar alındığı açıklandı. Alınan kararlar ve yapılan açıklamalar şöyle:

“Denizlerin gönüllü temizlik fabrikası olan deniz patlıcanı, avlanması ile birlikte Çeşme’de ki denizlerin eskisi gibi temiz kalması mümkün değildir. Kaçak avcılar zaten denizin dibinde canlı bırakmadı. Deniz patlıcanlarının türünün yok edilmesi ile kirlenecek denizde balık kalmayacak, kirli bir deniz Çeşme turizmine ağır bir darbe varacak, zaten pahalı olan deniz ürünleri çok daha pahalılaşacak ve balıkçılarımız denizden eli boş dönecektir” 

Türkiye’nin Deniz patlıcanı ihracatından elde edilen gelir sadece 30 milyon dolardır. Ama denizlerimize verilen zarar milyar dolarlar ile ölçülemez. Tarım ve Orman Bakanlığından bu kararnameyi iptal etmesini talep ediyoruz”

Çeşme Kent Konseyi tarafından yapılan açıklamaların devamı ise şöyle:
“Deniz patlıcanlarının avlanmasının yasaklanması için geniş kapsamlı bir imza kampanyası başlatacağız, 21 Eylül 2024 Cumartesi günüde Çeşme Ildırı’da kararnamenin iptali için geniş katlımla  “ TEMİZ DENİZ “ eylemi yapılacağını bildirdi. 

Tarım ve Orman Bakanlığı Karaburun’dan başlayarak güneyde kalan tüm deniz sahasında deniz patlıcanı avlanmasını serbest bırakıyor. Bakanlık 11 Ağustos 2024 tarihinde yayınladığı 2024/20 6/1 nolu genelge ile Çeşme Ildır ve güneyinde kalan tüm deniz sahasında deniz patlıcanı avlanma izni verdi. 

Halbuki bu bölge Cumhurbaşkanlığı 14.03.2019 tarih ve 823 nolu kararname ile “Özel çevre koruma bölgesi” olarak ilan edilmişti. Bölgenin biyolojik çeşitlilik ve ekolojik dengesi için oldukça önemli olan bu karar Tarım ve Orman bakanlığı tarafından hiçe sayılarak denizi temizleyen deniz patlıcanlarının kökünün kurutulması kararı alındı. 

Deniz patlıcanının deniz ekosisteminde önemli bir rolü var. Bunlar genellikle deniz tabanında, kum veya çamurda yaşarlar ve ekosistemin temizleyicileri olarak işlev görürler. Deniz patlıcanları, denizlerin çöpçüsüdür. Tabana çökmüş olan ağır materyalleri temizleyerek, adeta denizlerin filtresi gibi çalışırlar. Bir deniz patlıcanı yılda neredeyse 150 ton kumu filtre eder. 

Ekosistem için önemli olan deniz patlıcanını denizlerin akciğeri gibi idrak edebiliriz. 

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesinden Doç. Dr. Mustafa Tolga Tolon öncülüğünde İzmir Körfezinde yapılan ve 9 ay süren bir bilimsel çalışmada deniz patlıcanlarının körfezin temizliğinde önemli bir rol oynayacağı ortaya çıkmıştı. 

Doç. Dr. Tolon, “Deniz patlıcanları körfez tabanındaki organik maddeleri tüketerek çevresel temizliğe katkı sağlıyor. Bu canlılar, organik maddeyi dönüştürerek diğer deniz canlılarına besin haline getiriyor ve böylece ekolojik dengeyi koruyor, Deniz patlıcanı üremesine zarar verecek oluşumların önlenmesi, deniz patlıcanı kaçak avcılığının ciddi anlamda engellenmesi gerekir ” yönünde bilimsel görüş bildirmişti.

Muhabir: SEMRA İĞTAÇ