Salgınla mücadeleyi ‘kişisel korunmanı sağla’ diyerek sadece vatandaşın sırtına yıkan, olumsuz etkilenen iş sahiplerinin mağduriyetini gideremeyen iktidar, çözümü armatür reklamındaki gibi ‘aç, kapa’ sisteminde buldu! Kış mevsimlerinde ‘kapan’, bahar geldi işyerini ‘aç’ diyerek kontrolsüz gidişi yöntem haline getirdi.
Hatırlayın geçen yıl da aynı şey yaşandı, yaz yaklaşırken yine serbestlik başladı. Mekânlar açıldı, esnaf iyi kötü kendisini toparlamaya başladı. Kış geldi hop yine kapandı. Esnaf yine zor bir kış geçirdi, batan battı, işsizlik patladı.
Şimdi, renklere göre şehirlerde aç kapa dönemi başladı. Bir hafta açılmaya uygun olan ilin esnafı kepenk kaldıracak, ertesi hafta elması kızarınca hop, indirecek… Bir hafta işe aldığı çalışanı ertesi hafta yine çıkartacak. Ahali dersen, hafta sonu sokağa bir çıkacak bir çıkamayacak!
Herkesin gözü haritalarda hafta sonu hangi renk boya çıkacak endişeyle merakla bekliyor.
İktidar, devletin imkânlarını beşli çetelere, kendi itibarları için boy kepçe israfa dağıtmayıp esnafa, iş sahiplerine verip destek olsalar ve tam kapanmayı kimseyi mağdur etmeden yapabilseler, bu saçmalıkları yaşamayacaktık. Ama olmadı vatandaş kaderiyle baş başa bırakıldı, ‘havuz problemi’ kıvamlı aç kapa formülleriyle saç baş yoldurdular. Gelinen noktada, renk takip edeceğiz diye renk körü olduk!
‘Umudumuz aşı’ diyorduk orada da işler sarpa sardı. Belirlenen gruplara 28 gün arayla aşı yapılacakmış, görünürde gelen yeni aşı var mı; yok. Asıl virüse maruz kalan çalışan kesimin aşıyı görmesi kim bilir ne zaman? Birinci aşıyı olanlara ikinci için 32 gün sonraya gün veren, sistemin aşı randevusu verdiği 65 yaşındaki vatandaşın hastaneye gittiğinde ‘adınız sistemde yok’ diye geri gönderildiği bir süreç yaşanıyor artık. Şunu biliyoruz Hazinede para, ülkede aşı yok!..
Yani ülke olarak salgın belasında durumumuz, ‘bindik alamete gidiyoruz kıyamete’ şeklinde özetlenebilir.
Akp’nin erkekleşen kadınları, kadınlığın yüz karası
Eşitlik ve özgürlük isteyen kadınların yine şiddet gördüğü bir 8 Mart’ı daha geride bıraktık. İktidar partisinin ‘varlığım erkeklere armağan olsun’ kafasındaki ‘kadın’ mensupları da beyin yakan örneklerle bu ülkede ‘kadına şiddet olmadığını’ anlatmaya çalıştı.
Kadın cinayetlerinin yabancı ülkelerde çok daha fazla olduğunu iddia etmeye kalkışan mı ararsın, ‘ama daha çok erkek öldürülüyor’ diyen beyinsizler mi ararsın… Öyle ki iktidar partisinde artık kadın erkek ayrımı kalmamış, hepsi kadın düşmanı erkek olup çıkmış!
Kadının bedensel, zihinsel, duygusal ve mental olarak erkekten üstün olduğu su götürmez, zaten bu üstünlük dar kafalı erkekleri çileden çıkartan. Din de kadını ‘köleleştiren, biat etmeye zorlayan’ anlayışı dayatmış. Erkek de ‘malı olarak gördüğü kadını’ sadece kaba gücüne güvenip sindirmeyi kendinde hak bulmuş.
Yerde yatan erkeği ölesiye döven hatta öldüren kadın gördünüz mü? Yok, ama tersi her gün kamusal alanda ve binlerce hanede yaşanıyor. Kadına düşman kadınlar iktidarda kaldığı sürece biz daha çok 8 Mart’ta şiddeti konuşuruz!